'Türk Yıldırımdır, Kasırgadır, Dünyayı Aydınlatan Güneştir!'

Hepimiz Türk’üz, hepimiz birer Mehmet. Şair Cahit Külebi’nin dediği gibi Ardahan’dan Edirne’ye, Edirne’den Ardahan’a kadar!

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına doğru, kendimizi bulmamız, kendimize dönmemiz, kendimize gelmemiz gerekiyor.

Birlik ve beraberliğin ayrısı, gayrısı olmazda, tutmaz da…

Çünkü ne oluyor ne tutuyor.

Kendi arasında birlik ve beraberlik türküleri söyleyenlerin, türküleri her daim yarım kaldı!

Birlik ve beraberlik, hep beraber, hep birlikte olduğunda bir değer ve anlam taşıyor.

Herkes kendi köşesinde, bir olsa, beraber olsa ne? Bir ve beraber olduk diye sevinin durun akşama kadar, akşamdan yatsıya kadar!

Dahası nereye kadar?

Zaman çelik-çomak oynanacak zaman değil! Bu ayrı-gayrı işlerin var mı Türkiye Cumhuriyetine bir faydası?

Sen ayrı, ben ayrı, aramızda inatlaşmadan başka bir şey yok gayrı!

Ne inadı bu?

Neyin inadı?

Türk Milleti inadı da sevmez, inatlaşmayı da, bu işlerin kabak tadı verenini de!

İnsanımızın canı sıkkın, virüsten yana sıkkın, ekonomiden yana sıkkın, siyasilerin kavgalarından ve inatlaşmalarından dolayı sıkkın!

Bu milletin üzerine sizce de haddinden fazla gelinmedi mi?

Yığıldınız başına, nefes alamıyor millet!

Korona belası ayrı, ekonomi zaten baş belası, siyaset başlı başına püsküllü bela, bırakında bir soluklansın millet! Nefes alsın! Başını kaldırsın şöyle bir! Sağını solunu görsün!

Mesela, ondan habersiz Üsküdar’da sabah olmasın!

Atı alan Üsküdar’ı geçmesin, geçmeye falan da niyetlenmesin!

*****

Türk Milletinin kendine referans olarak alacağı bir devlet mi var ki?

Nesini örnek alacağız İran’ın, nesini örnek alacağız Mısır’ın? Nesini örmek alacağız Suudi Arabistan ve Katar’ın!

Nesini örnek alacağız Rusya’nın, Çin’in, Avrupa’nın ve Amerika’nın!

Örnek almak isteyen için;

Osmanlı var!

Selçuklu var!

Göktürkler var!

Var da var, tam 17 tane örnek. Bizim referanslarımız, bize yeter de artar bile…

Tarihe bir bakın, bir kendi tarihinize, birde dünya milletlerinin tarihlerine…

Mete Han’dan başlayın, Bumin Kağan’a ve kardeşi İstemi Han’ a gelin, Kürşat ve Alp-er Tungaya gelin, Sultan Alparslan’a, Kılıçaslanlara, Ertuğrul ve Osman Gazilere gelin, Yıldırım Beyazıt ve Fatih’e, Kanuniye, Yavuz Sultan Selim’e, Abdülhamit Hana ve Mustafa Kemal Atatürk ‘e gelin.

2023’e coşkuyla, heyecanla, kendimize gelerek ve dönerek girelim artık.

*****

Mustafa Kemal Atatürk gibi, Türk milletine sonuna kadar güvenmiş, Türk Milletinin güvenini eksiksiz yanına almış bir lider, Türk Milletiyle hiçbir cephede savaş kaybetmemiş bir komutan ne mi diyordu Türk Milleti için?

“Türk, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir!”

Şair Mehmet Emin Yurdakul, " Cenge Giderken" adlı şiirinde diyordu ki;

"Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur; / Sinem, özüm ateş ile doludur. / İnsan olan vatanının kuludur./ Türk evladı evde durmaz giderim."

"Muhammed’in kitabını kaldırtmam; / Osmancık’ın bayrağını aldırtmam; / Düşmanımı vatanıma saldırtmam. / Tanrı evi viran olmaz, giderim."

Diyarbakırlı Ziya Gökalp, " Kendini samimi olarak Türk hisseden herkes Türk’tür" demedi mi?

Yine Diyarbakırlı Süleyman Nazif, "Bu toprağı Türk'ün kanı yoğurdu, annem beni bugünler için doğurdu." sözleriyle kime, neyi işaret etmişti acaba?

Ne demişti, Mehmet Akif İstiklal Marşının son kıtasında;

“Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; / Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!”

Hz. Mevlânâ, bir rubaisinde Türk olduğunu bakın nasıl anlatmış;
“Yabancı bellemeyin beni, ben de bu ildenim, / Sizin vatanınızda kendi yurdumu aramaktayım, /

Her ne kadar düşman gibi görünsem de, düşman değilim, / Her ne kadar Farsça söylesem de, aslım Türk’tür benim.”

*****

Rahmetli Tarih Hocam Kahramanmaraşlı Lütfi Ernur, “ Yüce Allah, her millete, büyük devlet olmayı ve kurmayı nasip etmemiştir. Türk milletinin çocukları olarak, Türk doğmak, sizlere Allah’ın bir lütfudur. Çünkü bu millet, bugün kurduğu 17.Devletin saadetini yaşıyor.” diye anlatırdı.

Bu günler bayram günleridir. Silkinme ve toparlanma günleridir.

Bir ve beraber olma günleridir.

Türk milleti moda tabirle “çakma” bir ve beraber olma hikayelerine prim vermez, kabul etmez, ciddiye almaz, alırsa da sonu ne olacak diye merakındandır!

Türk milleti ayrı-gayrı işleri sevmez, sen-ben hikayelerine fazla aldırış etmez!

Yanlıştan dönmesini bilir, demagojileri, laf salatalarını yemez!

İnanmadığı, sevmediği adamın peşinden gitmez! Yanlış bir şeyler görürse, bağrına taş basar, tali yollardan vazgeçip asıl yoluna geri döner!

Türk milleti zekidir, çalışkandır diyen Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin değerini ve vasıflarını çok iyi bilen, teşhis ve tespit eden bir liderdi.

Onun için, darda kalırsan, bunalırsan, çıkmaz sokaklara düşmüşsen, elinden kimse tutmuyorsa, kaldığı yerden kalsın denir gibi bir manzara hakimse,” Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek ayağa kalkmanın Türk Milleti için har zaman mümkün olabileceğini formüle etmişti.

“Bir ölür, bin diriliriz” cümlesinin anlamı da buydu zaten!

*****

Türkiye Cumhuriyeti en büyük coşkuyu yaklaşık 98 yıl önce 1933 yılında onuncu yıla eriştiğinde yaşamıştı.

On yılda on beş milyon genç yaratan bir heyecandı o heyecan.

Şimdi yüz yılda 85 milyon genç yaratan bir heyecanın arifesindeyiz!

Bugün, “Çıktık açık alınla, yüz yılda her savaştan” demeye sadece iki yıl kaldı.

Unuttuğumuz hasletler yanı başımızda!

Kardeşiz biz!

Aynı coğrafyada kader birliği etmişiz!

Sırf karşı çıkanlara ve engel koyanlara inat!

Küs durmayacağız, konuşacağız, barışacağız, kardeş olduğumuzu, bir ve beraber olduğumuzu bu coğrafyaya haykıracağız!

Kenetleneceğiz, birbirimizi seveceğiz, el ele verip, omuz omuza birlikte yürüyeceğiz!