Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TÜRKİYE’NİN HAFIZASINI KORUYAMADIK

TÜRKİYE’NİN HAFIZASINI KORUYAMADIK

TARİHE YOLCULUK (252)

“Yusuf Ağa Kütüphanesi’ndeki kitaplardan kütüphane içinde yararlanılacak, dışarıya kat’iyen kitap çıkarılmayacak, okuma sırasında kitap kaybolmaması ve yaprak yırtılmaması için göz ucu ile okuyucular kontrol edilecektir.”

KONYA’DA ESEN DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI - 13

Konya Mahkemesi Kadı Sicilleri Defterleri, kadı mahkemesinde görülen davaların önemine binaen Osmanlı dönemi Konya’sının hukukî, siyasî, sosyal, ekonomik, mimarî ve demografik yapısını ile ilgili büyük bir kaynaktır. Konya mahkemesinin 1562-1921 tarihleri arasında kalan senelere ait toplam 152 defterden bazılarını incelediğimizde, karşınıza çok ilginç davalar çıkabiliyor.

Konya Mevlâna Müzesi’nde 1992 yılına kadar muhafaza edilen Konya Kadı Sicillerinin, bütün sicillerin asıllarının Ankara Millî Kütüphane’de toplanması kararından sonra burada toplandığı ve Milli Kütüphâne’den sonra da 2005 yılında Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüne devredildiğini öğreniyoruz. Bazı defterde dönemin Konya Mahkemesi Hâkimi olarak Mustafa Naim Efendi görülüyor. Bazı defter ise Şeyh Sadreddîn Konevî Câmiî Kütüphanesi (299 cilt kitap) ile İplikçi Medresesi Kütüphanesi (210 cilt kitap)’nde bulunan kitapların 1898’de yapılan sayım listesinden oluştuğu anlaşılıyor.

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bizim gibi araştırmacı yazar ve tarihçilerin istifadesine sunduğu Kadı Sicilleri 151 defterle ilgili olarak “Özellikle Sadreddin-i Konevi Camii Kütüphanesi, bizzat Konevi’nin kendisine ait el yazması eserlerden oluşması bakımından çok büyük kıymeti haizdir. Bu iki kütüphanenin kitapları Cumhuriyet döneminde Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne nakledilmiştir. Ancak 200 yılında, Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde bir hırsızlık meydana geldiği fark edilmiş, bunun üzerine yapılan sayımda Sadreddin-i Konevi yazmaları da dahil bazı çok önemli ciltlerin çalındığı anlaşılmıştır” bilgisine yer veriliyor. Bu bilgiden de anlaşılacağı üzere bizim, konunun ehli ve liyakat sahibi kütüphane görevlilerinin, Yusuf Ağa Kütüphanesi Vakfiyesinde yazılı “bir kütüphanecide aranması gereken hususlar”a dair yazılı uyarıları da dikkate alınmayarak görevlendirilmeleri neticesinde çok profesyonel bir şekilde bir kitap hırsızlığının o gün değil, günler, belki haftalar veya aylar geçtikten sonra ortaya çıkmasıyla iş işten geçtikten sonra “sür eşeği Niğde’ye” hadisesi meydana gelmişti. 

eser-2.jpg

ESERLERİMİZİ KORUMAKTAN BİLE ACİZİZ!

Bilindiği üzere o yıllarda, Yusufağa Kütüphanesi demirbaşına kayıtlı 103 el yazması ve 7 Arap harfli nadir basma eserin kaybolduğu veya çalındığı, 62 el yazması kitabın kapağının sökülüp götürüldüğü anlaşılmıştı. Konya 1. Ağır Ceza Ceza Mahkemesinde açılan ve 2016 tarihinde sonuçlanan kamu davasında, kütüphane memuru S.Ç. hakkında zimmet suçundan "belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakma", "ceza infazının tamamlanmasından sonra 5 yıl süre ile memuriyetten yasaklanma" ve "5 yıl 2 ay 15 gün hapis" ve 20 milyon dolar para cezasına çarptırılmıştı. 

Yusuf Ağa Kütüphanesi’nden çalınan veya kaybolan eserlerin Sadreddin-i Konevî'nin 1275 yılında Konya'da kurduğu kütüphanesinden günümüze kadar gelen kitaplar olduğunu biliniyor.  Bu çok kıymetli eserler arasında Kutbeddin eş-Şahi'ye ait 'Tavzihul Havi',  İbni Arabi'nin kendi el yazısıyla yazdığı 'Kitabül Efsar' ve 'Miftahu-l Gaybil-Cem' ile Sadreddin Konevi'nin bizzat karşılıklı müzakere ve mukabele ettiği ve kendi el yazsıyla yazdığı ve temellük kaydının bulunduğu 'El Ahkamü'l-Kübra' ile 'Kitabü'l-Ma'arif' de nüsha itibariyle en eski ve nadir eserler arasında idi. Bu kitapların Selçuklu sultanlarının hocası olan Mecdüddin İshak'ın diplomat olarak gittiği beldelerden edinerek Anadolu'ya getirdiği kıymetli kitaplar olduğunu söylemeye lüzum yok sanırım.

Çalınan eserler yaklaşık 132 birbirinden değerli el yazması, 7 matbu eser, 64 cilt kapağı… 20.739 el yazması yaprak… Bu eserlerden 6 el yazması geride kalan 16 yıl içerisinde sivil girişimler sonucunda bulunarak Türkiye’ye iade edilmişti.

eser-1.jpgYUSUF AĞA KÜTÜPHANESİ VAKFİYESİ

Rahmeti rahmana kavuşmadan önce her davet edilişinde Konya’ya gelen Müjgan Cumhur hoca, Yusuf Ağa Kütüphanesi vakfiyesinde yazılanları bize kendi kaleminden şöyle aktarıyor:

“Vakfiyede geçen ve bir kütüphanecide bulunması istenen vasıflar gerçekten ilgi çekicidir. Görevlilerin herşeyden önce ve önemli olarak Konya’da oturmaları, güven verici, doğru, bilgili, istidadlı, tavırları övülmeye değer,  hoş yaradılışlı, dindar, güzel tutumları ile tanınmış, iyi ahlâklı, beğenilir  vasıflı, seçkin, geçmiş durumları denenmiş kimseler olmaları istenmektedir. … Kütüphanecilere ve yardımcılarına Konya’da kendilerini  fazlasiyle geçindirecek kadar maaş verildiği için, görevliler başka vazife ile  meşgul olmayacaklar, iş saatlerinde görevlerinin başında bulunacaklar, vekâlet  ve nöbetleşme gibi hususlarda ısrar etmeyeceklerdir. Vakfiyede kadı, naib,  müderris, kâtib, imamlarla sanatkârların ve tüccarların kütüphane hizmeterine alınmayacağı kesinlikle bildirilmiştir.

Gerek üstad, gerekse talebe bütün okuyucuların istedikleri kitaplar  tereddüt edilmeden, bekletilmeden bekletilmeden verilecek, okuyucuya iyi muamele yapılacak, okumalarına ve kitap çoğaltmalarına engel olunmayacak, ancak kitaplardan kütüphane içinde yararlanılacak, dışarıya kat’iyen kitap çıkarılmayacak, okuma sırasında kitap kaybolmaması ve yaprak yırtılmaması için göz  ucu ile okuyucular kontrol edilecektir.”

 

YARIN: Muhsin Yazıcıoğlu ve Uygur Mutfağı’na dair…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR