Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

Türkiye’ye ne mesaj verilmek isteniyor?

Türkiye’ye ne mesaj verilmek isteniyor?

Türkiye, terörle yaşamaya alışkın bir ülke elbette değil. Böyle bir şeyi hiç kimse de istemez.

Amerikalı iki aklı evvelin aklına uyup PKK’yla masaya oturulup, “çözüm süreci” denilen ne olduğu belirsiz bir kuyuya elin oğlunun uzattığı iple inilince; olanlar oldu!

Gömleğin en üstündeki düğmenin yanlış iliklenmesinden kaynaklı olarak gelişen olaylar zincirinde Türkiye, çözümsüzlük girdabına çekilerek hendek savaşlarıyla karşı karşıya kaldı! Bu da bize pahalıya patladı.

Askerimiz ve özel yetiştirilmiş kuvvetlerin devreye sokulmasıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da devam eden hendek savaşında sona doğru yaklaşılınca; içimizdeki küresel teröristlerin kullandığı bilumum silahların menşei açığa çıkınca, Türkiye bu terör örgütlerine hangi ve ülke ve devletlerin yardım ettiğini öğrenince, işin rengi değişmeye başladı. Hendek savaşlarının galibi Türkiye, mağlubu da o PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin arkalarındaki küresel güçler olmaya başlayınca; bu sefer devreye “üst akıl” girdi.

Almanya’da sürüncemede bırakılan ve devamlı geciktirilen “Ermeni soykırım” tasarısı Alman Meclisi’nden, Alman halkına ve Şansölye Merkel’e rağmen geçirtilerek Türkiye’nin kulağı çekilmek istendi. Dünya’daki yeni siyasî ve ekonomik (enerji) yapılanmada Türkiye, bu küresel güçlere karşı oyun bozanlık yapınca, ekonomisi diğer Avrupa ülkelerine rağmen esen değişim rüzgârlarından çok fazla etkilenmeyince; terör (PKK-DEAŞ -YPG) silahına dört elle sarıldılar. Bundan dolayı Türkiye ajan provokatörlerin her yerde kol gezdiği bir ülke haline getirilmek istendi. Çözüm sürecinde hendekler kazılırken yetkililer “körebe” oyunu oynarken o bölge ve yöre halkı da “güçlü” görünen terör örgütlerinin insafına terkedilince; olanlar oldu ve dananın kuyruğu öylece koparıldı.

gul--1.jpg

Türkiye’yi esen küresel değişim rüzgârlarında yeterince yanlarında göremeyen üst akıl, Afganistan’da ve Irak’ta oynadığı demokrasi foyaları ortaya çıkınca bu sefer Mısır’da başlattıkları Arap Baharı’nı kışa çevirdiler. Batı’nın demokratik olmayan iki yüzü Arap Baharı’nda daha bariz bir şekilde görüldü. Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyordu. Türkiye dış politikası ise yanlış stratejiler yüzünden tokat üstüne tokat yiyordu. Buna rağmen “nerede yanlış yaptım” diyerek yanlışın neresinden dönersem kâr hesabı, savunmada “millî ve yerli” politikalar izlemeye başladı. Küresel Üst Akıl, bunu bozmak için Suriye üzerinden düşürülen Rus uçağıyla birlikte Rusya –Türkiye ekonomilerini karşılıklı olarak zayıflatmak istedi. Bunda da kısmî olarak başarılı oldular. Sonra turizm gelirlerimizi azaltmaya yönelik ekonominin başkenti başta olmak üzere büyükşehirlerde (özellikle turizm beldelerinde) bombalı saldırılar gerçekleştirdiler. Yedisi polis 11 vatandaşımızın katledildiği terör saldırısı, elbette son küresel saldırı olmayacak! Bundan daha tesirli ve korkunç saldırılara gebe olan ülkemiz, halkımız ve aziz milletimiz iktidarda olan mevcut siyasi otoriteye ve seçilmiş hükümete “YETER ARTIK!” deyinceye kadar bu saldırılar artarak devam edecek!

Yalnız, halkın sabrı bir yere kadardır. Bunun yanında Türkiye, İttihat Terakki zihniyetini tarihin derinliklerine gömmek için bir değişim sürecine doğru hızlı adımlarla ilerliyor. İçeride böyle de bir sancı var. Bu sancıyı Ergenekon operasyonunda hissetmiştik. Küresel güçler, Türkiye üzerinde kapışmaya girişmişti. Sonunda askerî bir ekol paralel üzerinden tasfiye edildi.  Son gelişmeleri de bu minvalde iyi okumak lâzım. Yalnız bunlara karşı direnen millî bir iradeyi çökertmek için Türk siyaseti yeniden dizayn edilmek isteniyor. Bu gelişmeler ışığında kimlerin hangi yerde saf tutacağı, yer alacağı pek uzak olmayan bir zaman diliminde ortaya çıkacak.

Küresel güç odakları, siyasi partilere el atmış durumda. Bu yeni bir şey de değil. Genel seçim öncesi yabancı büyükelçilerin ve onların siyasi ve kültürel ataşelerinin hangi partileri, STK’ları oda başkanlarını gezdiklerine bakmanız yeter! Enformasyon ilerisi için önemli bir kaynaktır. Meselâ, Almanya’nın Türkiye ve Konya’daki faaliyetlerini yakından takip etmekte fayda var. Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın, İtalya’nın, Rusya’nın, Yunanistan’ın, Çin ve hatta Amerika’nın Uzakdoğu partneri olan Güney Kore’nin bile…

 

YETER ARTIK!

Bu saldırı öncesi bir “seri kâtil”i milletin gözüne soka soka ekranlarda gezdirdiler. Ne Jandarma ne de polis bu “seri kâtil”i bir türlü bulamadı. Bu “seri kâtil”le halka ve siyasi otoriteye acaba ne ve nasıl bir mesaj verilmek istendi?

İstanbul Şehzadebaşı Camii yakınında patlatılan bomba ve terör eylemiyle bu “seri kâtil” figürünün bir alakası var mıydı? Kitlelere önce “seri kâtil”le ve sonra terör eylemiyle korku salınarak etkili bir başka sosyo-psikolojik bir terör metodu mu denendi…

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Şehzâdebaşı’nda patlatılan bombayla Türkiye’ye ne masajı verilmek istendi?..

Yedi düvelle hem içeride hem de dışarıda her yönden mücadele eden Türkiye’yi bundan sonra neler bekliyor? Ülkemiz, bundan sonra her gün patlayan/patlatılan bu bombalar ve terörle yatıp kalkacak mı?

Yaklaşmakta olan bu büyük tehlikeden dolayı artık yeter diyor; teröristleri bulup ortaya çıkarmak, arkalarında hangi güç ve devletlerin olduğunu ortaya sermek, inlerine girip vurmak ve bitirmek de siyasi otoriteye düşen en büyük görev.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR