YENİ REKTÖRÜMÜZ HENÜZ BELLİ OLMADI
Bu yazıyı kaleme alırken Üniversitemiz rektörlüğüne henüz atama olmamıştı. Belli olmuş olsa idi ona göre bir yazı kaleme alacaktım ama pek farketmez. Beklentimizin yüksek olduğu her iki hocamızdan hangisi olursa olsun, atama sonrası ümidimiz, beklentimiz, duamız “HAYIRLISI OLSUN” olacaktır.
Rektör olacak hocamızı “zor ama onurlu” bir süreç bekliyor. Bu seçimlerde oylama süreci beklentinin ötesinde biraz sıkıntılı geçti. İşin başlangıcı sakindi ama devamında yerel ve bölgesel siyaset, YÖK, Başbakanımız hatta Cumhurbaşkanımıza da içine alan bir dönem oldu.
Bunu yadırgamayalım ve fazlaca da büyütmeyelim. Yüksek oy alan Mustafa Şahin ve Tahir Yüksek Hocalarımız adalet temelli ve detaylı düşüncenin insanıdır. Hangisi olursa olsun atama sonrası da dostluklarına halel, çalışmalarına köstek, atamalarında görüş ayrılıklarına düşecek değiller.
Atama sonrası korkum, hizmetleri döneminde kendilerini yanlış mecralarda etkileyecek insanlardan uzak durmamaları olur. Bir defa, Ülke insanımız çok ayrıştırıldığı ve kutuplaştırıldığı da iyi bilinmelidir.
Bu düşüncem aynı dünya görüşüne ve hatta İslami değerlere sahip olanlar için de geçerlidir. Elbette ayrışmalara fırsat verilmemeli ancak bunu da yaparken geçmişi defolu, kardeşler arasında fitneyi körükleyen insana da dikkat edilmelidir.
Seçimlerle ilgili yazılarıma oldukça fazla tepkiler gelse de; gerek yazılarıma ve gerekse de yüz yüze görüşmelerde ortaya bir gerçek çıktı ki o da “REKTÖRLERİN ATANMASI GEREKTİĞİ”dir. Bu görüşü dillendirenlerin sayısı önceleri çok az iken seçim sonuna doğru benimle aynı görüşü paylaşanların sayısının arttığıdır.
Bu görüşte en önemli noktanın “REKTÖRLÜĞÜN DE MÜSTEŞARLIK, VALİLİK veya GENEL MÜDÜRLÜK GİBİ İDARİ BİR MAKAM OLDUĞU, MEDEM HOCALARIN OY ORANI DİKKATE ALINMIYOR, ÖYLE İSE BİLİM İNSANLARININ SEÇİM SÜRECİNCE VEYA SONRASINDA KARŞI GRUPTAN BİRİ GİBİ BAKMALARININ ÖNÜNE GEÇİLMESİ” olduğudur.
Bu anlayışa halen karşı çıkanlar olabilir ama biraz derinlemesine düşünüldüğünde en azından bizim gibi siyasi farklılaşmanın fazlaca olmadığı bir Üniversite ortamda fitnecilere, çıkarcılara, az da olsa ideolojik saplantıcılara sözün düşmemesini sağlamak olacaktır. “Bana oy vereni kollarım, vermeyeni sollarım” anlayışı artık geçerliliğini yitirmelidir.
Önümüzde ki süreçte, ne olduğu belli olmayanlar ile “çıkarcılar, tembeller, devlet düşmanları, siyasi kavgacılar ve reis masaları özlemcileri” saf dışı bırakılmalıdır. Bunun bir kısmını Süleyman OKUDAN Hoca yapmıştı. Son dönede ki cemaat tabanlı yapılanmanın veya çıkar için kendini öyle görenlerin ufuksuz, korkak, hedefsiz ve eylemsizlerle dar kadrolu çalışmalarına şahit de olduk.
Yazımın ilk girişinde bahsettiğim “ZOR AMA ONURLU” görev dediğim de budur. Geçmişte olduğu gibi, kendini bulunmaz bursa kumaşı sananlar, vazgeçilmez adam görenler, yağcılar, saplantıcılar devreye girer gerçek ve başarılı muhafazakâr, gerçekçi ülkücü, vatansever solcu saf dışı kalırsa cevabını rektör verir, birileri de hesabını sorar.
Derdimiz Ülkem, hedefimiz vatanı korumak, işimiz çok çalışmak; duygularımız sevecen, muhabbetli, saygı derinliğinde; gerçek insanlığın bulunduğumuz İLM MAKAMINI iyi temsil etmek olduğunu bilmek olmalıdır.
Kalın sağlıcakla, sevgiler kucakla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.