Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

‘Yenilmez Türk’ten ‘Beklenen Türk’e…

‘Yenilmez Türk’ten ‘Beklenen Türk’e…

TARİHE YOLCULUK (208)

Avrupa’da “Yenilmez Türk” efsanesi ve imajı vardı. Osmanlı yenilmeye başlayınca bu imajın yerini “Barbar Türk” aldı. Günümüzde ise, “Beklenen Türk” imajıyla birlikte Yüce Mevlâ,  Türklere yeni yolun kapılarını aralamaya başladı.

Fatih Sultan Mehmed’in küçük oğlu olan ve Konya’ya, Şehzade Mustafa’dan sonra tayin edilen Osmanlı Devleti’nin ikinci valisi olan Şehzade Cem Sultan’ın hayatı, dramlarla doludur.

1459’da Edirne Sarayında dünyaya gelen Cem Sultan’ın annesi Çiçek Hatun’dur.  Cem Sultan her şehzade gibi devlet hizmetinde kendini geliştirmesi için lalalarıyla beraber 9-10 yaşlarında 1469'da Kastamonu Sancakbeyliğine tayin edildi. Fatih Sultan Mehmed’in 1473'te Uzun Hasan’la yaptığı Otlukbeli muharebesinde uzun bir süre haber alınamaması üzerine lalaları Nasuh ve Kara Süleyman Çelebiler Şehzadeyi Sultan ilân ederek kendisine biat etti. Saray halkının da şehzadeye biat etmesini sağladılar. Uzan Hasan'la yaptığı muharebeden muzaffer olarak dönen Fatih Sultan Mehmet Han, Nasuh ve Kara Süleyman Çelebileri derhal idam ettirdi ve saray halkını da kendisine bağladı. Yaşı çok küçük olduğundan Şehzade Cem’i azarladı ve onu 1474'te Konya valisi iken vefat eden ağabeyi Şehzade Mustafa'nın yerine Sancakbeyi tayin etti.

Ahmed Refik Bey, eserinde Cem Sultan’la ilgili şu bilgileri veriyor:

1474'te Konya'ya tayin edilen Sultan Cem, yıllardan beri Türk kültürüyle yoğrulmuş ilimî ve edebî kültür adamlarıyla tanıştı. Onların sohbetlerine katıldı, kendisi de ilmî ve edebî münazaralar düzenledi. Konya genç şehzadenin maddi ve manevi terbiyesinde bir mektep vazifesini gördü. Konya kültür ikliminde edebi bilgisini geliştirdi.

Sultan Cem Konya'da ulum-u edebiye yanında ulum-u fen ve coğrafya tahsil etti. Arapça ve Farsça bilgisi bir eseri tercüme edecek seviyeye geldi. Selman Saveci'nin yazdığı "Cemşid-i Hurşid" mesnevisini babası adına Türkçeye tercüme ettirdi. Konya Valiliği esnasında bir oğlu oldu ve Oğuz Kağan’dan dolayı Oğuz Han adını verdi. Bu davranış şehzadenin Türk kültürüne ne kadar hakim olduğunu gösterir.”

cem-sultanin-bursa-muradiye-kulliyesindeki-turbesi.jpg

Osmanlı hanedanı bildiğiniz gibi Türk ve Oğuz neslinden idiler. Cem Sultan’ın oğlunun adını “Oğuz Han” koyması da bu yüzdendir. Dokuz yaşındaki Oğuz Han ise, Sultan Bayezid tarafından boğdurulmuştur. Cem Sultan bir gazelinde; Her çend ademi zâd olmaz cihanda bî-gam/ Gam sonu şadlıktır ey dil daralma öpsem/ Sultanlık olmaz ise dervişlik de hoştur/ Görünce terk idendi taht ile tacı Edhem” demesine rağmen taht mücadelesinden hiç vazgeçmemiş ve kardeşi Bayezid’le giriştiği taht mücadelesinde yenik düşmesine rağmen mücadelesini devam ettirmiştir.

Fatih Sultan Mehmet 23 Mayıs 1481'de vefat ettiği zaman Cem Sultan 22 yaşındaydı ve Konya valisi olarak görev yapıyordu. Ağabeyi Bayezid de Amasya Sancakbeyi idi. Fatihin veziri Karamanî Mehmet Paşa, sultanın vefatını yeniçerilerden gizleyerek şehzade Cem'e bir mektup yazarak İstanbul'a davet etti. Lakin Sultanın vefatı çabucak duyuldu ve yeniçeriler Karamanî Mehmet Paşa'yı paramparça ettiler. (6) Şehzade Bayezid yeniçerilerin yardımıyla İstanbul'a gelerek Sultanlığını ilan etti.

Cem Sultan, Karamanî Mehmet Paşanın öldürülmesiyle kendisine en çok destek veren bir kişinin yardımından mahrum kalmıştı. Konya'da halk ve askerler kendini destekliyordu. Karamanoğullarının da teşvikiyle ağabeyi sultan Bayezid'e karşı isyan etti. Etrafında 20.000 kişilik bir ordu oluşturdu. Cem Sultan, Osmanlı tahtına kendisinin daha çok lâyık olduğunu düşünüyor ve bunun için de ağabeyine mektuplar yollayarak kendisinin Fatih Sultan Mehmet Han'ın Sultanlığı döneminde dünyaya geldiğini, ağabeyin ise Fatih'in şehzadelik döneminde dünyaya geldiğini vurgulayarak saltanat iddiasını sürdürüyordu.

“SALTANAT KADIN GİBİDİR, PAYLAŞILMAZ"

Sultan Cem'in Bursa'ya hareket edeceğini tahmin eden II. Bayezid, Lalası Ayas Paşa ile birlikte 2000 kadar yeniçeri göndererek Cem Sultan'ı şehre sokmamasını ve tutuklamasını ister. İstanbul'a giderse öldürüleceğini bildiği için Konya'dan topladığı bir miktar askerle Bursa'ya geldiği zaman şehir halkı daha önce nişancı Mehmet Paşa hadisesinden dolayı yeniçerilerin zulmünden çekindikleri için Cem tarafını tuttu. Ayas Paşa da şehri müdafaa edemeyerek Cem Sultan'a muti oldu. Cem Sultan, Bursa'da sükûneti sağladıktan sonra sultanlığını ilân etti ve adına para bastırdı, hutbe okuttu. Bu gelişmeler üzerine II. Bayezid büyük bir ordu ile Bursa'ya hareket etti. Cem Sultan, ağabeyine halası Selçuk Sultanı ve ulemadan Mevlâna Ayas ve Şükrullah Efendileri elçi göndererek memleketin Anadolu yakasını kendisinin Rumeli yakasının da Bayezid'in idaresinde olmak üzere saltanat ortaklığı teklifinde bulundu. II. Beyazıt, "Saltanatta akrabalık yoktur. Saltanat kadın gibidir, paylaşılmaz" diyerek bu teklifi geri çevirdiği gibi hazırladığı 20.000 kişilik ordu ile Cem Sultan'ını üzerine yürüdü. Cem Sultan’ın ordusu Yenişehir ovasında yenildi. Cem Sultan'ın saltanatı 20 gün sürmüştür. Konya'ya geri çekilmek zorunda kalan Cem Sultan, valilik yaptığı Konya sancağında kendisine yeterince destek bulamayınca Tarsus'a, oradan da Memluk Devleti'nin daveti üzerine Kahire'ye gitti.

1482'de Karamanoğlu Kasım Bey ile birlikte Konya'yı almayı denediyse de kuvvetleri dağıtıldı. 30 kadar adamıyla Rodos Adasına gitti ve şövalyelere iltica etti. Cem Sultan’ın asıl dramatik hayatı bundan sonra başladı. Rodos Şovalyelerine iltica ederek burada esir düştü. Roma’da Papa VIII. Innocentius ile görüşen ve Roma’da beş yıl kalan Cem Sultan, papa tarafından zehirlenmek suretiyle 24 Şubat 1495'te Napoli’ye ulaşmadan yolda vefat etti. Cenaze teslim edilmek istenmeyince II. Bayezid, Napaoli’ye bir sefer düzenleyerek kardeşinin cenazesini İstanbul'a getirtti. Cenaze yıkanıp defin edildikten sonra Bursa'ya götürüldü ve şehzade Mustafa'nın türbesine defnedildi.”

‘YENİLMEZ TÜRK’TEN ‘BEKLENEN TÜRK’E

Avrupa’da, “Yenilmez Türk” efsanesi ve imajı vardı. Bu imaj düzenlenen sekiz haçlı seferi ve binlerce hayali kurulan fakat sonradan gerçekleşmeyecek olan sahte örgütlerin haçlı soygunlarını da hatırlatmak lâzım. “Yenilmez Türk” imajını yılmak için ortaya “Barbar Türk” imajı yaratılmaya çalışıldı. Avrupalı zaten kendisinden olmayan herkese “barbar” diyordu. Halbuki Osmanlı, Macaristan’a gittiğinde 13 milyon altın toplamıştı. Bu ülkeye harcadığı altın miktarı ise 23 milyondu. Barbar olan hiçbir ülke, devlet ve insan bunu yapmazdı. Ama “Barbar Türk” imajı Avrupa’da tarih kitaplarına kadar girdi.

Avrupalılar, 1085’den itibaren Anadolu’ya “Türkiye” ve bu coğrafyada yaşayanlara da “Türk” demeye ve yazmaya başladılar. Günümüzde ise, “Barbar Türk” imajının yerini “Beklenen Türk” imajına bırakıyor. Bu coğrafya Türklere, gelişen olaylar çerçevesi üzerine yeni bir misyon yüklüyor.

İçeriden ve dışarıdan kuşatılan/sarılmak istenen Türkiye; yaşadığı coğrafyanın değişmeyen kaderi üzerine kendisine Cenab-ı Hak tarafından yüklenen yeni görevini üstlenmek üzere “Beklenen Türk” olarak yeni bir yol açılıyor.

 

PAZARTESİ: Türkler, devlet ve Konya…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR