Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

YEŞİLLİKLER İÇİNDE SAKLI CENNET: BOZKIR

YEŞİLLİKLER İÇİNDE SAKLI CENNET: BOZKIR

TARİHE YOLCULUK

280

MUSTAFA BALKAN

Bozkır, yeşillikler içerisinde saklı bir cennet gibi ve tabiat güzellikleriyle Rabbim tarafından süslenerek donatılmış. Bozkır’ın suyu sert, mert, cesur ve yiğit insanları da, tarih boyunca meydan-ı gayretten hiç kaçmamışlar.

 

Bozkır gezimiz gayet neşeli geçti. Bozkır’a girerken Konya türkülerinin kadife sesli sanatçısı Bedia Akartürk’ün o güzel sesinden “Aslan Mustafa’m!” türküsünü otobüsteki gazeteci arkadaşlarıma dinlettirdim. 

Bozkır’ın girişine belediye başkanı İbrahim Gün, Bozkır Folklorunun sembolü olan ve elinde takta kaşık olan bir anıt dikmiş. Bozkır’ın girişinde sizi cansız bir suliet karşılıyor. Doğrusu yakışmamış diyemem. Şehre giriş daha iyi ve güzel nasıl yapılabilirdi diye düşündüğümde; “Suyu Sert, İnsanı Mert Bozkır’a Hoş Geldiniz” yazısıyla birlikte bir çelenk ortasında o anıt olsaymış daha hoş olurmuş demekten kendimi alamadım.

Kahvaltımızı yeni belediye binasında yaptıktan sonra kafilemize  “hoş geldiniz” ve “merhaba” diyen Bozkır Belediye Başkanı İbrahim Gün ile birlikte tamir ve onarımdan geçmiş yeni Bozkır Konağı’nda çaylarımızı yudumlarken tanışma faslı da oldu. Bozkır’ın genç belediye başkanı İbrahim Bey, asıl mesleğinin Konya’da hediyelik eşya satıcısı olduğunu ve kendisine belediye başkanlığı görev verildiği tarihten bu tarafa Bozkır’a haftanın en az 4-5 günü gelerek görevini deruhte etmeye çalıştığını da söyledi.

“Suyu sert, insanı mert” olan Bozkır’a, daha önceleri şehit Muhsin Yazıcıoğlu ve en son olarak da Konya Milletvekili Mehmet Babaoğlu ile birlikte gelmiştim. Aradan geçen onca zaman içerisinde Bozkır’ın çehresinin değiştiği ve daha da güzelleştiğini gördüm. Sarhoş ve serkeşlerin mekânı haline gelen Aygır Pınarı ve çevresini kendisi tehditler almasına rağmen risk alarak mert bir şekilde o güzelim yeri ailelere ve Bozkır dışından gelen insanımızın mesire yeri olarak istifadesine sunduğu için sevgili başkana ayrıca teşekkür etmek gerekir. 

aygir-pinari-(3).jpg

Birkaç hikâyesi bulunan “Aslan Mustafa’m!” türküsünün aslını da belediye başkanı Gün’ün anlatımından öğrendik. Gün, bu konuda bizlere şunları anlattı:

“Mustafa kasabada herkes tarafından beğenilen güzel bir kızla evlendiriliyor. Düğün olduktan sonra daha henüz genç çiftler birbirlerine doyamadan seferberlik ilan ediliyor ve Mustafa askere çağrılıyor. Her Türk gibi Mustafa da “Önce Vatan!” diyor ve sevdiğini bırakıp birliğinin yolunu tutuyor… Yeni gelin aylarca Mustafa’nın yolunu hasret çekerek bekliyor. Bir gün gelin Bozkır’ın pazarına alışveriş yapmaya gidiyor. Pazar oldukça kalabalık olduğundan başını kaldırdığında kocasıyla birlikte askere giden arkadaşlarını görüyor. Hemen yanlarına koşuyor: “Siz gelmişiniz ama Mustafa’m nerede?” diye soruyor. Gençler başlarını önlerine eğip susuyorlar. Gelin hanım şoka girmiş bir halde sağa sola çarparak oradan ayrılmaya çalışırken yolun ortasına açılmış bir bal tezgâhına çarpıyor ve tezgâh devriliyor. Bal sahibi gelini azarlamaya başlayınca gelin daha fazla dayanamıyor, kendini tutamıyor ve başlıyor ağıt yakmaya. Bu türkümüzün aslı ağıttır. Sonradan yöre sanatçıları tarafından oyun havası haline getirilmiştir.”

“Hey on beşli, on beşli” türküsü de ağıt olmasına rağmen oyun havası tarzında çalınıp söyleniyor. Asla Mustafa’m türküsünde olduğu bibi. Pek sevdiğim bu türkünün ilk nakaratı ve sözleri şöyle: “Hey hey kenardan geçeyim aman aman/ Yol sizin olsun gel gel aman… / Ağılar içeyim aman aman / Bal sizin olsun bir danem aman /Amanın gel gel aslan Mustafam gel…”

 

BOZKIR YEŞİLLİKLER ARASINDA SAKLI BİR CENNET

Bozkır’dan o kadar çok arkadaşım oldu ki…

Hangisini tanıdıysam havası ve suyu sert olan bu Bozkır havasından alanların hepsinin aynı ayarda “Mert aslan Mustafa”lardan oluşmasının bir hikmeti olsa gerek diye düşündüm.

Mert demek “insan, adam, er, erkek, yiğit, cesur, sözünün eri, mürivetli ve hamiyetli” insan demek. Dede Efendi, “”Yâr sevende dert olmaz/ Yâr sevmeyen mert olmaz” diye boşuna söylememiş. Nâmık Kemâl de, “Kaçar mı merd olan bir can için meydan-ı gayretten” diyor. Yeşillikler içerisinde saklı bir cennet gibi duran ve tabiat güzellikleriyle Rabbim tarafından süslenerek donatılan Bozkır, ayrı bir güzellikte bize hoş geldiniz derken, Bozkır’ın merd insanları da meydan-ı gayretten doğrusu hiç kaçmamışlar. Kim ne derse desin tarih onları “mert insanlar” olarak yazmış zaten.

 

YARIN: Selçuklu’dan kalma 736 yıllık muhteşem cami: Hisarlık (Asarlık).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR