Devlet ve millet olarak15 Temmuz akşamı nasıl bir uçurumun kenarından döndüğümüzü daha yeni yeni idrak etmeye başlarken, dualarla ayakta kaldığımızın en güzel şeklini bir daha görmüş oluyoruz.

FETÖ’nün kanlı darbe girişiminin ardından sular durulmaya başladı gibi görünse de bu film burada bitmez.

Millet olarak, devlet olarak bundan sonrası için çok daha dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.

Genelden Konya’ya geldiğimiz zaman Konya ve Konya’da yaşayanlar olarak “erenler, evliyalar şehri” olmanın sayesinde bu kanlı darbe girişimini en az hasarla atlattık.

O akşamdan bugüne Devlet adına çalışan başta Emniyet Teşkilatı ve Konya Teşkilatının çok özel müdür ve birimlerinin personeli “gözü kara, dürüst, fedakar” insanları yıllardır analarının ağlamasının belki de bugün semeresini görüyorlardı.

Konya’da üç dört yıl önce bu işe elini taşın altına değil, kellesini darağacının ipine veren çok özel bir isim şunları söylüyorlardı “Biz kefenimizi giydik abi. Zafer’de darağacında asılacağımızı bilsek de sonuna kadar gideceğiz” diyordu.

Allah şahit.

Allah’ın bildiğini kuldan saklamanın da bir anlamı yok.

Bu isimle sohbetler edip görüşlerimizi paylaşırken yine çok hiddetli bir anda kendisine döndüm ve o çok inandığım güvendiğim abime, “Abi bak tamam da yine bu işte bir yamukluk olmasın. Senin arkanda devlet var. Bizim arkamızda kim var ya? Seni asarlarsa devlet ailene çocuklarına sahip çıkacak. Bize kim sahip çıkacak?”...

........

İnanın o günler şimdi unutulmayan ve yeniden seyredilen film gibi...

Konya olarak başta Emniyet’in bazı birimlerinin olağanüstü çabası dahası inanmışlığı ve devletin diğer istihbarat birimleri ile direk Bakan Efkan Ala’ya bağlı çalışması ile şimdilik bir makine dizaynı içerisinde işliyor.

Her resmi kurum ve kuruluş vatan hainlerinden temizlenmeye, safralarını atmaya çalışıyor.

Bu işte kurum ve kuruluşların başlarındaki insanlar çok hassaslar. Ağırbaşlı itinalı ve sorumluluk bilinci içerisindeler.

Hak ve adalet kavramını hele hele kul hakkını asla unutmuyorlar.

Görev şuuru içerisinde Emniyet ile el ele birlik içerisinde çalışma yaparak doğru ve tam isabet için çalışıyorlar.

O ilk baştaki isim, soyisim, unvan açıklama işini şimdilik askıya aldılar.

Çünkü görevden el çektirmeler artık önce polise sonra da adalete havale ediliyor.

Buradan çıkacak karar içerisinde geri dönecekler olacak ise bu insanların vebaline girilmemesi için titizleniyorlar.

...........

Tabii temiziz dedik ise bu kadar da değiliz.

O içimizdeki fesatlık bazen dozunu kaçırıp, bilinçsiz şekilde geçmişteki şahsi intikam duygusu ile birleşiveriyor.

Bu anda başlıyor cadı avı.

Allah’tan devletin güvenlik birimi ile adaletteki isimler artık çok hassaslar.

Kurunun yanında yaşın yanmaması için kılı kırk yarıyorlar.

..............

Dedik ya fitnemiz bitmez diye.

Oturduk mu, elimiz boşa çıktı mı dün kime kızdık ise fark etmiyor. Büyükşehir, ilçe belediyeler, üniversiteler, odalar, kurumlar kim kimi eline geçirirse “FETÖ için ne yapıyor?” oluveriyor.

................

Bir kesim geçtiğimiz haftadan bu yana KTO Karatay Üniversitesi için ince ince alttan alta oyma işlemi başlattı. Sonra baktık iş KTO Mütevelli heyeti, derken KTO’ya dayandı.....

Maşallah

Oooooo birileri ellerinde kazma kürek ha bire çalışıyor.

...........

İşte tam bu noktada bizim mesleğin çilesi ve vebali ortaya çıkar.

Size verilen dosyaları yazarsanız birileri için “iyi gazeteci” olursunuz.

Haaa Allah için o günde okunur iyi tık alırsınız.

Biraz huylanır yazmaz, askıya alırsanız işte aynı merkez o zaman size “korkak” hatta “..... adamı” yapıverirler.

O ince kaygan ipin üzerinde dimdik dur durabilirsen.

Ya da durabildiğin kadar ayaktasın yaşayabilirsin demektir.

.............

40 yıldır devlete güvendik.

Evet açık ve net.

MİT’e güvendik, JİTEM’e güvendik, Polise güvendik.

Güvendik de ne oldu.

40 yılda bir kez delindik. (Amma ne delinme! Bunu ancak yaşayan bilir)

Allah’ıma şükürler olsun ki o deliği de hain FETÖ’cü polisler yapmış. (Çok şükür bu artık alenen ortaya çıktı)

8 yıldır kendi dünyamızda zaman zaman bu utançtan kurtulamamıştık. Birileri hep arada bir onu önümüze koyup hatırlatma yapıyorlardı. Yapmaya çalışıyorlardı(!)

İlk defa 15 Temmuz gecesi BAKARA Suresi 216. ayetteki “Bazen hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda iyi olabilir ve hoşlandığınız bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” meali bu kadar iyi anlayabiliyordum.

................

Ve hafta sonunda yine en güvenilir kaynaktan şu KTO, Karatay Üniversitesi, mütevellisi ile ilgili bilgi almaya çalıştım.

Hepsinde sadece beş şüpheli vardı. (Üniversite çalışanları, hocaları ve üniversite öğrencileri olmak üzere).

Meğer Başkan Selçuk Öztürk 17-25 Aralık operasyonunun hemen ardından bu konuda devletin en güvenilir isimlerine gitmiş ve birebir çalışmış.

KTO’da yönetimlerden çalışanına şu ana kadar bir tek isim şüpheli bile olmamış.

Koca üniversite öğrencilerin sosyal paylaşımları dahil bu halde imiş.

.........

Hafta sonunda bu bilgilere ulaştıktan sonra filmi tekrar geriye sardım.

8 yıl önce bizi delmeye çalıştıkları günün ertesinde sabahın köründe kapımızı çalıp kahvemizi içme adına üzüntümüzü paylaşanları ve “yanındayım Uğur Abi sana güveniyorum” diyenleri de bir kenara yazmıştık.

Çünkü o gün için bu bile büyük cesaretti.

Şimdi bir kez de biz yazıyoruz.

Hem de bağıra bağıra “Selçuk Başkanım sen adam gibi adamsın. Allah başımızı öne eğecek hatalardan bizleri korusun. Adamın da kralısın. Hiç bir şeyim yok. Ama elim kalem tuttuğu sürece ölünceye kadar Allah’ın izni ile yanındayım”...

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Yaşandıkça görülür ki, hayat peri masallarındaki gibi değildir; onun bir kesitinin masallardaki gibi harika bir şekilde yaşanmış olması da bizi hiç tatmin etmez; gelip geçmiş olan güzel günler mutluluktan ziyade acı tebessümler verir bize.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?  

Mangal, piknik keyfinden sonra geriye pisliğimizi bırakmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.