“AH ANADOLU AH!”
TARİHE YOLCULUK (269)
Hurdacı Mehmet Erdoğan’ın dükkânının giriş kapısının üzerinde yazılı Zaman Tüneli’ne girmeden “Ah Anadolu Ah!” yazısı, sizi düşündürüyor. Aklıma Âşık Çağlarî’nin şu dörtlüğü geliyor: Kimi zevk peşinde sefaya dalmış/ Kimisi yokluktan dertten bunalmış/ Kimi sakat kimi arada kalmış/ Yoksulluk ar geliyor vah Anadolu'm!”
Beyşehir’de öylesine bir zaman tüneline girdim ki, Hurdacı Mehmet’in iki katlı antikacı dükkânının iç mekânında ise o kadar güzel ve birbirinden nadide antika eşyalar sizi karşılıyor.
Daha içeriye adımınızı atar atmaz Müslüman Türk sanatkârlarının ağaç üzerine işleme sanatının en güzel örnekleriyle karşılaşıyorsunuz. Bunlara vurulmamak ne mümkün…
Bu antikacı dükkânın ben iki-üç gün gezsem bitiremem. O Hayat ve Akbaba dergileri ile eski eserlere en az bir gününüzü ayırmalısınız. Büyük kavanoz dipli şeyler merakımı çekiyor ve Mehmet ağa, eskiden gül yağını bu şeylerle çıkarıyorlarmış diye açıklık getiriyor. Çok asil bir hayvan olan at başlıklı koltuk ve kanepelerde nostaljik olsun diye fotoğraf çektirmek arkadaşlarımızın pek hoşuna gidiyor. Ben de o kervana katılıyorum. Üzerinde Bedia Akartürk’ün “Çıkma karşıma” türküsünün bulunduğu plak ve plak çalar dikkatimden kaçmıyor. O kısımdan bir başka odaya daldığınızda karşınıza eski elbise ve cepkenlerden ayrı olarak ağaç işlemeli kapı ve pencereler ile tavan örneklerinin güzelliğine âdeta vurulup kalıyorsunuz. Sonra Hurdacı Mehmet ağaya; “bu kadar hurda ve antika eşyayı nereden topladınız?” diye soruyorum. Beyşehir’in bir köyünde yıkılan bir evde kırılmakta olan çömlek parçalarının değerli bir şey olduğunu farkedince, buna mani olarak satın aldıklarını ve böylece antika eşya toplamaya başladıklarını söyleyen Mehmet Erdoğan, kardeşleriyle birlikte bu sefer Anadolu’yu karış karış gezerek hurda ve antika hangi eşyayı gördülerse onu almaya başladıklarını hikâyemsi bir şekilde anlatmaya başlıyor.
Yıkık bir evde başlayan bu antika eşya toplama hikâyesinden ortaya muazzam bir şey çıkmış. İki yüz ve üç yüz yıllık antika eşyaya rastlanıldığı gibi 50-100 senelik nadide eserler de bu dükkânda yer alıyor. Kişilerin isteği üzerine tarihi eşyaları da temin edebildiklerini ifade eden Hurdacı Mehmet, Selçuklu ve Osmanlı dönemi tarihini anlatan Payitaht ve Diriliş gibi tarihi dizilerine kilim, örs ve çekiç gibi eşyaları da temin ettiklerini de belirtiyor. Hurdacı Mehmet Erdoğan’ın nostaljik dükkanında bulunan her eşyanın elbette bir hatırası ve hikâyesi muhakkak vardır. Ayetel Kürsî ile Fetih Suresi ile Bakara Suresinin son iki ayetinin yazılı olduğu ağaç işlemeli tablo ise; o kadar hoş ve mükemmeldi. Bu tablonun elbette bir değeri vardır. Ben alıcısı olmadığım için Mehmet Erdoğan, bütün ısrarlarıma rağmen bana bile bir fiyat söylemekten son derece imtina gösterdi.
Ömrü elverdiği müddetçe Anadolu’daki tarihi Beyşehir’de ve kendi dükkânında toplama devam edeceğini ifade eden Mehmet Erdoğan’la, böylesine bir hizmet aşkına sahip olmasından ve sanatsal olan tarihi eşyalar ile değerlerime sahip çıkmasından dolayı teşekkür ederek vedalaşıyoruz.
YARIN: Belediye Başkanı Murat Özaltun’un Beyşehir’i…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.