Bu Da Sağcı Komünistlik Mi?!
Yeter sayıda katılımcının bulunduğu, fesat karışmamış, şeffaf bir ihalede, zarflar açıldıktan sonra bir de açık eksiltme yapılması, hatta bu da sonuçlandıktan sonra ihaleyi yapan yetkilinin son fiyatı biraz daha düşürmesi, özel sektörü kamu adına ezmektir!
Çoğu zaman elinde iş olmayan firmalar, zararına da olsa ihaleyi almak zorunda kalıyor. Bu yüzden işi çok kaliteli yapamıyor, çalışanlarına da kamu kurumlarının çok gerisinde ücret vermekle ancak zarardan kurtulabiliyor. Bu durum, kamu otoritesinin, özel sektörü halk nazarında gözden düşürmesine, sistemli bir biçimde ezmesine, yıpratmasına yol açıyor.
Bazı yöneticiler özel sektör gelişsin diye çabalarken, devletçi, komünist ekonomiyi isteyen bazı yöneticiler de böyle kurnazlıklarla, maalesef özel sektör gelişmesin diye çabalıyor. Karma ekonomi rahmetli Özal’la tarih oldu diye seviniyorduk. Ama görülen o ki, Sayın Özal’ın o çok değerli çabaları onun döneminden sonra devam ettirilmemiş.
Çoğu işleri doğrudan kamu kurumlarının yaptığı yarı komünist ülkelerde özel sektörün ezilmemesi, gelişip, güçlenmesi mümkün olmaz. Çünkü her alanda kamu kayırmacılığı şeklinde bir çifte standart vardır. Örneğin özel halk otobüsü veya dolmuşlar bir yolcu fazla alamazken, belediye otobüsü ayakta, balık istifi yolcu taşıyabilir. Kamunun olduğu hemen her iş kolunda bu durum vardır. Böylece üst yönetimlerde bulunan gizli komünistler, çaktırmadan özel sektörü ezmiş, haksız rekabetle zayıf bırakmış olurlar.
Peygamberimiz, ”Dürüst, güvenilir tüccar Nebilerle, Sıddıklarla, Şehitlerle beraberdir”, “Zengin Müslüman, fakir Müslümandan evladır”, buyurduğu halde zenginliği, çok ağır vebali olan, ahrette hesabı verilemeyen, insanı mutlaka cehenneme götüren bir durum gibi anlatan bazı din görevlilerimize de Diyanet, işin doğrusunu anlatmalıdır.
Kürsüye her çıktığında sadece fakir yaşamış din büyüklerinin hayatını ve yine sadece dünya malının iyilik getirmediğini anlatan din görevlilerine de İslamiyet’in bundan ibaret olmadığı anlatılmalıdır. Çünkü böyle görevliler, insana verilen bir gücü ( MÜLKİYET HİSSİNİ ) eğiteceğiz derken pasif hale getiriyorlar. Böylece farkında olmadan fakirliği övüp, zenginliği yererek, ekonominin güçlenmesini engellemiş oluyorlar.
1 Mayıs İşçi Bayramı, işçileri yönetimlere ve işverenlere düşman etme günü olarak sürüp gitmektedir. Bayram, bütün milleti kapsar. Bir ülkede değişik dinlere mensup olanların dini bayramları dışında, çeşitli sınıfların ayrı bayramı olmaz. Olursa birlik ve dayanışma ruhuna, millet olma ruhuna ters düşer, bölünmelere yol açar.
Hazır iptal edilmişken, üst yönetimlerdeki gizli komünistler tarafından adı değiştirilerek, 1 Mayıs Bayramı tekrar başlatıldı. Yakıp yıkan, vurup kıran, ülkede ille de bir gerginlik çıkaran bu sözde bayram, bir daha gelmemek üzere tekrar iptal edilmelidir. İşçilerimiz dayanışmayı başkaca birçok yolla yapabilirler. Zaten1 Mayısın halk nazarında da iyi bir imajı kalmamıştır.
Biz, ülkemizde devletçi, komünist ekonomiyi benimsemiş insanları hep sol kesimde görmeye alışmıştık. Devletçi ekonomiyi bilerek, bilmeyerek veya işine geldiği için, şimdi de milliyetçi ve muhafazakar kesimden de savunanlar olduğunu görüyoruz, bu çok enteresan!
Çok eskiden, yüksek maliyetli, büyük projeleri devletler yürütürdü. Zamanla insanlık özel sektörü keşfetti ve yüzyıllarca süren deneme, araştırma ve çalışmalar sonunda bu günkü aşamaya geldi. Bu ilerlemenin daha da süreceği apaçık görünüyor. Bunu iyi okumak gerek. Özel sektördeki varlık ve başarıların da aynı devlet sektöründeki gibi halkımıza ait olduğunu anlamış yöneticilerin, daha çok söz sahibi olması dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.