Büyük Dâvâ Adamları
Mücadele adamı, fikrinin namusu ve bekçisi bir güzel insan İrfan Küçükköy’ün sohbetinde bulunmak bahtiyarlığına erdim.
Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü’nün başlattığı gelenek üzere bu hafta sanayici ve iş adamı M. Sinan Ümit, eski siyasetçilerimizden Hacı Ali Bozdam, emekli eğitimcilerimizden Nihat Kahraman, eski Konya Milletvekili Kadir Demir’in de bulunduğu bu güzel insanlarla birlikte İrfan abimizin sohbetine ‘bişnev’ci olarak katıldık.
***
1942 Çumra/Küçükköy doğumlu olan yazar İrfan Küçükköy, 1962’li yılların Millî Mücadelecilerinden bir büyüğümüz.
Ona yakın kitabı mevcut. “Sultan II. Mahmud’un Fermanları” adlı ilk eseri yüksek lisans tezi. Seri yazılarını ise; “İslâm Ülkeleri Tarih-Coğrafyası” isimli kitabında toplamış. Mücadele Birliği’ni ise; “Bir Uyanışın Anatomisi: Mücadele Birliği” adı altında anlatıyor. Diğer kitapları ise; “Peygamber Şehri: Medine-i Münevvere”, “Huzur Nâme”, Kültürel Mekke-i Mükarreme”, İrfan Hoca Divanı: Hikmen Nâme” ve “Medine’de Aşk”.
İrfan abi sohbettinde o kadar çok hatırasını bizlerle paylaştı ki…
Hangi birisini anlatsam…
Anlattıklarının pek çoğu kitabında var olmasına var. Ama, önemli detaylar ayrıntıda gizli.
60 DARBESİ VE MÜFTÜLER
1960 İhtilâlinde bütün müftülerin değiştirildiğini ve Konya Müftülüğüne de ilkokul mezunu birisinin atandığını söyleyen İrfan abi, memurların da değiştirildiğini ve ordudan emekliye sevkedilen asker sayısının ise yedi bin yedi yüz iki olduğunu söyledi.
TÜRKİYE’NİN KURULUŞ İLKELERİ
Türkiye’nin Wilson Prensiplerine göre kurulduğu ifade eden İrfan abinin, “Amerika o zamanlar bütün bakanlıklara müsteşar vermiş. Bunlar 60’da 250 kişilermiş. 1948’de Türkiye’nin yönetimi Amerika’nın elinde idi.” seklinde verdiği bilgiler de enteresandı.
Wilson Prensipleri Cemiyeti, “Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra 4 Aralık 1918’de İstanbul’da, çoğunluğu gazeteci-yazar, doktor, avukatlardan oluşan bir aydın grubu tarafından, ABD Başkanı Thomas Woodrow Wilson’ın açıkladığı, tarihe Wilson Prensipleri adıyla geçen 14 Madde’nin 12.’sine dayanarak Amerika’dan yardım sağlamak umuduyla kurulmuş” bir cemiyetmiş.
Bu cemiyetin öncüleri arasında Halide Edip (Adıvar), Celâleddin Muhtar Bey ve Ali Kemal Bey (Sabah Gazetesi Başyazarı) bulunuyorlar. Cemiyetin üyeleri arasında ise Refik Halit Karay, Celâl Nuri İleri, Necmeddin Sadak, Mahmut Sadık, Ahmet Emin Yalman, Yunus Nadi” gibi çok farklı görüşlerden gazeteci-yazarlar da bulunuyor.
Cemiyetin amacını kısaca özetlemek gerekirse; “Türkiye’yi Amerikan mandası altına sokmak”. Hatta yanılmıyorsam kongrelerin birinde de “Amerika’nın mandası altına girelim mi, girmeyelim mi” diye tartışması dahi yapılan bu cemiyet, ömrü kısa olmasına rağmen tesiri günümüzde bile hissedilecek kadar olan Wilson Prensipleri’ni nihayetinde kabul ettirmiş bir cemiyet olarak tarihe geçmiş.
Bu Wilson Prensipleri’nin 12. Maddesi şöyle:
“Osmanlı İmparatorluğu‘nun Türk olan kısımlarına egemenlik hakkı tanınmalı, fakat Türk olmayan halklara bağımsızlık verilmelidir. Çanakkale Boğazı, sürekli olarak, bütün milletlerin ticaret gemilerine açık olmalı ve bu durum milletlerarası garanti altına konmalıdır.”
Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de, Azerbaycan dahil Türk Cumhuriyetlerindeki gelişmeleri yakından takip edip iyi okuduğunuzda, edindiğiniz sahih bilgileri millî bir süzgeçten geçirdiğinizde; ortaya hangi prensip ve ilkelerin çıktığını görmemeniz için ama olmaya veya at gözlüğü takmaya gerek yok sanırım.
Hatıralara inşallah kaldığımız yerden devam edeceğiz.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Hacı Ali Bozdam’dan bir hatıra:
Dr. Mustafa Akın’ın, Konya il sağlık müdürü olduğu dönemde odasına bir adan gelir. Adam, maruzatını bildirmek için şu birimde görevli hemşireye sahip çıkın, der. Mustafa Bey de, o hemşireyi gayet iyi tanıyormuş ki, adamın arkasına doğru gider ve parmaklarıyla başlar adamın kafasını oynamaya.
Adam, ne yapıyorsunuz der.
Mustafa Bey de, kafanızda boynuz arıyorum der.”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.