Hatice Filiz Çelik

Hatice Filiz Çelik

DİNLEMEK

DİNLEMEK

“Şu Ney’in neler söylediğini can kulağı ile dinle, o ayrılıklardan şikâyet etmededir.” diye başlar Hz. Mevlânâ Mesnevi’sine…

Ve ilerleyen beyitlerinde de; “Söylediğim ve söyleyeceğim şeyleri kabul et. Kulak ver ki ben de senin kulağına altın küpe takacağım.” diyerek devam eder.

Dinlemek; öğrenmenin ilk yolu. Anne babanın, öğretmenin, bir mürşidin ilk ve en etkili öğretme yolu, ilk önce, anlatmadan yani sözden geçer. Ve muhakkak ki, bu yolun en önemli şartı da dinleyenin gönüllüğüne bağlıdır. Dinleyen arzulu olmalı ki yine Hz.Mevlânâ’nın deyişiyle bu arzu, gönülden incileri çıkarabilsin.

Ayrıca dinleyerek insanları tanımaya başlarız. Bu deneyimler bize hayatımızın her yönünde yardımcı olur.  Örneğin, iyi bir pazarlamacı müşterisini iyi dinleyen ve çözümleyebilendir, iyi bir öğretmen her öğrencisinin farklı farklı kişiliği olduğunu kabullenip onlarla en güzel şekilde iletişime geçebilendir. Tüm bu örneklerin birinci şartı iyi dinlemeden geçmektedir.

Dinlemek iki taraflı bir eylemdir. Dinleyen için öğrenme, yeni bakış açıları elde etme, yeni deneyimler kazanmadır. Dinlenen içinse, önemsenme ve kendini güvende hissetme yoludur. İnsan yaratılışı gereği anlaşılmak ister. Bir insanı anlamanın en iyi yolu da belki de dinlemekten geçer. Voltaire’nin  dediği gibi; “Kulak, yüreğe giden yoldur.”

Dinlemeyi başarmak güçtür. Karşımızdaki anlatırken sabırla, tam konsantrasyon içinde tüm dikkatimizi ona vermeyi başarabilmek, o anlatırken zihnimizden geçen, konuyla ilgisi olsun ya da olmasın, düşünceleri dizginleyebilmek…kısacası sabretmek en zor eylemlerdendir. Günümüzde, her şeyde olduğu gibi, sohbete ya da dinlemeye de çok vaktimiz yok. Çağın hızı dinleme kalitesini de düşürdü.

Veya vaktimiz olmadığı bir yana, başkasının dertleri ile de hemhâl olmak artık bizim için gereksiz bir eylem. Kendimizle çok meşgulüz, diğerkâmlığa artık modern çağda ihtiyaç duymuyoruz. Dost ve ilim sohbetleri unutuldu, yerlerini sadece anlık haz duygusuna bırakan sosyal medya eylemlerine bıraktı. Amaç artık dostla sohbet değil, o mecliste bulunmakla ne kadar beğeni alabilirize döndü.

Dinlemenin kalitesi de düştü demiştik. Peki nedir kaliteli bir dinleme eylemi?

İyi bir dinleme, karşılıklı olmaz. Yani anlatan bir derdini anlatırken, dinleyen karşısındakinin sözünü keserek kendi deneyimlerinden dem vurarak ne yapması gerektiği konusunda öğüt vermemelidir. Bu noktada iyi bir dinleyici yargılayıcı değil bir tanıktır adeta. İyi bir dinleyici birkaç dakika için kendisini başkasına adayandır. Gerçek dinlemeyi yapan kişi, karşısındaki anlatıcıyla aynı duyguları paylaşmak zorunda değildir. Aynı zamanda iyi bir dinleyici, karşısındakini onaylamak, onu teselli etmek veya yüreklendirmek zorunda da değildir.

İyi bir dinleyicinin yapması gereken tek şey tam bir konsantrasyon ile anlatanı dinlemektir. Zaten anlatan kişinin gerçekte tam olarak ihtiyaç duyduğu şey de budur. Ne bir öğüt ne de kendisine acınmasıdır. Kişi anlatırken zihninde karmakarışık görünen düşünceleri bir düzene sokar. Olayları daha net bir şekilde hatta başka açıdan da görmeye başlar artık. Yani dinleyici sadece pasif bir eylemi yerine getirmektedir. Karşısındakine çözüm sunmaz, çözümü onun bulması için vasıtadır sadece.

İyi bir dinleyici olmak kuşkusuz, koşulsuz her anlatılanı dinleme zorunluluğu getirmez. Örneğin; sürekli kendinden bahsedenler, sorunlarının çözümünü bulmak istemeyi değil de sürekli aynı sorunlar hakkında konuşmak isteyenler…Bu tür anlatıcılar gerçekten dinleyeni yorar ve hatta dinlenilmeye gerçekten ihtiyacı olanlara vakit ayırmasına engel olur. Bu noktada, kimi etkin bir şekilde dinlemek gerektiğini ayırt edebilmek önemlidir.

“İnsanların çoğu asla dinlemez.” demiştir Hemingway. Çünkü dinlemek gerçekten zor bir eylemdir. Ama biraz araştıracak olursak hayatta başarı kazanmış ve ruhsal yönden mutluluğu yakalayanların ise gerçek dinleyiciler olduğunu da görebiliriz.

Sağlığınız, huzurunuz ve gerçek dinleyenleriniz çok olsun.

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hatice Filiz Çelik Arşivi
SON YAZILAR