ENFLASYON NEDEN ÖNEMLİ?
Son dönem yapılmakta olan tüm kamuoyu araştırmaları göstermektedir ki halkın büyük çoğunluğu tarafından ekonomik sorunlar açık ara liderliğe yükselmiş durumda. Son 3 aydır yaşanan süreci dikkate alacak olursak bu algının oluşması haklı gerekçelere dayanıyor. Sıradan bir haber haline gelen “konkordato ilanları”, çevremizde işini kaybeden yakınlarımız, artan hayat pahalılığı ve durgunlaşan piyasalar gibi birçok etken var.
Hükümet birçok cephede bozulan algıyı düzeltme gayreti içerisinde öncelik olarak enflasyonla mücadele planını hayata geçirdi. Enflasyonun neden öncelik olduğunu anlamak zor değil. Çünkü yüksek enflasyon toplumun tamamını ilgilendirdiği gibi makro ekonomik hedeflerin planlamasını da imkânsız hale getiriyor. Artan fiyatların hepimizin cebinden bir şeyler alıp götürdüğünü yüksek enflasyonlu yılları yaşayanlar hatırlayacaktır.
TÜİK tarafından her ay açıklanmakta olan enflasyon rakamları için veriler 400’ün üzerinde kalemden toplanıyor. Ancak 32 kalem ürünün bu sepetteki ağırlığı % 50. Ağırlık sıralaması dikkate alındığında ilk 10 kalem kira, sigara, otomobil (dizel), otomobil (benzin), elektrik ücreti, su faturası, cep telefonu görüşme ücreti, ekmek, mazot ve benzin.
% 25’i geçmiş olan Tüketici enflasyonu ile % 40’ı geçmiş üretici enflasyonu arasındaki farka bakacak olsak “-Enflasyonun kısa vadede düşmesi hayal” derdik ancak son yapılan bir takım düzenlemeler ile yılsonuna kadar enflasyonu en azından % 20’li seviyelere çekmeye çalışıyoruz. Kalıcı olarak iyileşme ya da düşüş trendi için 2019 sonu hedefleniyor.
Önümüzde kasım ve aralık dönemleri var. Yılın kalan 2 ayında enflasyonun seyri nasıl olur diye baktığımızda alınan tedbirler geçici bile olsa Kasım verisine olumlu yansıyabilir. Hatta bazı ekonomi yazarlarına göre kasım ayında eksi enflasyon oranı çıkması ihtimal dahilinde. Özellikle otomobilde yapılan indirim TÜFE’deki ağırlığı dikkate alındığında önemli bir katkı yapacak. “-Bunu halkın büyük kısmı hissedecek mi?” diye soracak olursanız orası şüpheli.
Yukarıda bahsettiğim 400’den fazla kalemin arasında bazılarımızın hiçbir zaman sahip olmadığı ya da olamayacağı kalemler olduğu gibi on yılda bir değiştirdiğimiz kalemlerde var. Belki de sıkça işittiğimiz enflasyon daha yüksek lafının altında yatan sebep de bu. Düşük gelirli ailelerin açıklanan rakamlarla kendi harcama kalemlerinin aynı oranda olmadığı şikayeti kısaca sokağın enflasyonu ile İstatistik Kurumunun enflasyonunun örtüşmediği söylemi de buradan çıkıyor.
Sonuç sebep ilişkisi ne olursa ya da nasıl oluşursa oluşsun yüksek enflasyonun, toplumun geneli için bir tehdit olduğu doğrudur. Global tarafta ekonomi giderek belirsiz hale gelirken ve dış finansman maliyetleri bu kadar yükselirken bir de kontrolden çıkan enflasyon herhalde en son istediğimiz şey olacaktır. Yıllardır söylemden öte götüremediğimiz yapısal reformlar da dahil olmak üzere enflasyonu katı hale gelmeden kontrol altına almamız şarttır.
Yaşadığımız süreçte artık genel kabul görmüş olan ekonomik daralma sürecinden çıkmamız için faiz oranlarının makul seviyelere inmesi ne kadar önemli ise enflasyonun kontrol altına alınması da o kadar önemlidir. Dış finansman ile büyüdüğümüz ve 2019 yılında bu kanalların daha da daralacağını öngörürsek önümüzdeki yıl Türk ekonomisi sıfıra yakın bir büyüme gösterecektir. Ekonomik aktivitenin küçüldüğü ortamda kontrolden çıkan yüksek enflasyon inanın herkesin en son isteyeceği şey olur.
Çünkü katılaşmış yüksek enflasyon ile ekonomik küçülme bir arada görülüyorsa süreçten çıkış uzun sürmekte ve sonuçları ağır olmaktadır. Kur faiz enflasyon sarmalında bu ülke geçmişte çok sıkıntılı günler geçirmiştir. Dileğimiz ve temennimiz o günlerin bir daha yaşanmamasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.