Güvenlik zafiyeti var mı?
'Emek, Barış, Demokrasi' mitinginin toplanma yeri olan Ankara Tren Garı önünde 10 Ekim, Cumartesi, saat 10.04'te patlama meydana geldi.
Ankara Tren Garı kavşağında meydana gelen terör saldırısında 97 kişi öldü, 246 kişi de yaralanmıştı.
Sıhhiye Meydanı'nda bugün "Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi, Barış Emek Demokrasi" konulu toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenecekti. Mitingin toplanma yeri tren garı olarak belirlenmişti.
Daha patlama olur olmaz, bazı kesim olayın yaşanmasının hemen ardından, hükümeti suçlaması, hükümet yaptı, demesi daha sonrada hükümete , oradaki görev yapan polise, saldırmaları, söylenmeyecek ithamlarda bulunması, yaşanan acıyı bir kez daha yaraladı.
Demirtaş’ın güvenlik zafiyetinin olduğunu söylemesi, ölen sayısını fazla söylemesi, acılı insanların acısına tuz biber oldu.
Başbakan Sayın Davutoğlu, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli bey ile görüşme talebinde bulundu. Kılıçdaroğlu bu davete evet dedi ve ülke birlik beraberliği için bir araya gelmeleri halk içinde büyük bir takdir topladı. Kılıçdaroğlu da güvenlik zafiyetinden söz etti, İç işleri ve Adalet bakanının görevden alınmasını istedi.
Bende olayın yaşandığı bölgeden, Ulus’daki Konya-Akörenliler derneğindeki aylık toplantısına gitmek üzere yola çıkmıştım. Bölgeyi çok iyi biliyorum. Ulus-Gençlik parkı-eski Aşti-Tandoğan-Arena salonu ile çevrili çok stratejik bir bölge…
O bölgede en önemlisi tren garı var. Herkes yolculuk yapmak amacı ile bavul ve çantalarını alarak gardan yolculuklarını yaparlar. Böyle bir bölgede nasıl bir zafiyet aranır. İnsanların yolculuk yapma özgürlüğünü mü kısıtlayacaksınız ?
Peki şöyle düşünün bir yere yolculuk yapacaksınız, arabanıza bavullarınızı yüklüyorsunuz, polis geliyor tüm çantaları arama yapıyor. Ya da yolda yürüyen elinde çanta olan herkesten polis şüphe duyuyor, böyle bir şey akılcımı?
Bu bölge miting alanı değil ki. Miting alanında olmuş olsa bu soruyu sorma hakkınız var. Zaten miting alanı polis kordonuna alınmış, tüm aramalardan sonra alana girmeniz mümkün. Ankara’da miting ilk defa yapılmıyor ki…
Olay başka yöne çekilmeye çalışılıyor . Olayın hemen ardından, polislerin bazıları linç edilmeye çalışıldı. Burada yapılmak istenen, halk ile polisi-hükümeti karşı karışıya getirmekti.
Ama hükümet Sayın Davutoğlu, Sayın Kılıçdaroğlu ile görüştü, terör ile ilgili ortak düşüncede bir payda oluşturdular. Yine hükümet anında hastanelerde her türlü önlemi aldı, ameliyathaneler, sağlık personeli, kan merkezleri hepsi birden alarma geçirildi ve görevlerini en iyi şekilde yaptılar.
Kızılay Adli Tıp bahçesine çadır kurdu, yiyecek, battaniye dağıttı. Hastanede yakınları olan için yine hükümet ücretsiz otelde kalmalarını sağladı. Olay yerinde ölen ve yaralananlar için, terör tazminatı, yakınlarına maaş, iş alımlarda öncelik, faizsiz kredi gibi çok imkanlar tanıdı.
Başbakan Sayın Davutoğlu ve eşi Sayın Sare hanımefendi ile birlikte olayın yaşandığı yere uğrayıp saygı duruşunda bulundular, çiçek bıraktılar.
Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan , Finlandiya meslektaşı ve eşleri yine olayın yaşandığı yerde saygı duruşunda bulunup çiçek bıraktılar. Cumhurbaşkanı bu olayın peşini bırakmayacağını, Devlet Denetleme Kurulunu Anayasanın 108 maddesine göre görevlendirdiğini ifade ettiler.
Yine aynı şekilde Başbakanımız olayı en ince ayrıntılarına kadar araştırılması konusunda, savcı, emniyet, uzman kişileri görevlendirdiğini, bu işi 2 canlı bombacının sebep olduğunu, bunların maşaları ve maşaları kullananların kimler yada devletler olduğunu çözme konusunda çalıştıklarını söyledi.
Şimdi lütfen Cumhurbaşkanı, Başbakanı bu kadar hassas düşünürken, bu kadar hızlı bir olayı araştırırken, ölenlerin yakınlarına-yaralananlara her türlü devletin imkanını sunmuşken siz birileri nasıl oluyor da hala devleti-hükümeti suçlarsınız?
Keşke bu olayda göz yaşı döken Demirtaş, o gün ailesinin yanında şehit olan polisimiz için, 3 ayda şehit olan, askerimiz-polisimiz-koruyucumuz içinde gözyaşı dökseydi de samimiyetine inansaydık. DEĞİL Mİ?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.