Hassas Dengeler I
Bir an için düşünüyor insan ne olduğunu, kim olduğunu, nerde var olduğunu, tek bir hücreden başlayarak tüm bu kainatın kusursuz dengelerle oluştuğunu. Bilim de bu arayışlar ve merak sonucu gelişiyor, evren genişledikçe o da genişleniyor. Cevabını çok da düşünmediğimiz bir sorunun içinde buluyoruz kendimizi. Etrafımızda, kendi bedenimizde sonsuz sayıda sistemle karşılaşıyoruz. Gözlerimiz, kalbimiz, ellerimiz, dişlerimiz kısacası her yanımız bir mucize. Yerler ve gökler bir mucize.
Evrenimizi, içinde yer aldığımız Samanyolu Galaksisi'ni, Güneş Sistemimizi ve üzerinde yaşadığımız Dünya gezegenini kuşatan sayısız kanun, denge ve ölçü var.
Evrenimizi detaylı olarak incelediğimizde en temel kozmik kanunlardan, en kritik fiziksel değerlere, en küçük dengelerden en ince hesaplara kadar hepsinin ayrı ayrı son derece hassas ölçülere göre ayarlanmış olduklarını görüyoruz. İnsanların ve tüm canlıların yaşayabileceği şekilde tasarlanmış bir tasarım. Söz konusu ayarlamaların birinin dahi tesadüfen canlılık için gereken ideal değere sahip olması ihtimal dışı.
Renk renk çiçekler, envai çeşit bitkiler, meyveler, insana zevk veren muhteşem görüntüler ve sonsuz nimetler.
Tüm bu kainatı ayakta tutan kanunlar ve temel fiziksel sabitler şimdikinden birazcık farklı olsa canlı yaşamı mümkün olmazdı. Son yıllarda bu konu üzerinde yoğunlaşan evren bilimciler ve teorik fizikçiler evrenin insan yaşamının ortaya çıkmasına yönelik akıllara durgunluk veren bu özel ayara "İnce Ayar" (Fine Tuning) adını verdiler. Bilim adamlarının şaşkınlık ve hayranlık dolu ifadelerinden örnek verecek olursak:
— NASA'da astronomi uzmanı Prof. John O'Keefe: "Biz astronomik standartlar göz önüne alındığında, çok fazla özen gösterilmiş, kollanmış ve şefkat gösterilmiş bir grup yaratığız... Eğer evren şu anki en hassas kesinliğinde yapılmış olmasaydı hiçbir zaman var olamazdık. Benim görüşüme göre mevcut şartlar, evrenin insanın içinde yaşaması için yaratıldığını gösteriyor".
— İngiliz astrofizikçi Prof. Paul Davies: "Fizik kanunları çok üstün bir dehanın ürünü gibi görünüyor... Evrenin bir amacı olmalı".
Evet tüm bu hassas dengeler insan yaşamını destekler biçimde yaratılmıştır; evrenin genişleme hızı evrenin şu anki yapısının oluşabilmesi açısından son derece kritik bir değere sahiptir. Eğer genişleme hızı çok az daha yavaş olsaydı, bütün evren, daha güneş sistemleri tam anlamıyla düzenlenemeden tekrar içine çökmüş olacaktı. Eğer evren biraz daha hızlı genişliyor olsaydı, madde ne galaksileri ne de yıldızları bir daha asla oluşturamayacak biçimde boşlukta dağılıp gidecekti. Her iki durum da canlılığın ve bizlerin var olamaması anlamına geliyordu.
Avustralya'daki Adelaide Üniversitesi'nden ünlü matematiksel fizik profesörü Paul Davies, bu soruyu cevaplamak için uzun hesaplar yapmış ve şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştır: Davies'e göre, Big Bang'in ardından gerçekleşen genişleme hızı eğer milyar kere milyarda bir oranda (1/1018) bile farklı olsaydı, evren ortaya çıkamazdı. Milyar kere milyarda bir ifadesini rakamsal olarak şöyle yazabiliriz: "0,000000000000000001". Yani bu derece astronomik küçüklükte bir farklılık dahi evrenin var olamaması demekti.
Yerçekimi kuvveti ise sayısal olarak, tam da şu an içinde yaşadığımız evrenin oluşabilmesine olanak verecek bir sabit değere sahiptir.Eğer yerçekimi sabiti şimdikinden biraz daha fazla olsaydı, yıldızların oluşumu daha kısa sürede gerçekleşecek ve uzaydaki en küçük yıldızın dahi kütlesi bizim Güneşimiz'in en az 1.4 katı büyüklüğünde olacaktı.
Yıldızlar arasındaki mesafeler, yahut Dev boşluklar, rastgele ortaya çıkmamışlardır; amaçlı olarak yaratılmışlardır.
Sonsuz hikmet sahibi olan Allah, Kuran'da, göklerin ve yerin bir amaçla yaratıldığını pek çok ayetiyle haber vermiştir:
Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran. (Hicr Suresi, 85)
Bilimin gösterdiği kesin sonuçlar kainatta tesadüflere yer olmadığı açıklar.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.