İnsanın hayalindeki şehir neye benzer biliyor musunuz?

Hayalinizdeki ev ya da hayalinizdeki araba deseniz hemen tarif eder ama şehir deyince biraz duraklar ve düşünürsünüz.  Çünkü öyle bir şehri rüyada görürsün ama filmini bile göremezsin dedikleri gibidir.

Peki böyle bir şehir olamaz mı?  Bence olur da olamaz da…

Yerel seçimler öncesi Ankara’da Büyükşehir belediye başkan adaylarından biri benim de içinde bulunduğum STK üyelerine büyük bir otelde şehirdeki hayallerini anlatıyordu.

Konuşması bitince, başkanım, “Ben de şehir plancısıyım bu anlattıklarınızı merkezcil şehirde nasıl yapacaksınız? Yol genişliği 20 metre, kaldırım 1.5 metre, hem yürüyüş, hem engelli, hem yaya, hem bisiklet yolu, yolda hem raylı sistem hem de araç yolu bu teknik olarak mümkün mü?” dediğimde, sizinle dışarıda görüşelim lütfen dedi…

Lafın özü şu konuşurken “Mangalda kül bırakmamak” kolay; ama icraata gelince maalesef olmuyor. Yok öyle arkadaş ya bildiğin işi yapacaksın, ya da bilmediğin iş için konuşmayacaksın. Bu millet artık tok karnına lokma yemiyor.

O zaman hayalimizdeki şehre gelelim.  İşte size Konya ovası var mı bundan daha güzel bir arazi, var mı bundan daha güzel bir planlama? Planlar hali hazır haritalar üzerinden yapılır ama Konya’da lafın gelişi altlık harita olmadan da, koy cetveli çiz yolları, parselleri, olsun sana şehir planı.

Bu iş evet bu kadar basit ama bu işi yaparken, 50 -100 yıl sonrasını, öncelikle altyapısını, sonra da üst yapısını düşünerek çizeceksin.

Alt yapın ne? Kanalizasyon, yağmur suyu, elektrik, su, doğalgaz, PTT ve diğerleri hepsini bir baks tünelinin içine alacaksın yani yerin altında galeri tünel oluşturacaksın, muayene bacandan gireceksin içinde teknik elemanın gezebilsin.

Bu galeri tünelin altına 1,2,3 katlı metro yapacaksın, şehir planlanırken yapılan metro şu anki mevcut yapıların altına yapılandan, 3 kat-5 kat daha az maliyetli ve zaman açısından da az sürede yapılabilir yani her anlamda ekonomik.

Parselleri oluştururken emsalleri, hmax’ları dikkate alarak daire sayısı çarpı 5 kişi diyerek o şehirdeki nüfusu hesaplayacaksın.

O nüfusa göre alt yapı olacak, o nüfusa göre yol, raylı sistem, kaldırım, engelli yolu, koşu yolu, bisiklet yolu yapacaksın. Bakın o zaman şehre her gelen yönetici bir yerini bozabiliyor mu?

Evet bizde maalesef bir çok yerel yönetimler işi bilmedikleri için şehri bilinçsizce talan ediyorlar. Bunun ispatını istiyorsanız, 60-70 yıl önceki şehirlerin eski fotolarına bakın. Söylediklerimin hakkını siz de vereceksiniz. O tarihlerde yaşamış büyüklerimin bu yazıyı okurken “ahhh” diyerek kafa salladıklarını hissediyorum.

 3194 İmar Yasasının 18’inci maddesi gereğince DOP ile yeşil alan park, otopark, okul, hastane, ibadet yeri, karakol, resmi bina yerleri belirlenir.

Kitabına uygun şehir planlanırsa, ne su baskınları olur, ne dere yataklarına bina yapılır, ne rant olur, ne durup dururken emsal artırılıp birileri zengin edilir, ne ulaşım çilesi yaşanır, ne oksijen ihtiyacı için ormanlara gidilir, ne asfaltlar yılda birkaç kez bozulur, ne de en önemlisi bu milletten alınan vergiler boşa harcanmış olur.

Uğur abinin dediği gibi biz ne zaman adam oluruz? Bu dediğimiz zihniyette bir nesil gelince…