İSTİKLAL MARŞI; 99 YILDIR DİLİMİZDEN HİÇ DÜŞMEDİ, DÜŞMEYECEK!
İstiklale uzanan yollar çetin yollardı. İstiklal Mücadelesinin kalbinin attığı Ankara, Milli heyecanı en üst seviyede tutmak için, savaşın o hız kesmeyen günlerinde, İstiklal Marşı yazılması için bir yarışma açtı.
Ülkenin şairleri, yazarları, Türk Milletinin istiklale kavuşması için, Ankara’da, Milli mücadelenin bizzat içindeydiler.
Ateşten gömlek sırtlarındaydı.
“Ya istiklal, ya ölüm!” denilen günleri yaşıyordu Anadolu ve Ankara!
Yarışmaya tam 724 şiir gönderildi. Bu rakam o devrin şartlarında vatan evlatlarının, vatanlarına duyduğu aşkın ve hissiyatın nişanesiydi!
Merak edilen, Mehmet Akif’in bu konuda neden bir şiir yazıp göndermediğiydi!
Burdur Milletvekili olarak Mecliste olan Mehmet Akif’in marş için konan para mükafatından rahatsız olduğu öğrenildi.
Aynı zamanda iyi bir hatip olan o yılların Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Akif’in meclisteki sıra arkadaşı ve yakın dostu, Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’den yardım istedi.
Hasan Basri ( Çantay) Bey, bundan sonrasını şöyle anlatıyor;
Akif Beyin yanımda olduğu bir zaman, elime bir kağıt parçası alarak, onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.
- Ne yazıyorsun?
- Marş…İstiklal Marşı yazıyorum.
- Yahu sen ne adamsın? Seçilecek şiire para mükafatı verileceğini bilmiyor musun? İçinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?
- Yarışma kaldırıldı? Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir mükafat. Maarif Vekili bana söz verdi!
TACETTİN DERGAHI, İSTİKLAL MARŞININ EN YAKIN ŞAHİDİYDİ!
Maarif Vekili yani Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi ( Tanrıöver) Bey’den konuyu tasdik ettirerek gerekli cevabı alan Mehmet Akif, Tacettin Dergahına kapandı.
Ve dergahın duvarlarına yazmaya başladı satırlarını, dörtlüklerini…
Tacettin Dergahının duvarları, İstiklal Marşının her satırının şahidi oldu. O ruhun, o heyecanın, o aşkın duvarlara harf harf, hece hece, satır satır işlenmesine vesile oldu.
Yeni bir devletin, yeni bir Türk Devletinin doğuşunun, dirilişinin ateşleyicisi oldu İstiklal Marşı.
Akif, “Korkma, sönmez bu şafaklarda, yüzen al sancak…” diye başladı İstiklal Marşına, aşk ile yazdı.. yazdı.. yazdı!
Hamdullah Suphi Bey, daha önce gönderilen şiirler arasından bir eleme yaptı, seçilen altı şiirle birlikte, Mehmet Akif’in yazdığı şiiri, Ordu Komutanlarına gönderdi.
Bu şiirlerin askerlere okunması ve beğenilen şiirlerin sıralamasının yapılmasını istedi.
Cevap çok kısa bir süre sonra gelmişti.,
En çok beğenilen şiir, Mehmet Akif’e ait olan şiirdi.
1 Mart 1921 günü, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Meclis kürsüsünden bu şiiri okudu.
Hamdullah Suphi Bey, daha sonra hatıralarında o günü şöyle anlatmıştı: "Akif'in ölmez eserini Büyük Millet Meclisi'nde ben okudum. Meclis tarafından büyük tezahüratla karşılandı. Alkışlandı; defalarca alkışlandı. Meclis okunan şiiri ayakta dinlediği gibi Atatürk de ayağa kalkmış alkışlıyordu; herkes heyecan içinde idi"
Şiir sık sık alkışlarla kesildi.
Vekiller gözyaşlarıyla dinlemişlerdi bu şiiri,
Hamdullah Suphi Bey tam üç kere okudu.
Artık son seçim Meclise aitti.
Şiir üzerinde ki müzakereler ve oylama 12 Mart 1921 günü yapılacaktı.
Uzunca tartışmalardan sonra şiirin kabulü noktasında verilen altı önerge benimsendi ve Burdur Milletvekili Mehmet Akif Beyin yazmış olduğu şiir İstiklal Marşı olarak kabul edildi.
İSTİKLAL MARŞI’NIN BUGÜNKÜ BESTESİ OSMAN ZEKİ ÜNGÖR’E AİT!
Şiirin marş olarak bestelenmesi gerekiyordu. Şiir için yapılan ilk yarışmadan sonra da bestelenmesi için bir yarışma yapıldı ve buna 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor şartlar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı.
Bu nedenle Mehmet Akif’e ait olan güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlanmıştı;
Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in,
İzmir'de İsmail Zühtü Bey’in,
Ankara'da Osman Zeki Bey'in,
İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu.
Osman Zeki Bey, 1921 yılında Mehmet Akif’in şiirinin ulusal marş güftesi olarak seçilmesinden sonra 1922’de Maarif Bakanlığı tarafından düzenlenen beste yarışmasına davet edilen 24 besteciden birisiydi.
Nakledilen hatıralara göre, Osman Zeki Bey, İstiklâl Marşı’nı, İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşundan sonra bestelemişti .
Yarışma seçici kurulu tarafından Osman Zeki Bey'in eseri beşinci seçilirken; Ali Rıfat Bey’in alaturka usuldeki bestesi birinci seçildi.
Ancak 1930 yılında Maarif Bakanlığı'nın resmi kurumlara gönderdiği bir genelge ile uygulamada değişiklik yapıldı ve o güne kadar Ali Rıfat Bey'in bestesi ile seslendirilen güfte; Osman Zeki Bey’in batı tarzı bestesi ile seslendirilmeye başladı; devletin resmi marşı haline geldi.
Dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş,
Toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştı.
“HAKKIDIR HAKKA TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL!”
Bugün İstiklal Marşının kabulünün 99. yılı. İstiklal Marşının her satırına bir kitap yazabilirsiniz. İstiklal marşı okunurken, söylenirken, gözleriniz gözyaşlarınızı zapt edemez, o duygu sağanağını her defasında yaşarsınız, o coşkuyu, o heyecanı yaşamaya başladığınızda, tüylerinizin diken diken olduğu anları bir hatırlayın.
Marşın sözleri sizi can evinizden yakalar.
Rahmetli Akif, İstiklal Marşıyla, cepheden cepheye koşan yorgun savaşçıları ayağa kaldırmış, yeni bir dirilişe vesile olmuştu.
Türk milletinin azmini ve cesaretini,
İnancını, imanını, vatan sevgisini gözler önüne sermiş,
Milletin bu sevda ile coşmasının da önünü açmıştı.
“Korkma!” diye başlayan o muhteşem girişi, okuyan herkesi her defasında etkiliyor!
Onuncu kıtanın sonunda “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal!” diye bitirişinden ki ahenk ve vurgu, şiirde kullanılan sanatların zirvesidir.
Şiirin insan ruhuna bu denli işlemesi ise, şairin şairliğinin bir göstergesidir.
Bu şiirin sözleri ağır değil mi diyenlere ise şöyle dediği anlatılır; Allah bir daha bu ülkenin, bu milletin istiklâlini tehlikeye düşürmesin ve bir daha onu İstiklâl Marşı yazmaya mecbur etmesin!
*****
İstiklal Marşı, 99 yıldır dilimizden hiç düşmedi, düşmeyecek!
İstiklal marşının yazılmasına vesile olan aziz şehitlerimizi ve İstiklal Marşımızı yazan rahmetli Mehmet Akif'i saygıyla yad ediyor, Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin ve merhum Mehmet Akif’in mekanları cennet olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.