Sadık Büyüksakarya

Sadık Büyüksakarya

İyileşmenin el kitabı

İyileşmenin el kitabı

‘Eğer olmadığım kişi olmaya çabalamazsam, kendime, olduğum kişi olmak yönünde izin vermiş olurum.’

Kemal Sayar’ın ifadesi bu.

‘Beni Sessiz de Sevebilir Misin’ adlı kitabında öne koyuyor bu ifadeyi.

Kitabın özünü tek bir cümleye sığdırmış bence.

Hissi kadar hissesi olanlara selam olsun!

Özünü biraz daha kurcalayalım mı?

‘Sessizliğe tahammül edemediğimiz bir zamanda yaşıyoruz. Her şey hızlı, her şey gürültülü…

Acelecilikle saldırdığımız sessizliğin görkemi var halbuki.

Kelimelerin sessizlikte demlendiğini ve kök saldığını; herkesin konuştuğu ve kimsenin birbirini dinlemediği bir vasatta kelimelerin havada gezindiğini ve kaybolup gittiğini görelim.

Bir esenlik arayışına koyulalım.

Ruhun yorulduğu bir çağda, daha derin olanın izini süren, derinlikte şifa arayan bir bakışa uzanalım.’

Ne demek istiyor üstat?

Bu bir iyileşme kitabı diyor.

Satırların arasında gezinirken kendi ruhsal dertlerimizle karşılaşacak ve şifalı kelimelerin elimizden tutup bizi bambaşka bir sahile götürdüğünü hissedebileceğimizden bahsediyor.

Kuvvetli bir ihtimaldir ki; bu kitaba başlayan kişiyle bitiren kişi aynı olmayacak ve değişim sancısını ötelerden yayılan muammayla beraber hissedecek.

Tam olarak bunu söylemiyor mu?

Durarak koşmanın ve susarak konuşmanın resmini çiziyor bize.

Bizim de bu kıvamda yol almamız için kesitler sunuyor.

Örnek teşkil edecek bir tanesini paylaşmak isterim sizlerle:

‘İnsan ilişkiyle yaşar. Başka bir varlık kendi varoluşun teyit etsin, ona ayna olsun ister. Ses verir ve yankı ister.

Merhamet ahlâkın temelidir demiş Schopenhauer. Mutluluk veren mutluluk alır. Nezaket hayata neşe katar. Sizden önce kapıyı açmış olan kişi, nezaket ve gülümsemeyle o kapıyı sizin için tutarsa, sadece bu basit edimle bile sizi mutlu edecektir.

Çünkü bu dünyada herkes saygın bir varlık olarak yaşamak ister. Hepimiz varlığımızın doğrulanmasını ve onaylanmasını bekleriz.

Nezaket, varoluşumuzu teyit eden erdemlerden biridir. Bize nezaketle davranıldığında saygınlığımız tescillenmiş olur. ‘Sen saygıya değer bir insansın ve iyi davranılmayı hak ediyorsun.’ Kabalıksa bize kendimizi olduğumuzdan daha farklı bir biçimde gösterir. Bize kaba davranan insan ‘Senin yeryüzünde bulunuşunun bir anlamı yok, sana hürmet etmiyorum, dolayısıyla bu kabalığı hak ediyorsun.’ demeye getiri. Öz saygımız ve güven hissimiz zedelenir.

Dünya bizim birbirimize gösterdiğimiz ihtimamla biraz daha güzelleşir. Oysa günümüz ilişkilerinde hoyratlığın ve bencilliğin yaygınlaştığını görüyoruz. İnsanlar giderek birbirine karşı duyarsız hale geliyorlar.

Kimse kimsenin yaşadığından, yiyip içtiğinden, açlığından, tokluğundan haberdar gibi görünmüyor. Nezaket işte bütün bunların farkına vararak harekete geçmeyi bilmektir. Yani komşumuzun açlığın ya da ıstırabından haberdar olarak o açlığı/ıstırabı, onun onurunu incitmeden gidermenin yollarını araştırmaktır.

Nezaket, birbirimize komşu olmaktır, komşuluk ahlâkını diriltmek, insanın insana muhtaç olduğunu hepimizin birbirimize yeri geldiğinde himmet edebileceğini bilebilmektir.

Daha iyi bir dünyaya duyduğumuz özlem, önce ailemizden sonra çevremizdeki insanlarla ilişkilerimizden başlamalı. Nezaket ve merhametin bayrağını önce yakın çevremizdeki burçlara dikmeliyiz. Sonra bütün âleme, tabiata, hayvanata merhamet nazarıyla bakarak varlıkla ilişkimizde nezaketi kaim kılabiliriz.’

Çok nazenin ifadeler.

Üstüne biraz fazla eğilseniz ürküp doğallığından kopacak gibi.

Ama bizim bunu yapmamız lazım.

Ürkütüp doğallığından soyutlayalım demiyorum tabi ki.

Bu ifadeleri ilke edinip bulunduğumuz konumu ve koroyu değiştirelim diyorum.

Arkamıza aldıklarımızı önümüze koyalım ve cesaret edemediklerimizle yüzleşelim istiyorum.

Gözümüzün önünden ayıramadıklarımıza ise perde çekelim ve üstüne ince bir tevazu yorganı mayalayalım.

İmkânsız olarak addettiklerimizi imkân denizinde yüzdürelim.

Boğulacak mı yoksa can mı bulacak bırakın o zaman karar verelim.

İnanın bunu başarabiliriz.

Lakin önce bencillik edip ben diyebilmeliyiz!

Selâmetle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Büyüksakarya Arşivi
SON YAZILAR