Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

KIRMIZI ET İTHAL ETMEK ZORUNDA MIYIZ?

KIRMIZI ET İTHAL ETMEK ZORUNDA MIYIZ?

Tarım sektöründe en tartışmalı konu bugünlerde “kırmızı et” üzerinedir. 15 yıldır iktidar olan AK Parti hükumetleri muhalefet ve üreticiler tarafından tarım politikalarında hep tenkit edilmiştir. 45 yıldır tarımın içinden biri olarak birçok hükumetin tarım politikaları memnuniyet vermemiştir. Elbette eski Türkiye bugünle denk tutulamaz ama geçmiş hükumetlerde maalesef ağır tenkitlere maruz kalmıştır.

Geçmiş yıllara bakarsanız, 1950’li yıllara kadar açlık ve kıtlıklarla boğuşan insanımız 1950’den itibaren doymaya başladı. 70’li yıllardaki tüketim portföyünde ne vardı ki? 1980’den sonra dışarı açılan ette, sütte, peynirde, ekmekte; daha da nelerde dünyayı tanıyan bir ülkede tüketim çeşitlemelerinde artış, 20 sene önceki krizler, soyulan ancak 2000’li yılların başında uyanan bir Türkiye değil miyiz. Son 10 yılda cebe giren yüksek para üretim de ve de tüketimi artırmıştır. Bu yüzden eski de çok iyi değildi ancak “yenide de üretim artışlarına rağmen artık kendi kendimize yetmediğimiz doğrudur”.

TÜİK raporlarına göre 2003 yılında nüfusumuz 70 milyon, toplam kırmızı et üretimi 366 bin ton, kişi başına tüketim 5.0 kg… 2016 yılında nüfusumuz 80 milyona, toplam kırmızı et üretimimiz 1 milyon 173 bin tona, kişi başına tüketim ise 14.7 kiloya ulaşmıştır. Buna göre nüfusumuz 14 yılda 13 milyon artmış, toplam kırmızı et üretimi ve kişi başına tüketim 2003 yılına göre neredeyse 3 katı artmış iken sektör geriye gitmiş denebilir mi? Esas üzerinde durulması ve yorumlanması gereken konu da budur.

Buna göre kişi başına kırmızı et tüketiminin üç kat artması mucizedir, denebilir. Zira kişi başına kırmızı et tüketiminde dünya ortalaması uzun yıllardır 11 kg, AB’de 16 kg’dır. Buna göre dünya ortalamasının üstünde, AB ülkeleri ile neredeyse aynı tüketim değerlerine ulaşmamız mucize sayılmaz mı? Şunu da bilelim ki ABD ve AB ülkeleri kırmızı et ihtiyacını çoğunlukla domuz etinden karşılamaktadır.

Hayvancılığa verilen desteklerde de ciddi bir artış var. Destekler 2002’de 83 milyon TL iken, 2015’te 2.9 milyar TL’ye yükselmiş, 2003-2015 döneminde toplam destek 17.7 milyar TL olmuştur. Toplam destek içerisinde hayvancılığın payı 2002’de % 4.4 iken, 2015’te % 29.0'a çıkarılmıştır. Yine karma yemde KDV'nin kaldırılması, atıkların desteklenmesi, küpe uygulaması, ırklarının ıslahı, hayvancılıkta veri tabanının oluşturulması ve kredi desteği gibi uygulamalarda da artışlar olmuştur.

Bütün bunlar bitkisel ve hayvansal üretimde problemlerin çözüldüğünü ortaya koymuyor. Sağlıklı ve dengeli beslenme, hayvancılığa bağlı sanayinin gelişmesi, kırsal alanda kısa vadede ve en az yatırımla istihdam, aile ekonomisinin desteklenmesi, kalkınmada öncelikli yörelerin gelişmesi, rantabilitenin artırılması ve AB’ye girişte en kritik alt sektör olması nedeniyle tarım Türkiye’de oldukça önemli olsa da kişi başına tüketilen proteinin sadece % 29’u hayvansal ürünlerden sağlanmaktadır. Bu oranın düşük olmasının başlıca sebepleri; hayvansal ürün fiyatı, tüketim alışkanlıkları ve tüketici tercihleridir.

Türkiye’de öncelikli problemlerinden biri de düşük verimli yerli ırkların çok, kültür ve melez ırkların payının düşük olmasıdır. Verim düşüklüğünün diğer bir sebebi de sığır yetiştiriciliğinde eski usullerin devamı sonucu hayvanların mevcut genetik kapasitelerini ortaya koymaması, uygun çevre şartlarının sağlanamaması, beslenme ve barınak şartlarının yetersiz olmasıdır. Türkiye’de 2014 yılı itibariyle toplam büyükbaş hayvan sayısı 14.5 milyona ulaşmış, bunun % 41’ini kültür, % 42’sini melez, % 17’sini ise yerli ırklardır. Böylece ekonomik olarak güçsüz, tüm yörelerde birbirinin aynı, genelde küçük ölçekli işletmelerin mevcut piyasa şartlarında ayakta kalabilmeleri oldukça zor görülmektedir.

Küçükbaş hayvan varlığı ise yıllar itibariyle giderek azalmış, koyun varlığı 1991’de 40 milyon baş iken 2009’da en düşük seviye olan 20,7 milyona kadar düşmüş, son yıllarda tekrar yükselişe geçerek 2014 yılı itibariyle 29 milyona ulaşmıştır. Kırmızı et üretiminin % 89’u büyükbaş, % 11’i ise küçükbaşlardan sağlanmaktadır ki büyükbaşta nihai hedefe ulaşılmış, sıra küçükbaş varlığının artırılmasına gelmiştir. 

Kırmızı et ve canlı hayvan ithalatı yeni bir konu değildir. Et ithalatı talebe bağlı olarak yıllar itibariyle değişmiş, 2011’de 110 bin ton, 2012’de 26 bin ton, 2013’de 6 bin ton olmuş, 2017’de 70 bin tona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yine son 5 yılda toplam 1 milyon 216 bin 211 besi hayvanı ithal edilmiştir. Üzerinde durulması gereken, kırmızı et üretiminde son sınıra yaklaşılmış, ithalata alışmamız gerekir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR