Konya teknokent ve proje pazarları
Son 10 yıl öncesine kadar sanayiciler ve üniversiteler arasında ciddi bir kopukluk vardı. Hep üniversite-sanayi işbirliğinden bahsedilir, ancak bir araya gelmek için de bir türlü adımlar atılmazdı.
Ancak son yıllarda bu anlayış tamamen değişti. Görülüyor ki, ülkemiz üniversitesi, sanayicisi, esnafı, tüccarı, araştırmacısı, uzmanı ve devletiyle harıl harıl çalışıyor, bırakın ülkesel pazarı, “uluslararası küresel pazardan nasıl daha çok pay alırızın” çalışma gayret içine girmiş.
Konya Dedeman da 19-20 Kasım da Selçuk Teknokent Tanıtma Ofisi tarafından organize edilen “Patent Proje Pazarı” açılışı ve sergisi yapıldı. Ulusal çapta yenilikçi ve patent almış 145 proje (bunun 97 si Konya İline ait), müşteri bulmak üzere sergilendi, bu sergiye gezdim ve epeyce bilgi topladım. Gezerken de Ülkem, devletim, üniversitem, bilim adamım, mucidim; kısacası insanımız adına oldukça gururlandım.
Öncelikle Selçuk Teknokent’ ini ülkesel çapta 6. Sıraya oturtan Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bayram Sade ve yardımcısı sevgili Yeliz Erenler ile tüm ekibine teşekkür ediyorum. Bu ekip ulusal çapta başarılara imza atıyor ve ödüller alıyor. İnşallah yurt dışına da açılırlar, beklentimiz de bu. Ancak bunun için de Türkiye piyasasının yenilikçi, innovasyon ürünü projeleri satın alması ve araştırmacılara destek vermesi gerekir. Bir araştırmacı için yenilikçi patenti almak madden ve manen o kadar kolay değil ama araştırıcı ve mucitlere en büyük desteği yine Teknokent veriyor.
Tabii ki hükümetimiz de çeşitli bakanlık bütçeleri, DPT ve TUBİTAK gibi proje destek merkezleriyle araştırma ruhunu yaygınlaştırmak için her kesime desteğini artırarak veriyor. Ancak, kaç sanayici ve yatırımcının bu proje pazarını buluşturan sergiyi gezdi bilmiyorum.
Bir yemek için hafta sonu Antalya ya giderek 2 gecede 2 bin dolar harcayan iş adamına bu pazarı gezmediyse sitem ederim. Ayrıca sakın bir daha üniversite-sanayi işbirliğinden bahsetmeyin derim. Elbette burası silikon vadisi değil ama “bu işler böyle başlar”, diyebilirim. Gezmeyenlere de teknokentlerle yakın ilişkilere girmelerini ve patent pazarlarını gezmeyi tavsiye ederim.
*****
Bu arada beni gururlandıran bir olaydan bahsetmeden geçemeyeceğim. Anadolu gençlerinin önünü açtığın, onlarla uğraşma yerine hür düşünmeyi ve teşebbüs hürriyetin verdiğin, araştırmaya, doğruya yönlendirdiğin zaman neler olabileceğini, icatlarıyla ortaya koyan 4 genç mucidi anlatayım.
Makine mühendisliğinde okuyan bu gençler, hocalarının da desteğiyle son yılların en popüler konusu olan “protez bacak” imalatına soyunmuşlar. Protez bacak nedir diyene, hani bir adam (sonradan sevgilisini öldürdü diye mahkûm edilen) takma bacakla (bu bacağın değeri 7 bin dolar kadarmış ve bizim çocuklarımız daha kalitelisini 4-5 kat ucuza yapabilecekler) olimpiyat şampiyonu olmuştu ya. Yine İzmir de bu bacaktan bekleyen bir kardeşimize parası ödenmedi diye almadıkları bacağın aynısı.
1500 proje arasında birinci olan bu genç mucitler Mehmet Eraslan, Hüseyin Sancar, Tevfik Burak Konyalı ve Ozan Akdoğan ile danışmanları Prof. Dr. Ahmet Avcı ve Prof. Dr. Ali Ünüvar Hocalar ile en çok patent müracatı olan Prof Dr. Fatih Botsalı hocalarıma teşekkür ederim.
Efendiler işte Üniversite, işte icat, işte mucit, işte gençlik, işte gelecek, işte devlet, işte marifet. Nerede iltifat demek hakkımız değil mi? Hani derler ya “her marifet bir iltifatı hak eder”.
Haydi, mucitler, et icadını; yapsın sanayiciler icabını.
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.