Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

Kültürümüzde Ramazan gelenekleri

Kültürümüzde Ramazan gelenekleri

Eski zamanların ramazan geleneklerine sahip çıkmak, bizim en mühim görevimizdir. Zamanında bize öğretilenleri, yeni nesle aktarmak ve onları tüm bunlardan haberdar etmekle yükümlüyüz. Çünkü bu değerli âdetlerin devam etmesi, ancak bu şekilde olur. Unutmayalım ki geçmişimizi tanımazsak, geleceğimizi oluşturamayız. Kendi kültürümüze yabancılaşmamak için, bu gelenekler devam ettirilmelidir. Başlıca ramazan gelenekleri şöyle sıralanabilir:

1) Ramazan Hazırlıkları: Çok eski ramazan gelenekleri arasında evlerin temizlenmesi yer alırdı. Her evin ramazan boyunca ve bayram sürecinde temiz kalmasına özen gösterilirdi. Temizlik demek, bereket demekti. Yemeklere yönelik eşyalara ayrı bir özenle yaklaşılırdı. Ramazan ayı karşılanırken, mutfak alışverişi topluca yapılırdı. Maddî durumu iyi olan aileler bu alışverişi yoksul olanlar için de yapardı. Kültürümüzde ramazan gelenekleri arasında bayram temizliğinin de olması, "Temizlik imândandır" hadîs-i şerîfine dayanır.

2) İlk Kez Oruç Tutan Çocuklara Hediyeler: Ramazanın ilk günü ile birlikte başlayan oruçlarda en çok da ilk defa oruç tutanlar heyecanla kutlanırdı. Dinî olarak artık aklı başına ermiş olarak kabul edilen, yani ergenliğe ilk adımını atmış çocukların ilk oruçları büyük bir ilgiyle karşılanırdı. İlk oruç tutacak olan çocuklara özel hediyeler alınır ve iftarda paylaşılırdı. Bu hediyeler, ramazanın önemini anlatmak için oldukça etkili bir yöntemdi

3) Kahke veya Pişi Dağıtmak: Günümüzde, özellikle kahvaltılarda ve ara öğünlerde sıkça yapılıp tüketilen pişilerin ramazan ayında yeri bir ayrıydı. Evlerin hanımları, pişileri tepsi tepsi hazırlayarak eşe, dosta, komşulara dağıtırdı. Böylece insanlar arası ilişkiler kuvvetlenirken, ramazanın bereketi de yayılırdı.

4) Diş Kirası: Osmanlı Dönemi'ne dayanan bir gelenek ise, diş kirasıydı. Maddî geliri yüksek olup "zengin" olarak adlandırılan kişiler, evlerinde ziyafet verirdi. Çeşit çeşit yemeklerin bulunduğu sofralarını, halka açarlardı. Hatta misafirler evi terk etmeden evvel, bir kesenin içerisinde hediyeler ya da altın paralar takdîm edilirdi.

5) Güllaç İkrâmı: Kültürümüzde geçmişten günümüze ramazan gelenekleri denince damaklarda ferah bir gül kokusu canlanır. Güllaç, ramazan ayı ile özdeşleşen bir tatlıydı. 3 ihlâs, 1 fâtiha okunmadan ateşe verilmeyen güllaçlar, sofraların epey kıymetli lezzetlerindendi.

6) Hırka-i Saadet Merasimi: Ramazan ayının 12. günü Osmanlı'da Hırka-i Saadet Merasimi günü idi. Bu gün, Osmanlı Sarayı'nda özel bir kutlama ile anılırdı.

Bu arada Bayram günü erken kalkmak, gusül abdesti almak, ibadet yapılan yerler ve ibadet için gidip gelinen yollar, kıyamet günü şehadet edeceği için, dönüşte başka yoldan gelmek, akraba ve din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek, erkeklerin kabirleri ziyaret etmeleri ve Sadaka-i fıtrı bayram namazından önce vermek sünnettir.

Diğer taraftan zekat vermek ise, Kur'ân-ı kerîm'in otuziki yerinde, namazla birlikte emredilmektedir. Ey mağrûr zengin! Dünyanın çabuk gelip geçici malı, parası, seni aldatmasın! Bunlar, senden önce, başkalarının idi. Senden sonra da, başkasının olacak. Cehennemin şiddetli azabını düşün! Zekatını ayırıp vermediğin o mal, uşrunu vermediğin o buğday, hakîkatte zehirdir. Malın hakîkî sâhibi, Allahü teâlâ'dır. O halde zekatını ver ve kurtul.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi
SON YAZILAR