“Kürtlerle ilgili bilgiler iki cilt kitap etmez”
TARİHE YOLCULUK (205)
Kürtlerin dağlık bölgelerde yaşayan bir topluk olduğunu belirten tarihçi Bekir Biçer, “Bütün Kürtlerle ilgili bilgileri toplasanız iki cilt kitap etmez” dedi.
“Avrupa’da 17’inci yüzyılda başlayan seküler anlayış dini toplum hayatından tasfiye etti, Fransız İhtilâliyle birlikte milliyetçilik, dinin yerine ikâme edildi. Tarih o dönemde bilim oldu. Ve her toplum kendi tarihini yazmak için milliyetçiliğe sarıldı” diyerek konuşmasına başlayan ve kendisini Kürt tarihi üzerine yaptığı araştırma ve kitaplarından tanıdığım Doç. Dr. Bekir Biçer, Konya Birlik Vakfı’nda “Türk-Kürt İlişkisi”ni anlattı.
Kürtlerle ilgili kaynakların yüzde doksan dokuzunun Arapça ve Farsça olduğunu ve Türkiye’de Kürt tarihi üzerine doğru dürüst araştırma yapan uzmanların da az olduğunu, bilenlerin de Hollandalı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Bekir Biçer, “Türkiye’de Kürt tarihini bilen bir uzman yok” dedi. Türkiye’nin en büyük probleminin de “Kürt sorunu” olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürtler üzerine çalışma yapmak üzere Devletin doçent unvanı verdiği ilk kişinin, Kürtler üzerine doğru dürüst araştırma yapan tek tarihçinin de kendisi olduğunu ifade eden Bekir Biçer, “Benden önce İsmail Beşikçi, 1960’larda Alikan aşireti üzerine sosyolojik bir araştırma yaptı. Üniversiteden atıldı, yirmi yıl hapis yattı ve şimdi PKK’nın danışmanlığını yapıyor. Süreci bozan adamlardan birisi.” dedi.
Tarihçi İlber Ortaylı’nın 1960’larda Milli Birlik Komitesi’ne “Kürtlerle ilgili ilgili araştırma yapmamız lâzım. Kürt araştırmalarını teşvik etmemiz lâzım” diye söylediğini fakat hiç kimsenin bunu ciddiye almadığını belirten Bekir hoca, Kürtler üzerine konuşanların yüzde doksanının da yalan söylediği söyledi. Kürtlerin kendi tarihleri üzerine yaptığı hiçbir araştırma olmadığını da belirten Bekir Bey, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bana göre bu T.C. için utanç verici bir durum. Ziya Gökalp’in Kürtler üzerine sosyolojik incelemesi olan bir kitapçığı var. Kürtler üzerine Türkiye’de yapılan ilk ve tek çalışma Ziya Gökalp’in. “Kürt sorunu var mıdır?” diye merak edenler için 1935’de İsmet Paşa’nın “Kürt Raporu” diye bir raporu var. Oraya bakılabilir. Şu durumda Avrupa ülkelerinin yedisinde Kürtoloji Enstitüleri var. Binlerce insan ders yapıyor, yüzlerce insan eğitim görüyor ve eğitim görüp görüp dağa gidiyorlar.”
Osmanlı döneminde Kürtler üzerine başlayan araştırmanın devam etmesi durumunda, günümüzde bu sorunları konuşuyor olmayacağımızı ve bunda çok geç kaldığımızı söyleyen Bekir Bey, T.C.’ye danışman olanların da Arapça ve Farsçalarının olmadığını, devleti yanılttıklarını ve “Barış Süreci” deyip PKK’nın kontrolüne verdiklerini kaydetti.
İslam toplumlarının tarihini “İslâm öncesi, İslam dönemi ve çağdaş tarih” diye üçe ayırmanın bir gelenek olduğu ve Kürtlerin, İslam öncesi tarihlerine dair ciddi hiçbir bilginin olmadığını belirten Bekir Bey, Kürtlerin dağlık bölgelerde yaşadıklarını, 2.400 yıldır bu coğrafyada Kürt halkı diye bir halkın yaşadığını ama bu halkın nasıl oluştuğuna, nereden geldiğine, özelliklerinin neler olduğuna dair cevap verecek durumda olmadıklarını söyledi.
“Bütün Kürtlerle ilgili bilgileri toplasanız iki cilt kitap etmez” sözü de tarihçi Bekir Biçer’e ait. Bekir Bey, tarihsel bilgileri ihtiva eden Kürtlerle ilgili bir kitap yazdığını ve ikincisinde kaynaklarını dile getirdiğini sözlerine ekleyerek “Kürtlerle ilgili çok az bilgi var. Kürt denilen bu halk dağlık bir bölgede yaşıyor. Kürtçü arkadaşlar aksini iddia ediyor ama bu toplumun kendi tarihini, kendi kültürünü, kendi coğrafyasıyla ilgili yazılı birikimi ve kültür kaynağı yok” dedi.
KÜRTLER, TÜRKLERDEN ÖNCE MÜSLÜMAN OLDU
Kürtlerin, müslüman olduktan sonra çok sınırlı olarak yazılı birikimlerinin olduğunu kaydeden Biçer Bey, bir toplumun tarihini aydınlatmak için “bir toplumun etnik bir özelliği var mı, yazılı bir birikimi var mı, yaşadıkları sabit bir coğrafyası var mı?” şeklinde üç soruya cevap verilmesi gerektiği üzerinde durarak İslam’dan önce; Anadolu’da ve Suriye’de Kürtlerin olmadığını da söyledi. Kürtlerin Suriye ve Anadolu’ya Selçuklular döneminde geldiklerini ifade ederek Türkler gibi İslam alfabesini kullandıklarını, bazılarının ileri sürdüğü gibi Kürt Alfabesi diye bir alfabenin olmadığını söyleyen Bekir Bey, Kürtlerin melez bir toplum olduğunu ve “Kürdistan” diye bir coğrafya olduğunu o kelimeyi de ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde kullandığını ifade ederek “Selçuklular döneminde Sultan Sencer, İran’ın batısında 16 eyaleti birleştiriyor ve eyaletin adı da Kürdistan.” dedi. Divânü Lügati’t-Türk’ün girişinde bulunan dünya haritasında İran’ın batısına “Arz'ül Ekrad” yâni “Kürt yurdu” denildiğini hatırlatan Bekir Bey, bu coğrafyaya tarihin hiçbir döneminde Kürtlerin egemen olmadığını, Osmanlı tarih kitaplarında Osmanlı coğrafyasının üç kısımdan oluştuğunu Asya-i Osmanî coğrafyasının da “Anadolu Şahane” ve “Kürdistan” olarak iki coğrafya olarak gösterildiğini kaydetti. 1928’e kadar TSK raporlarında “Kürdistan” isminin kullanıldığını da haber veren Biçer, Birinci Meclis’te yer alan bazı milletvekillerinin de “Kürdistan Mebusu” olarak o Meclis’te yer aldıklarını fakat, Kürtlerin egemen olduğu siyasi bir coğrafyanın hiçbir zaman olmadığını da söyledi. Bu coğrafyanın 19. yüzyıldan itibaren Batılı oryantalistler ve seyyahlar tarafından yüklenen anlamlarla siyasal bir coğrafya olmaya başladığına işaret ederek Kürtlerin, ilk defa 1898’de “Kürdistan” adıyla gazete çıkardıklarını söyledi. Tanzimat döneminde Kürdistan eyaleti kuruluyor…
Kürtlerin varlığını İslâm’a borçlu olduklarını, altın çağlarının Selçuklular dönemi olduğunu, Kürtlerin en fazla Sultan Abdülhamid Han’ı sevdiklerini, Kürtçülüğü Abdullah Cevdet’in tetiklediğini söyleyen tarihçi Bekir Bey, Kürtlerin hiçbir devlete bağlı kalmadıklarını, aşiretler halinde yaşayarak kendilerine para, silah yardımında bulunan ülke ve devletlerin yanında yer aldıklarını, Kürt Milliyetçiliğinin de 1970’lerde ortaya çıktığını sözlerine ekledi.
KÜRT SORUNU MUTLAKA ÇÖZÜLMELİ
Kürt sorununun çözümünde ülkeyi yönetenler yabancı devletlerin aklıyla kuyuya inilemeyeceğini geç de olsa fark etti. Resmi ideolojinin argümanları nasıl ve ne zaman kırılır bilinmez ama PKK’yı çok iyi yöneten ve yönlendiren bir “Üst Akıl” var. Türk-Kürt ilişkisinde Türk halkı ile Kürt halkı arasında bir çatışmanın yaşanmaması Allah’ın bir lütfu olsa gerek. Kürt sorununun çözümünün İslâm tutkalı ile çözüleceği kanaatindeyim. Siyasi anlamda Halifelik müessesesi bu coğrafyada yaşayan halkları birlik ve beraberlik içerisinde tutuyordu.
Bu sözler de APO’ya ait(miş): “Kürdistan’ı ve Kürtleri İslam ve Türkler yok etti.”
YARIN: Selçukluları düşünüyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.