Kutlu Doğum kutlamalarına nasıl bakmalıyız?
Hafta sonu pazar akşamında belediyelerin desteğiyle İl Müftülüğü tarafından düzenlenen “O’nunla bir aradayız” programına Ali Akpınar ve Mehmet Görmez hocaları dinlemek için gitmiştim. Her iki hocamız da sade ve anlaşılır bir dille, hafızalarda iz bırakan, gönüllere dokunan birer konuşma yaptılar. Gereksiz karartma yapılmasını ve salona yakışmayan ses kalitesini bir kenara bırakırsak mesajın yerine ulaştığı bir program oldu. Emeği geçen herkesi tebrik edelim.
Dünyada sadece Türkler ve Kürtler tarafından başlatılan “peygamberi anma” geleneği, bugün de bu iki toplum tarafından coşkulu bir şekilde kutlanıyor. Mevlid Kandili adıyla kutlama geleneğini başlatan enişte-kayınbirader Kürt Selahaddin Eyyûbi ile Türk Muzafferüddin Gökbörü, halkın da katıldığı fener alaylarında açları doyurmuş, çıplakları giydirmiş, en güzel toplumsal dayanışma örneklerini ortaya koymuşlar.
26 yıl önce Diyanet’ten sorumlu milliyetçi Bakan Ayvaz Gökdemir ve S. Hayri Bolay Hoca’nın projelendirdiği Kutlu Doğum Haftası, daha sonra mevsim şartları göz önüne alınarak 20 Nisan Haftası’na sabitlenir. Bugün yediden yetmişe herkesin duygulu ve istekli bir şekilde katıldığı, anlamlı güzel bir hafta olan Kutlu Doğum, artık Anadolu kültürünün bir parçası haline gelir.
Daha dün 27 Nisan e-muhtırasında Türkiye’nin değişik illerindeki kutlu doğum kutlamaları, “irtica” olarak sıralanırken bugün devlet-millet el ele peygamberi anmak ve anlamak çabasına giriyorsa bundan kimse rahatsız olmamalı. Birçok kutlu doğum programı, Kur’an’ın “üsvetün hasenetün” (güzel örnek) mesajına uygun bir anlama faaliyetidir ve Allah’ın rızasını, peygamberin sevgisini kazanmaya yönelik bir gayrete mütealliktir.
Ayrıca toplumsal dengenin korunması ve huzurun sağlanması için herkesin üzerinde ittifak edeceği programların desteklenmesi, birçok sorunu da ortadan kaldıracaktır.
Kur’an’ı Kerim “Bazı günler vardır onlar Allah’ın günleridir” buyurur. Cuma günü Allah’ın günüdür, Kurban Bayramı Allah’ın günüdür… Kutlu Peygamberin doğumu, Allah'ın günlerinden en önemlisidir. Çünkü yer ile gök arasındaki irtibatın sağlandığı ve son mesajın O’nun veladetiyle şekillendiği gündür. Doğum günü münasebetiyle yapılan toplantılarda O’nu anlatıyor, O’nu anlamaya çalışıyorsak, İslami ritüelleri ihya etmenin kalbin takvası olduğu unutulmamalıdır.
İslam gibi mükemmel bir ilahi nimeti insanlığa takdim eden Nebiler Nebisi’nin doğumunun kutlanması itirazlarına “bid’at” penceresinden bakan çevreler de toplumsal mozaiğin bir parçasıdır. Ancak bizi hidayete yönlendiren, “Olmasaydı, olmazdık” diyeceğimiz bir insan için bir gün ya da bir hafta boyunca düzenlenen anlama toplantılarına, esastan “bid’at”, “festival” şeklinde getirilen itirazların, anlamaya yönelik faaliyetleri de yok saydığı kanaatindeyim. Mesajın eksik aktarılmasına getirilen eleştiriler haklı olabilir. Meselâ; merhameti, sevgisi ve hoşgörüsü öne çıkarılıp, kâfirlerle mücadelesinin, öfkesinin cihadının konuşulmaması, O’nun hayatının eksik aktarılmasına yol açar. “Küfür milletini rahatsız etmeyen Hz. Peygamber” tasavvurunun doğru bir tasavvur olmadığını bizzat kendisi, “Ben Rahmet peygamberiyim, ama aynı zamanda ben savaş peygamberiyim” (Buhari,Cihad) buyruğu ile anlatır.
Sadece bir güne, bir haftaya sıkıştırılmış ve Anneler Günü formuna dönüştürülmüş kutlamalara getirilen itirazlara diyeceğimiz yoktur. Sair zamanda 50 kuruşa satılan güllerin, Sevgililer Günü ve Kutlu Doğum zamanı, “Gül Borsası”nda 5 liradan alıcı bulması, tüketim alışkanlığı, haftanın bereketini zail ediyor. Hafta münasebetiyle yapılan “çalgı çengi” işi de dahil, harcama kültürünün yeniden konuşulması gerekiyor. Kutlu Doğum’un nasıl kutlanacağı artık genel geçer bir forma kavuşmalıdır.
Son yıllarda özellikle başta Diyanet olmak üzere STK’lar tarafından daha zengin bir muhteva ile kutlanan programların okutucu, eğitici ve öğretici taraflarının öne çıkmaya başlaması sevindiricidir. Ancak bid’at ve hurafelerden arınmış bir gayretin toplumda karşılık bulması için Diyanet’in kontrol mekanizmasını da çalıştırarak alanda daha çok görünmesi gerekiyor. Her sene, çok daha canlı, çok daha etkileyici, toplumun kılcal damarlarına daha fazla nüfuz eden kutlu doğum kutlamaları yapılacaksa, Peygamberin gerçek mesajını gölgeleyen faaliyetlere de izin verilmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.