Malezya’da bir Gayrimüslimden: Selam Aleykum
Bilimsel bir toplantı için Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a gitmiştim. Malezya Uzak Doğuda % 60 ı Müslüman olan bir ülke. Gayri Müslümler İslam’ın toleransı ile beraberce huzur içinde yaşıyorlar.
Hatırlanırsa 2000 li yılların başında laikçiler AK parti Türkiye’ye şeriatı getirecek te, nasıl bir modelle getirecek, bunu tartışıyordu. Bu tartışma uzun yıllar İran ve Suudi Arabistan üzerinde oldu, sonunda Malezya modeli ile eksen bulmuştu. Yani laikçiler kendi kendine gelin-güveyi oluyordu. Hani ne oldu, nerede şeriat, neden tartışılmıyor; getirilmediyse neden özür dilemiyorsunuz.
Havaalanından şehre vatandaşlarımıza ait bir tur otobüs ile onların kalacağı otele geliyor, oradan da kalacağım otele gitmek üzere bir taksiye biniyorum. Havaalanından şehir 1 saat sürüyor, şehre gece geldiğimiz için halkın özel hayat ile ilgili pek de malumat sahibi olamadım. Yani Müslüman gayri Müslüm ayrımı yapamıyorum. Taksiye İngilizce selamla biniyor, selamımı alanın bir bayan olduğunu sonradan fark ediyorum. Yazımın konusu ile alakalı olay bu arada oluyor. Bayan nereye gideceğimi sormadan nereli olduğumu soruyor ve tereddütsüz Türkiye dediğimde “Selam Aleykum” diyor.
Bu durum karşısında bir taraftan şaşırıyor, bir taraftan da utanıyorum. Bayan devamında “eğer Türk isen Müslümansın ve o sebeple de “sizi sizin selamınızla selamlamak istedim” demesin mi? Daha çok şaşırıyorum. Sizi, sizin selamınızla. Bunu bir Çin asıllı Malezyalı ve de Budist bir bayan söylüyor.
Bayanın Çin asıllı ve Budist olduğunu kendisinden öğreniyorum. Neden beni böyle selamladın sorusunun karşılığını da “biz burada Müslümanlarla birlikte yaşıyoruz, ayrıca da bunun anlamını seviyorum” diyor. İkinci şok da bir bu ifadenin anlamını sevdiğini öğrenmemle oluyor.
Danimarka’da kaldığım sürede bölüm başkanım PS Deen, her sabah birilerinin nefretine mazhar olan Selam ile beni selamlardı. Güney Afrika, Johannesburg da tarlada çalışan ziraat mühendisi Türkiye hakkında açıklamalardan sonra Selam Aleykum’ un manasını sordu, aldığı cevaba memnun olmuştu.
Ya Ülkemde neler oluyor. Bir zamanlar medyada büyük puntolarla anılan, ancak son günlerde İslam’a kin ve nefret kokan çıkışlarıyla çamura saplanan bir adam Selam Aleykum ü kullanmıyormuş. Selam için ne der, ne kullanır mühim değil. Ancak yaşadığı toplumun değerlerini aşağılayan, daha da öte, unutulmuşluğunu saldırgan çıkışlarıyla hatırlanmaya, hakaretleriyle bazılarına mesaj vermeye çalışan; bu adam Yahudi’nin Şalom’ u, İngiliz’in Good morning’i, Fransız’ın Bonjour’ una laf etsin de görelim.
Bu Palyaço yine Karabük Üniversitesinde çalışan yabancı misafir bilim insanları için “meymenetsiz” demiş. Boğaziçi eğitimli bu adam bilmez mi ki ABD, Kanada, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde böyle yabancı kökenli insanlar çalışır ve bilim yapar bilmez mi?
Ülkemin birinci derecede sorunu kendi insanını aşağılayan, dışlayan, ötekileştiren; kendine inanan cahilleri provoke ederek huzursuzluğa sebep olan, kendine karşı çıkanları huzur bozmakla suçlayan bu tür mahlûklardır. Bunlar gücünü kibir ve yüksek egosu yanında, kendi gibi düşünen ancak; bazı insan haklarını savunan, kendini ilerici, çağdaşçı, laikçi-Kemalist gören mahlûkattan alır.
Bir yolculukta yanında oturan modern giyimli birine selam verdiğimde yüzünü dönmüştü. Efendi ortak paydamız “insan” ise siz selam verin, ben alayım deyip, bildiğim yabancı dilde ne kadar selam var ise verdiğimde de “özür” dilemişti.
Güçlü insan kendi imanına ve değerlerine inanır, savunur; fitneye fırsat vermez.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.