Maskeyi atanlar ve maskesi düşenler
Pandemi sürecinin bıraktığı derin izleri, bu süreçte kaybettiğimiz değerleri, yakınlarımızı, eşimizi, dostumuzu her ne kadar unutamayacak olsak da tek tek silmeye; pandemiyi hayatımızdan bertaraf etmeye başladık…
Önceki akşam Sağlık Bakanı Fahrettin Koca beklenen açıklamayı yaptı.
Kısaca konu başlıklarını paylaşıverecek olursak, açık alanlarda maske takma zorunluluğunun bittiğini, kapalı ortamlarda ise ortamın müsaitlik durumu göz önünde bulundurularak maske kullanmanın artık zorunlu olmadığını söyledi.
Hemen hepimizin cep telefonunda yer alan ve en çok kullandığımız programlar içerisinde yer alan HES uygulamasını da artık telefonlarımızdan kaldırabiliriz.
Zira resmi kurumlara, AVM’lere ve benzeri birçok yere girerken zorunlu olan HES kodu uygulaması Bakan Koca’nın açıklamalarından sonra pek de ihtiyaç duymayacağımız bir uygulamaya dönüştü.
Bugünümüze şükürler olsun… İnşallah, yarınımız bugünümüzden daha ferah, daha mutlu, daha sağlıklı ve daha güzel olacak. Buna gönülden inanıyorum…
GIDA SAHTEKARLARININ DA MASKESİ DÜŞTÜ
Bir taraftan bilinçli bir şekilde maskelerimizi çıkarırken, diğer yandan da devlet, birilerinin maskelerini düşürüp gerçek kimliklerini ortaya çıkarıyor.
Tarım Bakanlığı tarafından yürütülen denetim çalışmaları çerçevesinde Türkiye genelinde rakamı yüzlerle ifade edilen gıda üreticisi firmalara gıdada yaptıkları hilelere binaen bir uyarı niteliğinde cezai müeyyideler uygulandı.
Bu artık bir rutin haline döndü. Kesilen cezayı umursamaz hale geldi bazı üretici firmalar. Senede bir vergi öder gibi kesilen cezayı ödeyip kaldıkları yerden işlerini yürütmeye devam ediyorlar. Halkın sağlığını hiçe sayan ve özellikle içinde bulunduğumuz dönem itibariyle daha çok kıymet arz eden güvenilir gıda tedariki hususunu gözardı eden bu tür işletmelerin tekrar tekrar aynı yaklaşımı sergilemelerini önlemek için, gerekirse ruhsatlarını iptal etmeye kadar gidecek daha ağır yaptırımlar uygulanması, kanaatimce faydalı olacaktır.
BATI, KALBİNDEKİ MASKEYİ ÇIKARMALI
Tabi maskelerimizi attık atmasına da yüzündeki maskeyi çıkarsa da içindeki maskeyi çıkarmayanlar, çıkaramayanlar halen mevcut… Onlar bu maskeyi ne zaman, nasıl çıkaracaklar, bilemiyoruz…
Allah, insanı eşref-i mahluk olarak yaratmış. Böylesi bir değer vermiş kullarına…
Hiçbir kulunu bir diğerinden ayırmamış, üstün tutmamış. Üstünlüğün ancak ve ancak takvada olduğunu yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz’in hadislerinin rehberliğinde kullarına bildirmiş…
Keşke buradaki ince nüansı doğru anlayıp hayatımızı buna göre şekillendirsek…
Dünyanın koronavirüs illetiyle boğuştuğu sürecin öncesinde olduğu gibi, sırasında ve sonuna yaklaştığımız bu dönemde de insanlığın en büyük ihtiyacı olan barışı ne hikmetse bir türlü sağlayamadık, sağlayamıyoruz.
İnsana, insan olduğu için değer vermek gerekirken ötekileştirmeyi, düşman oluşturmayı ve oluşturduğumuz bu düşmanlarla savaşmayı ne zaman bırakırız bilemiyorum…
İslam coğrafyasına bir bakın hele…
Mesela Kudüs’e…
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı içinde barındıran kutsal topraklara…
Oradaki Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı zulme ve bu zulmü uygulayanların kararmış olan kalbine…
Yüzlerindeki maskeyi bir kenara atın da içlerinde, kalplerindeki maskeye bir bakın hele…
Diğer yandan yakın zamanda patlak veren Rusya Ukrayna krizi ile kuzeyimizde baş gösteren savaş ve bu savaşta insanların canlarını kurtarma çabasına bir bakın…
En önemlisi de Batı’nın yaklaşımını görün. Hani o çok gelişmiş ‘medeniyet timsali’ Avrupa ülkeleri var ya, nasıl da insanı ötekileştirip ‘Sen gel, sen gelme’ diyebiliyor.
Yıllarca İslam coğrafyasının her bir metrekaresinde devam eden zulüm karşısında suskunları oynayan batı, konu ‘Aaa bunlar bize benziyorlar. Sarı saçlılar, renkli gözlüler’ dedikleri Ukraynalılar söz konusu olunca nasıl kol kanat germe çabası içerisinde oluveriyorlar.
Önceki gün Kudüs’te 6 aylık bir bebek ile engelli bir gencin de aralarında bulunduğu gruba sudan bahaneler üreterek ateşli silahlarını gözlerini kırpmadan doğrultan İsrail askerlerinin zulümlerine ve terör eylemlerine şahitlik ettik.
Aynı gün yukarıda bahsettiğim üzere Rusya Ukrayna krizinde daha düne kadar üç maymunu oynayan batılıların Ukrayna konusunda ne kadar titiz ve hassas davrandıklarını, insanları kurtarabilmek için nasıl çaba harcadıklarını da gördük.
Yapmasınlar demiyoruz, ama adil olsunlar. İnsanı, insan olarak bellesinler.
Dinine, meşrebine, ırkına göre ayrım yapıp bu bizden öteki bizden değil diyen zihniyetin gerçek maskesinin nasıl gün yüzüne çıktığını görünce içimiz sızlayıveriyor. Durup düşününce ayıdan post, gavurdan dost olmayacağını anlıyoruz.
Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.