Ekmek bulup yediğine şükret
Ramazan ayı gelmeden birkaç gün öncesini hatırlıyorum da ekmek fiyatları zamlanacak mı, pide fiyatları ne kadar olacak gibi konular en çok merak edilen hususlardı.
Mübarek günler geldi çattı…
Ramazan ayının manevi ikliminden, bereketinden, rahmetinden istifade etmek için daha yoğun bir şekilde ibadet ediyor olsak da bazı hatalarımızı da aynı yoğunlukta yapmaya devam ediyoruz.
Mesela israf…
İnsafsızca israf ediyoruz…
Ramazan ayı gelince israfın boyutunu daha üst sınırlara taşıyor, daha çok israf ediyoruz…
Su gibi aziz bir nimeti nasıl israf ettiğimizi net bir şekilde ölçümleyemesek de sofralarımızı bezeyen ekmeğin ne kadar hunharca israf edildiğini çöp kovalarının kenarlarına baktığımızda dahi anlayabiliyoruz.
Hiçbir güç ekmek israfının önüne geçmiyor, geçemiyor.
En çok sevdiğimiz, en çok değer verdiğimiz şey aynı zamanda en çok israf ettiğimiz şey oluyor genelde.
Ekmek!
Ekmeğin kültürümüzde yeri ayrıdır. Ekmek bizim kutsalımızdır. Yere düştü öpüp alnımıza koyarız.
‘Ekmek olmazsa sofra bezenmez’ demiş Hz. Mevlana ki, soframızın baş tacı yaparız.
Açken ‘Yemekte ne vardan önce ekmek var mı?’ diye sorarız mutfağımızın sultanlarına…
Ekmeğimizle oynatmayız, ekmeğimizi elletmeyiz…
İşimiz ekmek teknemiz, kapımız ekmek kapımız, kazancımız ekmeğimizdir…
Bir taraftan bu kadar büyük bir kutsiyet atfedip önem verdiğimiz ekmeğimizi, bir taraftan da ayaklarımızın altına alır duruma gelebiliyoruz ne yazık ki…
Bunu her ne hikmetse Ramazan ayında daha çok yapıyoruz.
Kıtlık var gibi, dünyayı yiyecek gibi davranıyoruz.
Ekmek fırınlarında en taze, en sıcak, en güzel kızarmış ekmeği alabilmek için birbirimizle yarışıyoruz.
Ekmeğe ulaşmak için harcadığımız onca emek, verdiğimiz bunca değer, bunca kıymet, karnımız doyana kadar.
Karnımız doyunca ekmeğin değeri de bitiyor. Yediğimiz yanımıza kâr kalırken, yemediğimiz ertesi güne mutfakta kendine yer bulamıyor.
Birçoğumuzun eşleri ve anneleri mahir elleriyle bayat ekmekleri değerlendirmeyi başarıyor. Ama ne hikmetse çöp kenarlarının yanına bırakılmış olan poşetler dolusu bayat, tüketilemediği için küflenmiş ekmek gerçeği de hiçbir zaman değişmiyor.
Kısacası insafsızca israf edip, tüketemediğimizi de yine insafsızca sokağa bırakabiliyoruz. Belki börtünün, böceğin, kedinin, köpeğin, kuşun, kurdun hakkıdır diye kendimizi avutuyoruz ama dönüp kendimize israf ettiğimizi itiraf edemiyoruz.
Belki bunu itiraf etsek, bu kadar israfçı ve insafsız olmayabiliriz ama bunu kendimize söylemek dahi bize zor geliyor.
Bu şartlarda ekmek bulup yediğimize şükredelim.
Kimse de ekmek fiyatlarının yüksek olduğundan falan yakınmasın. Bir tane ekmek 50 lira olsa da müstahaktır bize.
Neyse, Ramazan ayının ilk Cuma’sı hayra vesile olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.