MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN RUHU…
Bugün güzel güneşli ve insanın içini ısıtan havada inşallah güzel şeyler yazacağım. Yazımıza geçmeden gazetemizin dünkü manşetinden dolayı halde bulunan aile dostlarımdan, yakınlarımdan ve samimi hal esnafından büyük tepki aldım. Ama bunu asla kulak arkası etmiyorum. Bir kenara yazdım. Olay halcilere de dokunsa siyasetçilere de dokunsa gerçeği en kısa zamanda yine burada yazacağım inşallah.
BÜSAN’DAKİ KADIN
İŞÇİLERİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Dün sabah bir okurumuz, bir dostumuz “Yaz abi” diye selam verdi. Kendisi İstanbul’dan geliyordu. Konyalıydı. Konya milliyetçisi idi ama İstanbul yaşıyordu. Ablası BÜSAN’da çalışan bir işçi imiş. Kardeşine işe gidip gelirken kendisi gibi BÜSAN’da çalışan kadınlar gibi çok zorluklar çektiğini anlatmış. Kardeşi de bizden bu durumu yazmamızı ve “Kadın iş gücünün sanayilerde düşmemesi” için ulaşım sorunlarını yazmamızı istiyordu.
Dostumuz bize bunları söylerken kendisinin bir rüya aleminde olduğunu gördüm. Hani İstanbul’da ulaşım en büyük çiledir. Sorundur. Patlıcan, domates fiyatından önce ulaşım derdi gelir. Eeeee siz hiç arabası olmayanın cebinde parası oldukça otobüse tramvaya binmek zorunda olan insanlarımızı biliyor musunuz? Onları tanıyor musunuz? Bu insanlar dolmuşa bile binemezler. El kartı kullanırlar. Kuruşun hesabını yapmak zorundadırlar. Bu insanlar için dolmuş lüks bir araçtır.
Bunu en iyi biz biliriz. Yani yaşayarak bilenlerdeniz. Biz de yıllarca durakta otobüs beklerken önümüzde duran yada geçen dolmuşlara imrenerek baktık. Şimdi de basın kartımız olduğu için, sürekli Basın Kartımız olduğu için toplu taşımadan ücretsiz yararlandığımız için belediye otobüslerine ve tramvaya biniyoruz.
Evet, o ablamız yerden göre kadar haklı. Amma son 15 yılda sadece kendi köşemizde en az 150 defa yazdık. Konya’ya hızla geçtim metrodan yeni tramvay hattı yapılmalı ve bu hat BÜSAN ORGANİZE hattında olmalı. Bu hattı yapmak içinde çukur açmak tepe aşmak gerekmez dümdüz yol. Bu hat ile on binlerce işçi hem daha güvenli hem de daha hızlı iş yerlerine ulaşırlar. Bu işin daha da önemlisi binlerce işçi servisi koca koca otobüsler sabah akşam şehrin trafiğine girerek çileye katmer olmazlar dedik.
Dedik de ne oldu?
Bugün bir daha dedik ve tarihe not düşüyoruz. Bu kadar.
HAVALAR SOĞUYUNCA RAĞBET OTOBÜSE OLURSA
Bu konuyu daha öncede yazmıştık. Aynı hattan okurumuz bu kez fotoğraf çekerek yardım istiyordu. Konuyu hep birlikte hatırlayalım “1 nolu hat Hocafakıh Meram hattı sabah 7:30 - 8:00 saatleri arasında öğrenci ve çalışanların en yoğun kullandığı otobüs. Necmettin Erbakan Üniversitesi Akyokuş Yerleşkesi, Yunus Emre, Alavardı, Dede Korkut ve Armağan Mahalleleri bu hattı kullanır. Abi Allah aşkına şu çileye bir çare bulsunlar. İnsanlar otobüste insanlıklarından çıkıyorlar.”
BOZKIR VE ÇEVRESİNE YAKIŞMAYACAK VAHŞET HABERİ…
Dün bu haber gazetemizin internet sayfasında da vardı.
“Gölcük Yaylası'na yürüyüş yapmak için giden dört arkadaş, yol kenarındaki karların üzerinde gördükleri kan izlerini takip edince ayaklarından bağlanmış 7 köpeğin ölüsünü buldu. Yürüyüş yapanlardan Cemil Türkan yaptığı açıklamada, Bozkır-Antalya karayolunda dört arkadaş yürüyüş yaptıklarını söyledi. Bölgeden geçerken tesadüfen kan izleri gördüklerini ifade eden Türkan, “Yaklaştığımızda ayakları bağlanmış 7 köpek ölüsü gördük. Dehşete kapıldık. Büyük ihtimalle dün atılmış” dedi.
…………..
Evet ayrıca o köpeklerin insanlık dışı katledişlerine şahit olan dağcılarda fotoğraflar atmışlardı. Bu olay gerçekten de bizim o efsane dağlarına yakışmayan bir haberdi. Önce kendim utandım. Bozkır, Hadim, Taşkent… Güzel insanların Torosların suyu sert insani mert insanlarına yakışmayacak ve asla onların da kabul edemeyeceği bir katliamdı.
Şimdi yetkilerden ısrarla, inatla ve merakla bu ağzı var dili yok hayvanları katledenleri bulmasını bekliyorum.
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN EFSANE İSİMLERİNİ GÖRÜNCE
Dün sabah dahası gün doğarken ilk durağımız gazete bayileri idi. Vallahi bizim esnafın keyfi yerinde maşallah. Eskiden ekmek ve gazete satan iş yerleri gün doğmadan dükkanlarını açardı. Sonra bir ara Meram’da oturuyorum. Mahallemizde ekmek büfesini işleten abimiz bir türlü dükkanını erken açmıyordu. Karşısındaki market ile aynı saatte açıyor. Onun önünden geçerken ekmekle geçmeye kendimce utanıyorum. Güya garip yaaa. Hiç değilse ekmeği krakeri ondan alıp destek olmalıyım değil mi? Ama büfe açılmadığı için de sürekli kendisine kızıyorum. Öyle arkasından filan değil yüzüne karşı. Akıllı uyanık esnaf abim sonunda orta yolu buldu.
Nasıl mı?
Bana dedi ki “Abi sen ekmek arabası gelip kasaları büfenin arkasına koyuyor yaa. Sen gel kaç ekmek alırsan kasadan al. Üstünü sonra ört. Ben dükkanı açınca da parasını ödersin”…
……………………..
Neyse dün sabah da bir gazete için üç beş bayi dolaştıktan sonra önce Meram Tıp Fakültesi ardından Saadet Partisi’nin aday tanıtım töreni için otele yetiştik.
Bu toplantının detaylarını gazetemizde ve internet sitemizde göreceksiniz.
Benim bu toplantı yorumum ise şöyle olacak.
AK Partili okurlarımız kabul etseler de etmeseler de AK Parti’nin kuruluşundan bugüne bugün de hâlâ partinin omurgasını “MİLLİ GÖRÜŞ RUHU” teşkil eder ve eski Milli Görüşçüler ana isimlerdir. Partinin kalbi, ciğeri midesi gözü kulağıdır bu görüş. Son zamanlarda MHP ve ülkücüler ittifak ile bir şeyler yapmaya, bir yerlere gelmeye başlasalar da bu iş sadece Büyükşehirlerde (Ankara, İstanbul) oralarda da daha küçük küçük yavaş yavaş.
İşte dün Saadet Partisi’nin Konya Büyükşehir adayı Hasan Hüseyin Uyar, Selçuklu Kenan Özcan, Karatay Sinan Toprak ve Meram adayı Hüseyin Saydam ile bazı ilçelerin aday tanıtım törenine gittik. Sakın ola gubuzluk demeyin ama partinin tüm birimlerinde en yetkili isimler tek tek telefon edip ısrarla bizi adam yerine koyup davet ettikleri için hastane ziyaretini tamamlayıp soluğu burada almıştık.
Burada bir dönem Türkiye’de gerçek anlamda belediyeciliğin kitabını yazan Ankara’da hükümetlere iktidarlara rağmen Konya’da çok büyük işler yapan Mustafa Özkafa’dan Veysel Candan’a, Mehmet Şen’den Mustafa Özkan’a, Lütfi Yalman’dan tüm eski tüfek Milli Görüşçülere kadar tam kadro eski ekip orada idi.
Bu güzel insanların kahvaltı yapışlarından gazetecileri tek tek süzüşlerini izledim.
Milli Görüş’ün temelini, çıkış noktasını, Rahmetli Hoca’nın o günlerde bağıra bağıra Milli Görüş diyerek anlattıklarını bizim ise o sözlere nasıl dalga geçtiğimizi hatırladım. Kendimden utandım. Rahmetlinin nasıl büyük bir siyasetçiden öte büyük bir değer olduğunu zaman bize her şeyi ile gösteriyordu.
Bu Milli Görüşçüler basınla buluşma gibi vatandaşa dokunma gibi işleri Türkiye’de en iyi yapan siyasetçilerdir. Dünkü toplantıda bunun en güzel örneği idi.
Bana kalırsa AK Parti’nin teşkilatlanma ve basınla diyalogundaki başarının sırrı da bence bu Milli Görüş ruhunun şifrelerinde idi. Bu şifreyi de sadece Milli Görüşçüler bilirler.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Her imkan bir imtihan, her imtihan bir imkandır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sporun bir yerde bizi yönetenlerin oyunu da olduğunu idrak edebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.