Her insan kendi içinde ayrı bir dünya, ayrı bir alem…

Herkesin kendine göre belli başlı sıkıntıları, tasaları, kaygıları var…

Bir de bu dertlerin topluma mâl olmuş boyutları bulunuyor.

Gazze mesela… Müslim, gayrimüslim ayrımı yapmaksızın tüm insanlığın ortak sorunu…

Dünya tarihinin gördüğü en büyük zulüm, en büyük insanlık katliamı ve soykırımın yaşandığı Gazze’de İsrail zaliminin katliamları dur durak bilmiyor.

Yaklaşık altı aydır devam eden savaşta Gazze’ye ölüm kusturan Siyonist İsrail ve onun arkasındaki kirli el olan Amerika’nın insani değerlerden yoksun, gaspçı yaklaşımı karşısında dünya kanunları çaresiz kalıyor.

2 milyarın üzerindeki Müslüman alemi bugünlerde Ramazan ayına kavuşmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyor.

Ramazan ayı, tarihte eşi ve benzeri görülmemiş bir mezalimin merkezi haline gelen Gazze’ye, Kudüs’e ve Filistin’e de geldi. Hem de ne güzel geldi…

Zulmün altında yaşıyor olmanın nesi güzel olabilir ki?

Yaşadıkları koşullar ne olursa olsun, yüce yaratana teslim olmanın, aidiyet duygusu hissetmenin, başlarına gelen her şeyin bir imtihan olduğunu bilmenin ayrıcalığını yaşayarak Ramazan’ı karşıladı oradaki Müslüman kardeşlerimiz.

Yeryüzünü mescit kıldılar, ilk teravih namazlarını üstü kapalı, süslemelerle bezenmiş bir camileri olmasa bile sokaklarda kıldılar, kılıyorlar. Aç kalsalar da açıkta kalsalar da dini vecibelerini yerine getirmekten asla vazgeçmiyorlar.

Dünya, çocukların açlıktan ölmesini izliyor. Ve bazı ülkeler düşmanla gizli veya açıktan anlaşmalar yapıyor. Biz de imsaktan iftara uzanan zaman diliminde aç kalarak belki bir nebze olsun onların neler yaşadığını anlamaya çalışıyoruz.

İnancımızın en önemli mihenk taşlarından biri olan Mescid-i Aksa için İslam aleminin en küçük topluluğu, Filistinliler, en zayıf görünen ama en yürekli halkası olan bu insanlar, varını yoğunu ortaya koyarken bize de ancak yardım malzemesi göndermek ve dua etmek düşüyor.

Yardımcı olabilmek için çaba harcıyor ve dua edebiliyorsak da ne mutlu bize. Çünkü bunu bile yapamayanlar, ölen masum çocukları, acı içinde kıvrananları görmezden gelip kendilerini inandırdıkları bir ihanet türküsünün peşinden gitmeye çalışanlar ne yazık ki var.

Ama olsun, İslam’ın şehitleri, kanları ile İslam ümmetinin utancını ve acziyetini silmek için canla başla mücadele veriyor. Şehit düşüyor… Hem de babamızın öldüğü değil, evladımızın doğduğu yaşta şehit düşüyor…

İnşallah bu mücadele içinde bulunduğumuz Ramazan ayı ile birlikte zaferi de beraberinde getirir. İnşallah Gazze’de, Kudüs’de, Filistin’de çocuklar bayram yapabilir…