REFERANDUM SONUCU VE TOPLUMSAL BARIŞ
Ülkemiz, cumhuriyet tarihinin en önemli seçimini çok şükür kazasız belasız gerçekleştirdi. İnşallah, ülkemiz, insanımız ve Tüm İslam âlemi için hayırlı olur.
Sonucu ne olursa olsun esas olan, hayırlı olmasıdır.
Seçimin sonucu hoşumuza gitse de gitmese de toplumun tüm aklıselim insanları sonucu olgunluk içerisinde karşılamalı, nereden gelirse gelsin her türlü provokatif söylem ve davranışlara prim vermemelidir.
Başta ülkeyi idare eden irade olmak üzere iktidarı ve muhalefetiyle sorumlu davranmak zorundadırlar. Özellikle de “hayır” tercihinde bulunan halk kitlelerinin samimi kaygıları dikkate alınarak kaygılarının yersizliği gerek söylemlerle gerekse icraatlarla giderilmeye çalışılmalıdır. Toplumsal barışın tesisi için gayret edilmesi çok önemlidir.
Coğrafyamız ve ülkemiz üzerinde büyük oyunların oynandığı, içeriden ve dışarıdan farklı şekillerde emperyalist saldırılara maruz kaldığı bu günlerde her zamankinden çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır.
Bu birlik beraberliğin bozulmasına yönelik her türlü söz ve davranışın karşısında durulmalı; her türlü kışkırtmaya karşı uyanık olmalı, toplumu uyanık tutmalıyız.
Şahsım adına, sokağa dönük kışkırtmaları kim yaparsa yapsın sorumsuz bir davranış olarak görüyor; özellikle sokağa çağıran iradeye karşı Doğu Perinçek’in demecini çok olumlu buldum; bu davranışından dolayı kendisini kutluyorum.
Kendimizi nasıl tanımlarsak tanımlayalım birbirimizi anlamak zorundayız. Kimsenin kimseyi düşüncelerinden, tercihlerinden dolayı suçlama, aşağılama hakkı yoktur.
Ancak, bir seçim varsa sonucunu hepimiz hoşumuza gitmese de kabul etmek zorundayız. İster kurum olsun ister birey olsun seçimin sonucunu kabul etmiyorum diyemez; hele hele toplumu sokağa çağıramaz!
-Böyle sorumsuzluk olur mu?
Sokak demek anarşi demektir. Benim ülkemin insanı anarşiden çok çekmiş, on binlerce evladını teröre kurban vermiştir.
-Hep acı, hep acı!
Ben, bu ülkenin bir bireyi olarak kavga istemiyor; seksen milyonda bir de olsa böyle bir hakkım olduğunu düşünüyorum.
Beğensek de beğenmesek de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ülkemiz insanın yüzde 51,4 tarafından tercih edilip çoğunluk sağlandığı için kabul edilmiştir. Kabul edildiğine göre artık herkes bu sistemle idare edilecektir. Bu iş bitmiştir!
Bundan sonra yapılması gereken sistemin sağlıklı bir zemine oturması için özellikle siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri kaygılarını dile getirdiği gibi çözüm önerilerini de samimi olarak ortaya koymalı; kamuoyu ile görüş ve önerilerini paylaşmalıdır.
Cumhurbaşkanımız ve başbakanımızın referandum sonucuna yönelik mesajları olumlu olup özellikle iktidar mensupları tavandan tabana kadar bu olumlu mesajların hayata geçirilmesi için söylem ve davranışlarına dikkat etmeli; en önemlisi gayret etmelidir.
Bana göre, toplumun birlik beraberliğinin tesisinde, sulh ve selametinde en sorumlular iktidar sahipleridir. Aykut Edebali Hazretlerinin Osman Gazi Hazretlerine olan aşağıdaki nasihatini idare konumunda olan herkes kendisine düstur edinmelidir.
“Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…”
Samimiyetimle ifade etmek isterim ki; devlet büyüklerine nasihat etmek benim haddime değil; nasihat etme saygısızlığımda söz konusu olamaz; ancak, toplumun her bireyi bu anlayışı içselleştirmelidir. İçselleştirebilirsek devleti yönetenlerin içinde bulunduğu şartların zorluğunu daha iyi anlar, yardımcı olabiliriz.
Yüce Rabb’im her daim doğruların yardımcısı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.