Dr. Mehmet Portakal

Dr. Mehmet Portakal

Sabahları Yorgun Uyanıyorsanız Romatizmaya Bağlı Olabilir

Sabahları Yorgun Uyanıyorsanız Romatizmaya Bağlı Olabilir

Değerli okurlar, geceleri yeterince uyunmasına karşın sabah yorgun uyanma ve sürekli yorgunluk hissinden dolayı çalışma isteği duymama gibi yakınmaların görüldüğü yumuşak doku romatizması (fibromiyalji), kişiye günlük yaşantısında büyük sıkıntılar yaşatıyor. Bu romatizma çeşidi, hem kendisinden çok şey beklenen, hem de çevresinden fazlaca beklentileri olan insanların hastalığıdır. Özellikle bugünlerde, sonbahar aylarında şikayetler artıyor.

 

Bu kişiler, genelde mükemmeliyetçi ve hassas yapıdaki insanlardır. Modern yaşam koşullarının kas romatizması olarak ta bilinen bu rahatsızlığın sayısını artırdığını görmekteyiz. Günlük yaşamda büyük sıkıntılara neden olan yumuşak doku romatizmasına, pek çok faktör etkili olabiliyor. İnsanların dış görünüşünü hiçbir zaman değiştirmez, sakat bırakmaz ancak tedavisi uzun sürebilir ve yaşam kalitesini bozabilir. Özellikle soğuk, rutubetli, kasvetli havalarda, stres ve aşırı aktivite durumlarında artış gösteren fibromiyalji, işyerindeki gergin ortamdan tutun, telefonla konuşmaya ve araba kullanmaya dek pek çok nedenden etkileniyor. Ailesel özellik gösterebilir. Sıcak uygulamalarda, kendisini mutlu eden şeylerle uğraştığında ve tatilde bu ağrılar azalır.

 

En sık 20-50 yaş grubu arasındaki kadınlarda görülmesine rağmen her yaş ve cinste ortaya çıkabilir. Aile öyküsü olanlarda, yumuşak doku romatizması görülme sıklığı daha fazladır. Bu hastalığın belirtilerinin başında “yorgunluk” gelir. Yorulmayı gerektirecek bir faaliyet yapılmadığı halde özellikle sabahları daha belirgin olan yorgunluk akşama doğru normale döner. Bu kişilerde sabah tutukluğu sık görülür. Kas kaynaklı olan bu tutukluk, yorgunluk gibi gün içinde uzun süre devam eder. Bu tutukluğu iltihaplı eklem hastalarındaki eklem tutukluklarıyla karıştırmamak gerekir.

 

Yatağından hiç dinlenmemiş gibi zor kalkan bu kişiler, sabahları gece yattıkları zamana göre daha yorgun gibidirler. Uyku laboratuarlarında derin uykuya geçememeleri, uykuda diş gıcırdatmaları ve istemsiz bazı hareketler yapmaları çok tipiktir. Bu hastalarda baş ve yüzde ağrılar, karında gaz ve geğirme ihtiyacı, ishal, kabızlık, ani idrara çıkma hissi, adet öncesi aşırı gerginlik, göğüs, kalp ağrısı ve çarpıntılar görülebilir. Ayrıca uyuşma ve karıncalanmalar, kramplar, sebepsiz baş dönmesi ve işitme kayıpları, iştah değişimleri, unutkanlık ve konsantrasyon eksikliği, psikolojik sorunlar, aşırı terleme, ağız ve göz kuruluğu sık tespit edilir.

Bu hastalığın tedavisinde değişik ilaçların yanısıra, hasta ve çevresinin eğitimi, lokal enjeksiyonlar, kuru iğneleme, PRP,  fizik tedavi yöntemleri, oksijen-ozonterapi, lazer, radyofrekans, hacamat, sülük tedavisi, biorezonans, tıbbi masaj, uygun beslenme programı ve düzenli su içilmesi, egzersiz ve fitness çalışmaları, özellikle pilates, mihabodytec, yürüyüş, antalgic-trac, yüzme ve bisiklete binme yararlıdır. B-12 ve D vitaminleri, magnezyum, çinko, selenyum, koenzim Q-10, ruşeym, çörekotu, omega-3 ve zerdeçal gibi doğal gıda takviyeleri kişiye göre planlandığında çok güzel sonuçlar vermektedir.

 

Sevgili dostlar, kendinize ve sağlığınıza daha fazla zaman ayırmanın yanısıra yoğun çalışma sırasında verilen molalar da bu hastalığın tedavisinde etkili bir yöntemdir. Hastalığın zamanında tespit edilip, tedavisinin doğru şekilde erkenden düzenlenmesi yaşam kalitenizi yükseltecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mehmet Portakal Arşivi
SON YAZILAR