ŞANLIURFA
Ülkenin başbakanına yönelik iftira, küfür, kabalık, saygısızlık, nezaketsizlik dolu yoğun siyaset gündemi dışına çıkmak istiyorum. Buna ihtiyacımız da var.
Özellikle son yıllarda yaptığım çalışmalar sebebiyle ülke içine ve dışına hayli yoğun seyahatler yapmaktayım. En son seyahatim Şanlı’lık unvanını hakkıyla almış Urfa’ya oldu.
Urfalıyam ezelden, Gönlüm geçmez güzelden.
Hele de bu türküyü yanık sesli Urfalı sanatçılardan dinlersen, doyumsuz bir keyif verir. Yıllar önce Urfa seyahatlerinde Birecik köprüsü başında otobüslere binen 10-15 yaşlarında grup gençlerin ellerinde keman ve darbukası ile söylediği insanı titreten yanık sesli türkülerini hiç unutmadım.
Arap atı gibi sallar başını,
Ne söyledim yıktın hilal kaşını,
Al mendili sil gözünün yaşını.
Şanlıurfa’yı ilk 36 sene önce görmüştüm. O yıllarda çok popüler olmayan bu şehri görmek Güney Doğu’ya yaptığımız ilk seyahat olması nedeniyle yine de heyecan verici idi. Çoğunluğu 2-3 katlı evlerden oluşan Şanlıurfa, nefis yemekleri ve tatlıları ile o zamanda da bilinirdi.
36 sene önce otogar ulaşıldığımızda ilk önce Urfa kebabı yeme isteği doğdu. O zamanlarda kebap adını sadece duymuştuk ama Urfa usulü patlıcan kebabı ilk defa yiyecektik ve çok beğendik.
Bundan önceki seyahatim on yıl kadar önce olmuştu. O günlerde yollar bu kadar güzel olmadığı için seyahatimiz on saat kadar sürmüştü. Sabah namazını Hz İbrahim Camiinde kılmış, namaz sonrası bir grubun cami avlusunda halkalar halinde Arapça zikirlerini zevkle izlemiştik.
Söz konusu bu seyahatime ihtiyaca binaen acele karar verildiği için uçak saati uymadığı için onca yolu otobüsle gitmek zorunda kaldım. Bu uzun yıllar sonra otobüsle ilk uzun süreli seyahatin olacaktı. İlk önceleri çok zorlasam da sonraları pek zorlanmadım. Zira üçlü ve geniş aralıkta koltuğa sahip yeni otobüsle, mükemmel bir yolda seyahat etmenin keyfini yaşadık diyebilirim.
Şanlıurfa’yı, diğer Anadolu şehirleri gibi oldukça değişmiş ve gelişmiş, hayli büyümüş şehrin yeni ve geniş caddeleri, modern pahalı evleri, az yağışa rağmen bol yeşili alanları bulunuyor. Yıkılan kerpiç ve derme çatma evlerin yerine tarihi motifli yeni evlerin alması da göze hoş geliyor.
Tek başına Ülkemizde üretilen pamuğun Şanlıurfa’da üretilmesi de KOP Projesinin bu yöreye çok şey kazandırdığı açıkça görülüyor. KOP Projesi tarımı oldukça çeşitlendirmiş olsa da, bu kadar avantajlı bir yörede tarıma dayalı sanayinin de geliştirilmesi gerekir.
Doğu illerinde dostunuz varsa ağırlanmanız oldukça güzel ve keyifli olur, bizim için de öyle oldu. Oldukça sevilen eski Mv. F. Müfit Yetkin (Müfit Ağa) Bey ağırladı bizi. İkramın ana teması, yıllar önce yediğim ve aynı lezzeti aradığım elbette patlıcan kebaptı. Normalde tek, ama bana göre 2 porsiyonluk kebabın patlıcan ve biberini, köfte, maydanoza ve soğanı özel hazırlanmış lavaş içinde dürüm yapıp, iki elle tutarak büyük lokmaları ayranla götürmek, üzerini nefis bir fıstıklı baklavayla doldurmak mükemmel. Bu ziyafeti nefis bir yöre türküsüyle de tamamlanmanın hazzına, ne dersiniz.
Çıktım kerpiç duvara, el ettim eski yâre,
Eski yar şöyle dursun, can kurban yeni yâre.
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz efendim
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.