ŞEKER PANCARI ÜRETİMİ TEHLİKEDE Mİ?
Temel gıdalardan olan şeker ülkemde şeker pancarından elde edilir. Pancarın ihtiva ettiği şeker sakkaroz kökenlidir. Son yıllarda sakkaroz kökenli ile nişasta bazlı şekerler (mısır) ve son günlerde şeker pancarı üretiminde kota sorunu hakkında tartışmalar gündemde yer almaktadır.
Şu iyi bilmelidir ki şeker kaynağı için şeker pancarı bizim için vazgeçilmezdir. Bunu anlamı insanımızın sakkaroz kökenli şekere olan alışkanlığı ile çiftçimizin pancarına olan ekonomik ve duygusal bağıdır. Her ne şekilde olursa olsun pancarı tanıma süreci 100 yıla yaklaşan çiftçi binbir zorlukla ülke ihtiyacı karşılamak ve şeker fabrikasını çalışır halde tutmak için üretim yapmış, yağmur- çamur, yaz-kış, kolay-zor demeden fabrikaları pancar sız bırakmamıştır. Yine de öyledir.
Böyle kalsa iyi. Uzun yıllardır çiftçi geliri, destekleri ve yan ürünleri bakımından rakipsiz olan şeker pancarına son yıllarda tarım sektöründe değişime bağlı olarak ürün tercihiyle beraber rakip bitkiler gelmiş, bu rakipler geleneksel birçok ürünü vurduğu gibi şeker fabrika sahalarına da yerleşmiştir.
Son 15 yılda hayvancılığın ivme kazanması ile mısır, yonca ayçiçeği, bazı bahçe bitkileri pancarın yoğun yetiştirildiği Orta Anadolu fabrika sahalarını etkilemiş, böylece de hammadde temininde sıkıntılar görülmüştür. Kuzey ve Batı Anadolu ve Marmara fabrikaları bu sıkıntıya en çok yaşayan fabrikalardır. Öyle de bu fabrikalar bir şekilde çalışmak için hammaddeyi ya kendi çevresinden ya da diğer fabrika sahasından temin etmek zorundadır. Bir misalle konuyu açıklayalım.
Adapazarı Fabrikasının 70 bin ton şeker kotası var. Bunu karşılamak için yıllık ihtiyacı olan 500 bin ton pancarı yukarıda belirlenen sebeplerden dolayı kendi sahasından karşılayamamakta bunun için de yakınında bulunan Orta Anadolu veya Geçit Bölgelerindeki pancar sahalarına sarkmaktadır (burada üretilen hammaddenin kalitesi yüksel olduğu için 440 bin ton pancara ihtiyaç vardır). Bu kadar bir pancarı ne kendi sahasında ne de diğer sahalardan karşılayabilme imkânı yoktur, zira rakip ürün çoktur. Bu sarkmalar pancar üreticisinin de aklını karıştırmakta, duruma göre sözleşmesi gereği ceza da yese, kendi fabrikası yerine diğer fabrikaları tercihte önemli sebep olmaktadır.
İşin başka tarafında bu varken diğer tarafında yine Ota Anadolu ve Geçit bölgeleri fabrika sahalarının sulama suyu temininde şimdiden başlayan sıkıntının görülmesi vardır. Her ne kadar kaliteli (yüksek şeker oranlı) pancara fazla ödemesi yapılsa da, bunda pancar üretim sözleşmesinin halen kök verimi üzerinden yapılmasının payı da büyüktür.
Yine sahip olduğu şeker kotasını tamamlamak isteyen bazı özel ve kooperatif fabrikaları, pancar üretimi tekniğinin gereği de olsa 4 lü münavebe sistemine pek riayet etmemektedir. Bu da hem su tüketimini artırmakta, hem de pancar sahalarında hastalıkların artmasına sebep olmaktadır. Çiftçi şimdiden bunun farkında olsa da, hırslı yönetimler işin üzerine gitmemektedir.
Sonuçta, sözleşmesi dışına çıkan ve sırf şimdiyi düşünen üretici, fabrikasını çalıştırmak isteyen yönetimi ve sözleşme hataları, üst üste yanlışlıkları beraberinde getirmektedir. Bu sektörde giderek zorlaşan ve iç içe geçmiş sıkıntılı konular vardır. İşin muhatapları ve yetkilileri buna nasıl bir çözüm bulur bilemem ancak birkaç sene içerisinde sorunun daha da büyüyeceği açıkça görülmektedir. Bu yönetimlere tavsiyem “yurt-vatan-devlet” anlamını yeniden hatırlatmak olacaktır.
Tüm bunların çözümü için şeker pancar üretim tekniği, üretim yönetimi ve alan belirleme anlayışı yeniden ele alınmalı, çiftçi sözleşmelerinde pancar kotası yerine “şeker kotası”, “çok verim için çok su ve gübreleme yerine; sürdürülebilir ekonomik üretim” anlayışına gidilmelidir. Aksi durum, sadece pancar tarımının değil diğer, münavebe bitkilerinin bitirilmesi ile de sonuçlanabilir.
Aklı, ilmi ve gelinen durumu (tecrübeyi) öne alan bir idare ve üretici anlayışının yerleşmesi; Corona virüsü belasının başarıyla bertaraf edilmesi dileklerimle; kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.