ŞEKER PANCARI ÜRETİMİNDE KOTANIN KALKMASI NE ANLAMA GELİR?
Geçen haftaki yazımda güncel olduğu için “ŞEKER KURUMUNUN KAPATILMASI ve NBŞ ÜRETİMİ” konusunu ele alırken, pancar şekeri ve Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) hakkında alevlenen konulara değinmiştim. Şeker Kurumunun kapatılması ile ilgili olarak görüşümü bildirirken de “bunun bir kayıp olmayacağını, eskiden beri bu işi TÜRKŞEKER’in yaptığını, yeni sistemde Tarım Bakanlığının ilgili birimlerince yürütüleceğini, bu iş için bir kuruma ihtiyaç olmadığının üzerinde durmuştum.
Bu arada da şeker pancarı üretim kotası belirlemede mevcut sistemin kaldırılması gerektiği, bunun en önemli faydasının kota yolsuzluğunu önleyeceğini açıklarken de çok sayıda “üretim kotasının kaldırılmasının detaylı olarak ele alınması ve açıklanması” gerektiği ile ilgili sorular da almıştım.
Gerçekten bu sorular üzerinde hassasiyetle durulması ve doğru açıklanmasının gereği vardır. Çünkü şeker pancarı üretimi ülkemiz ve çiftçi ekonomisi açısından çok önemli olduğu kadar pancar şekerinin NBŞ’ler ile karşılaştırılmasına, dolayısıyla sağlık açısından değerlendirilmesine de ihtiyaç duyulması bakımından kamuoyunun dikkatine değer gelişmelerdir de, onun için.
Yani ele aldığımız yazılar geniş olduğu ve çok tarafı ilgilendirdiği zaman oldukça fazla sorularla karşılaşma şansına sahip olunur. Bu yüzden akademisyenlerin teknik konularda yorum yapması pek kolay olmamaktadır. Zira ele aldığımız konular detaylı ve bir uzman görüşü olarak okuyucunun hizmetine sunulmaktadır ki okuyucular ve ihtiyaç sahipleri kendini buna göre hazırlasın; anladığı sonuca itiraz etsin veya kabullensin. Yani makalelerimizi ele alan okuyucularımız yazara güvenmeli ve ele aldığı teknik konuların doğruluğunu kabul etme şansına sahip olmalıdır derim.
Buradan hareketle kısaca özetliyorum. Şeker Kurumu’nun kapatılması pancar kotasının tamamen kaldırılması anlamına gelmez. Bundan sonra kota yönetimi Şeker Kurumu yerine Tarım Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Kotaların kaldırılmasının anlamı kişisel kotaların yeniden düzenlenmesidir. Yani olması gereken 15 yıldır “tarlası olmadığı ve üretim yapmadığı halde” özellikle kooperatif fabrikalarında yönetim yandaşlarının haksız kazançlarının önüne geçilmesi işlemidir.
Bundan sonra tarlası olan veya kiralık da olsa pancar üretiminden ekmek yiyen, alnı ve sırtı terleyen çiftçinin yeniden gerçek kotasına kavuşturulmasıdır. Böylece pancar üreticisi kendine verilen yeni ve doğru kotası kadar ekim yapacaktır. Gerçek üretici olup ta kotası bulunmayan çiftçi kotası olan ve üretmeyen şahsa hakkını yedirmediği gibi ondan bundan kota dilenmeyecektir.
Öyle ise fabrika ve çiftçi kotası nasıl belirlenecek sorusunun karşılığı şöyle olmalıdır.
Bir fabrikanın şeker kotası işletme kapasitesine göre önceden belirlenmiştir. Buna göre şeker fabrikaları kendi gerçek üreticilerine kotalarını hak ölçüsünde yeniden dağıtmalıdır. Bu hakkının belirlenmesinde de “yandaşlık, yakınlık, adamım, bana oy vermiştir veya buna şu kadar kota verirsem bundan sonra bana oy verir” düşüncesi yerine “bu çiftçi şu kadar kotayı hak etmiştir, arazisi ve gerçek üretimi vardır, eskiden beri de bu aile gerçek üreticidir” düşüncesiyle birlikte “başkasının kullanmadığı araziyi sözleşme ile üretim yapmaya hak kazanmıştır” gibi gerçek uygulamalara yönelik kota belirlemesi yapmalıdır.
Öte yandan kotalar her yıl yenilenmelidir. Bir şahsın bir yıl münavebe sahasında kotasının o çiftçiye aynı kotanın her yıl yenilenmesinin önüne geçilmelidir. Bu konu üreticiler tarafından iyi takip edilmelidir zira kota yolsuzluklarının temel sebeplerinden biri de budur. Diğer bir konu da madem ki şeker fabrikaları şeker kotaları üzerinde değerlendirmeye alınmaktadır, öyle ise pancar çiftçisine de şeker miktarı üzerinden kota verilmelidir. Doğru olan budur ve bu anlayış aşırı verim yerine su ve gübre tasarrufu yaparak üretimde kalite getirecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.