Siyaset, Kılıçdaroğlu ve PKK
AK Parti Konya İl Başkanlığı da yapan vekillerimizden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, bir sohbetinde “Siyaset hep doğruyu söyleme ama her doğruyu söylememe sanatıdır” demişti.
***
Bir televizyon programında “Biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik, DHKP-C’liye de, İslami kesimden mahkûmlara da gittik”lerini söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, siyaseten her doğrunun her yerde söylenemeyeceğini hatırlatması açısından dikkat edilmesi gereken çok ince bir nokta. Bu sözlerin ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, ertesi günü altısı polis, 11 vatandaşımızın şehit edildiği bir zaman diliminde katıldığı bir şehit cenazesinde yuhalanması ve ardından ayaklarının ucuna “kendini denk al” anlamında bir kurşun konulması, provokasyon olup cenaze sahiplerine yakışmayan bir davranış elbette.
Star’dan Resul Tosun, köşesinde haklı olarak şu ifadelere yer veriyor:
“Tabii tepkilerin haklı bir sebebi daha var. Kılıçdaroğlu her terör eyleminden hemen sonra yaptığı açıklamalarla adeta teröre destek verircesine bir siyasi tavır sergiliyor. Teröristten çok hükümeti eleştiriyor. Farkında değil ama bu tavrıyla teröristin suçlu olmadığını asıl suçlunun hükümet olduğunu anlatmak istiyormuş gibi bir sonuç çıkıyor.
Kılıçdaroğlu bu konuda hatasını anlamak için Bahçeli’ye baksın. Bahçeli tam tersini yapıyor, terörle mücadele hükümetin yanında olduğunu söyleyerek teröre asla prim vermiyor!
***
Evet siyasilerin protestolara alışık olmaları gerekir ama protestonun da ölçüsü kaçmamalıdır. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’na mermi fırlatılması kabul edilebilir bir tepki değildir.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun tedbir alınması talebine “Kendi güvenliğinizi kendiniz sağlayın” cevabının verilmiş olması da asla kabul edilemez. Her kim söylediyse yanlış söylemiş, hata yapmış.
Siyasetçilerin hele de ana muhalefet liderinin güvenliğini temin etmek öncelikle emniyetin görevidir.
Herkes hakkını da haddini bilmelidir.”
***
Gördüğünüz gibi siyasetçiler, ne çekiyorlarsa hep dillerinden çekiyorlar. Fezlekeler hazırlandığına ve Cumhurbaşkanlığı makamı da onayladığına göre, bundan sonra yargı önünde çekmeye devam edecekler demek ki..
SELÇUKLU’YA HAYIRLI OLSUN
Selçuklu Belediyesi, Gaziantep’te gerçekleştirilen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Ortadoğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı’nın (UCLG-MEWA) 5. Kongresinde, 2016-2019 dönemi Yönetim Kurulu ve Konsey üyeliklerine seçilmiş. Hayırlı olsun. Başkanlığını Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yaptığı UCLG-MEWA adlı (merkezi İstanbul’da ve 1987’de kurulan)teşkilat, faaliyetlerini; demokrasi, insan hakları, özerk yerel yönetim, uluslararası dayanışma, hesap verebilirlik, şeffaflık ve sürdürülebilir kalkınma esaslarına dayanarak yürütüyormuş.
Burada üzerinde durulması ve önemsenmesi gereken iki ilke dikkatimi çekti; “hesap verebilirlik” ve “şeffaflık”. Selçuklu Belediyesi’nin bu ilkeleri benimsemesi, Konya belediyeciliği açısından çok ama çok önemli bir gelişme. Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ı kutluyor, üyeliklerinin hayırlı olmasını diliyorum.
OSMANLI’DA İLK TRAKTÖR
Almanların Konya’daki Faaliyetleri kitabının müellifi Fatih Çolak, Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde dinlerken epey bilgi edinmiştim. Almanlar sadece ray döşemekle kalmamış KOP’a da el atarak daha sonra Konya çiftçisine vadeli olarak tarım aletleri de satmışlardı.
Osmanlı’da ilk traktörün ise, 1895’de hasadı kaldırmak için Sultan Abdülhamid döneminde geldiğini de böylece öğrenmiş oldum. Resme bakınca bu traktörün İngiliz mi, Amerikan mı yoksa Alman menşeili mi olduğunu pek anlayamadım. Bir hayli büyük olan traktör kömürle çalışıyor.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Güzel bir atasözü var: “Dervişin fikri ne ise zikri de odur” diye. Yâni politikacıların konuşmaları, sözleri onların düşüncelerini yansıtır. Neyi düşünüyorlarsa onu söyleyip duruyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.