Geçtiğimiz pazar gününe kadar seçim çalışmalarından dolayı içimiz dışımız siyaset olmuştu. Biz de millet gibi seçim bitince “seçim yorumlarının” biteceğini tahmin etmiştik.

Ama nasıl da yanılmışız. Sandıktan çıkan sonuçlar siyaseti ülkenin temel gündem maddesi yapıverdi.

Allah sizi inandırsın selam verdiğimiz hatta selam dahi vermediğimiz insanlar selam verip siyaseti konuşuyorlar.

Cenab-ı Allah’ım hakkımızda hayırlısı versin demek ki bu iş bu sefer fazlası ile uzayacak.

Daha dün sabah bile şehrin, Davutoğlu’na gereken desteği vermediğini söyleyerek şokta olan iş adamımıza ne diyebilirdim ki?

Gelen yorumlar, yapılan değerlendirmeler hep siyaset, hep siyaset, hep siyaset…

İnsanlarımızın öfkesi hâla dinmemiş durumda. Biz hiç değilse biraz olsun havamızı değiştirelim istiyoruz. Ama yine biliyorum ki bazı dostlarımız ve abilerimiz bize kızacak. Mesela seçim atmosferine girmiş öyle derinliğine olmasa da yüzeysel olarak kendimizce bir şeylerin ucunu kanatmaya çalışıyorduk. Elbette farkındaydık. Ancak “kurbağalar ürktü mü?” görevimizi vicdanen yaptığımızı sanıyorduk.

Bir gün artık bizim yazılara tahammül edemeyen Hasan Hüseyin Karapınar abi Bahri Karapınar’a “Ya ben demeyeyim sen de bari Bahri. Uğur abi artık şu çiçek böcek yazılarına bir son versin de adam gibi şehri siyaseti yazsın”…

Bahri abi bunu bana söyler söylemez atladım gittim Hasan Hüseyin abinin yanına. Hasan Hüseyin abi aynı şeyi bana da söyledi. Biz kendi durumumuzu izah edince Hasan Hüseyin abi o kendine özgü tebessümü ile  “Sen de haklısın” demişti.

….

Çiçek böcek olmasa da bu siyasi atmosferde siyaset dışı bir kaç şey yazalım.

ANKARA VE BEYŞEHİR YOLLARINDAKİ

DÜĞÜN KONVOYLARINA KİM DUR DİYECEK?

Düğün sezonu başladı. Allah gençlere ve ailelere kolaylıklar versin. Ancak düğün konvoyları son yıllarda bu şehrin en büyük sıkıntılarından birisi. Artık çekilmez hal aldı. Öyle ki sade vatandaş bile büyük tepki veriyor. Oysa bir dönem Ak Parti İl Başkanlığı bu konuda bu işe bayağı ciddi bir el atmıştı. Ama o yönetim gitti o işte bitti.        

İşte bakın bizde cep telefonu da bulunan Halil Kasa isimli vatandaşımız ne diyor;

“Pazar günleri Ankara ve Beyşehir çevre yollarında düğün konvoylarından dolayı felaket günler geçiriyoruz. Burada yaşayan yaşlı, hasta, çocuk hatta sağlıklı insanlar için ne yapılabilir. Sizin de yardımınıza ihtiyacımız var”…

………..

Halil abicim adımız Hıdır elimizden gelen budur.  

EMNİYET MÜDÜRÜMÜZDEN DE

BİR RİCAMIZ OLACAK…

Evet bu noktada da Emniyet Müdürlüğümüzden bir ricada bulunacağım. Köşe yazılarımıza sürekli olarak “Duyarlı vatandaş” ya da farklı rumuzlarla yorum gönderen bizi de çok eskiden buyana tanıdığını yorumları ile belli eden okurumuz hiç açık vermese de sürekli olarak Şato Form ve İstanbul caddesi ile ilgili olarak uyarıyor.

Mesela 30 Mayıs 2015 Cumartesi günü sıkı okurumuz şu yorumu yapmış;

“Sen onu bunu bırak hocam! Formdaki ve İstanbul caddesindeki asayişe bak. Suriyeliler ve içkili mekandan çıkanlara dikkat”… sonra,

Vatandaş 4 Haziran 2015 Perşembe

“Abi formda geçen bir Kafe'ye hırsız girmiş hem de çaprazındaki bakkal sabaha kadar açıkken. Salih Tuzcu’ya sahip çıktığın kadar yeni Emniyet Müdürü ile de irtibat sağlasan. Senin sesin gürdür kimse halkı takmıyor. Sorunlu olan Form’a ve İstanbul caddesine tepe lambası açık araç koysalar asayiş berkemal olur”… ardından

Rin tin tin 4 Haziran 2015 Perşembe

“Sen Nizip’i boş ver ağa sen Konya’daki asayiş hırsızlık olaylarına bak” … gibi mesajlar atan okurlarımıza ve yetkililerimize şehrin duyarlı insanları adına şimdiden teşekkür ederiz.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bir şeye samimiyetle inanan insan, yalnız menfaatlerinin kılavuzluğu ile ilerleyen doksan dokuz kişiye bedeldir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kavşaklara girerken ayağımızı gazdan çektiğimiz zaman ADAM oluruz.