Üretim planlaması 2
Günümüzün tarım sektörü ile ilgili en çok konuşulan konusu, üretim planlaması. Konu gerçekten çok önemli. Zira sıkça yaptığım gibi, geçen hafta sonu da Konya sokaklarında gezdim. Hemen her market ve bakkalın önünde-yanında, ara sokaklarında inanılmaz sebze-meyve yığınları ile karşılaştım. Ara sokaklardan birinde neredeyse 1 kamyon patlıcanın kilosu 2 TL den satışa sunulmuş. Köşeyi döndüm, bakkalın önünde yine salatalık, biber, mandalina, limon, elma; yani tüm mevsimlik ürünler haraç-mezat satışa sunulmuş. Bakkalların, marketlerin yanlarında çöpe atılmak üzere ayrılmış tonlarca taze, yine çöp varilleri-tankları içine satılmadan atılmış çürük sebze-meyveler.
Mahalle pazarına geçiyorum. Bakkal ve marketlerden farkı yok. Bir yerde ebadı küçük mandalinanın kilosu 4, orta büyüklükte olan 10, iri olanlar 12.5-15.0 TL ye; muzun kilosu 20-30, kabukları kararmış olanların ise 10 TL ye satılıyor. Tüm bunlar hayatın içinden ve gerçek rakamlar.
Velhasıl konu dönüp dolaşıp üretim planlamasına, dolayısıyla tarımımızın ana meselelerine geliyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda bilen-bilmeyen, tarım içi-dışı birçok insan yorumlar yapıyor, tenkit ediyor. İşin kötüsü de kendini tarım uzmanı görüp, ülke tarımını bilmeyen, dünyada neler olup bitiyor anlamayan, sırf muhalefet olsun diyen birileri de değişik medya organlarında sahne alıyor.
Geçen hafta konu ile ilgili bir tarımcı hocamız-dostumuz da yazı kaleme almış ve üretim planlaması ile yazdıklarında da meseleye iyi parmak basmış ve çözümler üretmiş. Tespitlerinin tamamına katılırım. Ancak konuyu çözümleme gördüğüm eksiklikleri de katkılarımı tamamlamak isterim.
Hocamızın bir kaynakta aldığı tarımın problemleri ile ilgili başlıklar halinde özetle şöyle:
-Mülkiyet: Özel veya kamu tartışmaları. Arazinin hala bazı bölgelerde aşiretlerin elinde bulunması.
-Ölçek: Ticari tarım veya geçimlik tarım ayrımı.
-Pazarlama: Pazarlama zincirinin bazı halkalarındaki kopukluklar. Perakende fiyat istikrarsızlığı.
-Yanlış destekleme politikaları: Arazi mi, ürün mü desteklenmeli tartışmaları.
-Özerk yapını olmaması: Karar mekanizmalarında popülist yaklaşımların güçlü etkisi.
-Üretim maliyeti: Girdi temini, yeterli seviyede kullanım sorunu, maliyetleri istikrarsızlığı vs.
-Örgütlenme: Üretici, dağıtıcı, mesleki örgütlerin etkinlik sorunu. Bu konudaki bilinç eksikliği.
-Bölgesel farklılıkların dikkate alınmaması: Belirlenen havzalarda uygulama sorunu. Teşvik ve fiyatlandırmalarda bölgesel farklılıkların gözetilmemesi.
-Üretim planlaması: Bazı ürünlerde kıtlık bazılarında bolluk sorunu yaşanması.
Elbette bu sorunlara başkaları eklenebilir. Yukarda sıralanan yapısal sorunların her birisi ile ilgili kapsamlı değerlendirme yapmak mümkündür diyerek ölçek konusunu daha da açarak ele almış.
Hocamız, ölçek sorunu olarak tarımsal üretimin küçük ölçekli olduğuna dikkat çekmekte, dolayısıyla tarımı ticari tarım veya geçimlik olarak ikiye ayırmaktadır. Büyük ölçekli tarımı savunanlar daha çok kapitalist düşünce taraftarlarıdır. Bunun yanlışlığını doğruluğunu tartışmadan maalesef milli bir ölçek önerisi ortaya konulamamıştır. Ulusal ekonomi bir ulusun kendi ekonomik imkânlarına göre izlediği ekonomi politikasıdır, Ülkemizde küçük işletmeleri koruyacak örgütlenme modeline yönelik politikalar üretilmeye çalışılmadan büyük sermaye teşvik edilmektedir” diye bağlıyor.
Şu kesindir ki tarımımızın en önemli sorunu yapısaldır, yani işletmelerin küçük ve parçalı olmasıdır. Bunu çözmeden de üretim planlamasından bahsetmenin çok da bir anlamı yok. Tarım İşletmelerinin büyüklüğü konusunu 20 sene evvel ilk gerçek çözümü dillendiren, resmi projesini yazan (bir köy, bir işletme), sonra da en çok savunan, çözümü de üretiminin toplulaştırılmasını savunan biriydim. Bunda maksat öyle tarlalar satılsın, büyük işletmeleri zenginler kursun (Bunda da bir sakınca görmüyorum), değil uygun olan yerlerde arazinin durumuna göre havza bazında topluca üretim yapmaktı. Burada esas mesele 55 milyar USD olan toplam üretim değerimizi, üretim girdilerini ve sınırların kaldırılması ile de üretim birimlerini (arazi) büyüterek toplam üretim değerimizi en az % 30 artırarak 70-75 milyar USD seviyelerine çıkarmaktı. Bu görüş elbette tartışma götürür ancak eksiklikler tartışılmalıdır derim. Sağlık ve huzurla kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.