Bugün iki ayrı konuya değinmek istiyorum.

Aslında şu ilk olarak gündeme getireceğim su israfı konusu benim de içimi yakıyor.

Sadece su mu? Ekmek israfına ne demeli?

Savurganlığa doymazlığa şükürsüzlüğe ne demeli?

Cenab-ı Allah’a gece gündüz her fırsatta yalvarıyorum. “Yarabbim ne olur beni eşimi çocuklarımı ailemi ıslah et. Başımızı öne eğecek hareketler koru”…

Neyse başka yerlere dalmadan duyarlı insan okurumuz Ömer Bey’in bizim sekreterimiz, PUSULA Yayın Grubu’nun her şeyi Mine Hanım’a yazdırıp bana iletmesini istediği notu kelimesi kelimesine, noktasına virgülüne kadar sizlerle paylaşıyorum.

Ve bu işin de inşallah sonuna kadar takipçisi olma sözü veriyoruz.

Bakın Ömer Bey bizim Mine Hanım’a ne yazdırmış;

“Ben gerçekten çok kızdığım defalarca uyarmama rağmen bir gelişme veya bir düzenleme alamadığım bir durumdan size bahsetmek istiyorum.

Değerli üstad Uğur abimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Cumartesi ve pazar günleri kurulan Dumlupınar pazar yerinde Kazım Özenç Seçen Ortaokulu yanındaki su çeşmelerinden hortumları çeşmelere bağlayarak pazarda balık tezgâhlarındaki su ihtiyaçlarını gidermek için hortum bağlıyorlar. Fakat hortumlar her hafta sürekli delik olarak her tarafa inanılmaz miktarda su sıçratıyor.

Daha açık olarak yazayım su boş yere yerlere akıyor ve ne o pazarın görevlileri ne de etrafta gezen zabıtalar bu olaya müdahale etmiyor.

Pazarda küçücük yerde mısır satan adamlara "kalk git, kapat, parasız buralara duramazsın" diye laf söyleyen sözde güvenlikçiler bu su israfının önüne geçmiyorlar.

Bir hortumda en az 5-6 tane delik var.

Gözükmesin diye üzerine koli falan atıyorlar.

Çok rica ediyorum bu konuyu Uğur abi köşesine taşısın.

‘Akarsuyun yanında bile olsan suyu israf etme’ hadis-i şerifi ne için söylenmiştir deyip, durumu hazmedemiyorum doğrusu.  

Bir kaç defa ben söyledim.

Hakkımı helal etmiyorum dedim.

Fakat adamların hiiiiç umurunda olmuyor.

Dünyada o kadar su kıtlığı yaşanırken bu durum beni sinirden deliye döndürüyor.”

…………..

Lütfen değerli büyüklerimiz değerli görevli arkadaşlarımız bu konuya biraz hassasiyet. Çünkü sizler için bu ekmek yemek kadar kolay ve basit.

GELELİM AK PARTİ KONYA’YA

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bilerek üstüne basa basa açıkça hatta bağıra bağıra söyledikleri doğrultusunda AK Parti İl Başkanı Musa Arat ve yönetimi istifa etti.

Şehir dün geceden biz bu satırları yazıncaya kadar hopladı.

Kim mi hopladı?

AK Partililer…

AK Partililer mi?

Yoook canım geçmişte AK Parti’de direkt görev alanlar ile onların çevresinde ki insanlar. Bir de AK Parti sayesinde para kazanıp ya da koltuk makam sahibi olanlar.

AK Parti’ye oy verip, AK Partiliyim ben diyen hiç kimsenin aklımda Musa Arat ve ekibinin istifası yoktu.

Hatta umurlarında bile değildi.

AK Partili olup da umurunda bu istifanın umurunda olmayanlar hep iş ve aş peşindeki insanlardı.

Ama işleri gıcırında olanlar boyuna il başkanı totosu oynuyorlardı.

Dün yaptığımız canlı yayın sonrası bir iş adamı abimiz ile bu konuda epey bir tartıştık.

Abimizin ellerinde bir kaşık yoktu. Şakır şakır oynuyor ağzından ballar akıyordu. Neşesine diyecek yoktu. Sebep...

Çok net Musa Arat gitmişti.

Başladık kendisi ile tatlı sert sohbete.

………..

AK Parti kurulduğu günden bu yana AK Parti’ye ya da şöyle söyleyelim, İl başkanı için oy kullanan partililer hangi İl Başkanından memnun olmuşlardı?

Hangisini makamı bıraktıktan sonra ziyaret edip kapısını çalıp hal hatır sorulmuştu.

Bugün yere göğe sığdıramadığımız ki gerçekten de öyledir aslanlar gibi Ali Sürücü abimizi bile o koltukta otururken yerden yere vuranlar da ne acıdır ki aynı isimlerdi.

Koca adamın küfür etmesinden tutun da falancaya şöyle talimat verdi diye eleştirenler, dağ gibi adamı hasta etmişler, partinin işlerinden kendi kasasına dahi sahip çıkmamasından bile memnun olmuşlardı.

Aradan 10 yıl geçiyordu Musa Arat’ı beğenmeyeler “Vay Ali abim vay” diyorlardı.

……….

Tamam Ali Sürücü’yü unuttunuz.

Ahmet Sorgun İl Başkanlığını bırakmıştı.

İki kez bürosuna sadece selam vermek için gittim.  Vallahi de billahi de bomboştu.

Allah Sayın Sorgun’u çok seviyormuş ki milletvekili oluverdi.

Tam Sorgun’u yaka paça eleştiriler başlıyordu ki Genel Başkan Yardımcısı oluverdi.

Şimdi iddia ediyorum bu sıfatlar bitsin, aynı isimler Ahmet Sorgun’u da ayaklarından tepe taklak asacaklardır.

………………….

Musa Arat gelmiş, Musa Arat gitmiş….

Şahıs olarak hiiiiç de umurumda değil.

Ne Ali Sürücü’den ne Ahmet Sorgun’dan, ne de Musa Arat’tan nasiplendik.

Ne para pul aldık ne de müdür olduk. Dahası açık üniversite mezunu olarak devlet dairelerine müdür olup makam araçlarına filan da sahip olamadık.

Birileri paaaat diye bu isimlerin sayesinde köşeler dönüp müdür, amir olurken biz hep aynı yerde durmaya çalıştık.

………………

Gelene takla atıp gidenin arkasından davul çalanlar bence AK Parti’ye en büyük zararı veriyorlar.

Musa Arat’ın gelip gitmesi ne CHP’lileri ne MHP’lileri ne BBP’çileri ne SP’lileri ilgilendirmiyor. Zaten bu partilere gönül verenler de hiç Musa Arat’ı konuşmuyorlar.

Musa Arat’ı aylar öncesinden gönderenler de bugünkü aynı isimlerdi.

Biz bu satırları yazarken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da muhtarlara sesleniyordu.

Televizyona arkamız dönük ama klavyenin tuşlarına vururken bir yandan da kulağımız Sayın Cumhurbaşkanımızda idi.

O anlarda kendime olan inancımı kaybediyordum.

Hatta yazdığım şu satırlara bile inanamaz oluyordum.

Ankara’daki AK Parti ile Konya’daki AK Parti bu kadar farklı olabilir miydi?            

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Marifet nefsi silmek değil bilmektir

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bazı okul servis aracı sürücüleri çocukları bıraktıktan sonra araç bomboş iken araçlarını otomobillerin üzerine sürecek kadar magandalaşmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz