Mehmet Önal

Mehmet Önal

Yazıklar Olsun

Yazıklar Olsun

Çaresizliğin ve acizliğin, boğazımıza bir yumruk gibi oturduğu günleri yaşıyoruz.  Gündem SOMA. Bir haftadır bu gündemle ilgili o kadar enteresan şeyler yaşandı ki.. Küfrümün, edebimi aşmaması için, bunları anlatmayacağım sizlere. Hiç değinilmediğini, hiç ele alınmadığını düşündüğüm bir cenahtan ve o cenahın durumundan bahsedeceğim.

Eline bir mikrofon yanına da bir kameraman alan herkesin arzı endam eylediği Medyadan bahsediyorum. Toplumsal acımız ve yaramızın üzerine sinek gibi üşüşenlerden bahsediyorum. İnsanların acılarını bir meta olarak görüp; bunu bir reyting aracı yapma gayretinden bahsediyorum.

Bu nasıl bir” Sorumlu yayıncılık” anlayışıdır? İnsanların en acılı, en özel ve en savunmasız hallerini haber yapma adına 77 milyona nasıl ifşa edilir? Nasıl olurda “Hangi soruyu sorsam ve nasıl ağlatsam?” Düşüncesi içerisinde olursunuz. Her naaş için bir hikâye oluşturma gayretiniz neyin nesidir? Neyin nesidir? Sanki Spor müsabakasından dakika ve skor verir gibi tavırlarınız. Hiç mi ruh yok sizde, hiç mi insanlık kalmadı.

Yaptığınız yayınlarla tüm halkımıza nasıl bir travma yaşattığınızın farkında mısınız? Televizyon seyredemez hale getirdiniz insanları. Kusura bakmayın, bu anlayış “Sorumlu” değil olsa olsa “Sorunlu yayıncılık” anlayışı olarak adlandırılabilir.

Olayları ajite ederek, toplumsal tepki oluşturmak ve bu tepkiyi sipariş edilen adrese gönderme gayretlerinizin, vatandaş tarafından fark edilmediğini mi zannediyorsunuz?

İnsan hayatını sermaye olarak gören, kan ve gözyaşından beslenen insanların çokluğu, ilk defa beni ürküttü diyebilirim. Bu tavır ve tutum içerisinde olan tüm medya kuruluşlarına söylüyorum; Sahte gözyaşlarınıza, habercilik adına oynadığınız tiyatroya, insanlık adına yazıklar olsun diyorum.

Elindeki medya imkânlarını, bir silah gibi kullanan ve kendi toplumunu gözü dönmüş biçimde hedef almaktan çekinmeyenleredir sözümüz. Allah sizi ıslah etsin.

Öte yandan, olayın gerçekleşmesinden hemen sonra, olay yerine giden ve bu krizi yöneten başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, ve Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas Bey’le re de bir teşekkür borcumuz olduğunu düşünüyorum. Onların şahsında kurtarma faaliyetlerine katkı vermiş herkese de teşekkür ediyoruz. “Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe” sözündeki Devlet algısını, vakarını ve sorumluluğunu hissetmemize vesile olmuşlardır.

Acıların tazeliğini koruduğu bu ortamda ebediyete uğurladığımız insanlar için rahmet dilerken, geride kalanlar için en zor şeyin, “hayatın devam ettiği” gerçeği olduğunu biliyor, ailelerine ve Milletimize başsağlığı diliyorum. Ruhları şad olsun. El-Fatiha.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Önal Arşivi
SON YAZILAR