Erol Sunat

Erol Sunat

Yeni Bir Türkiye Sayfası Açmak!

Yeni Bir Türkiye Sayfası Açmak!

Yıl madem ki 2021’dir. Madem ki, 2023’e üç yıldan az bir zaman kalmıştır. Madem ki Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzüncü yıla erişmenin mutluluğudur.

İçinde hepimizin kendini bulacağı yeni bir sayfa, “Yeni bir Türkiye Sayfası” açılmalıdır.

Ne demişti Şeyh Edebali, “ İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!”

Zaman, insanımızı yaşatma zamanıdır!

Zaman, devletimize, milletimize sahip çıkma zamanıdır!

İnsanımızı yaşatmak demek,

Onu barıştırmak demek,

Onu uzlaştırmak demek,

Onu ayrıştırmamak demek,

Onu sen-ben diye,

Onu sizden -bizden diye taraf ve hasım haline getirmemek demek.

Bundan böyle zaman, kavga zamanı değildir!

Kavgaların bitirilme zamanıdır.

Kendimize dönme,

Kendimize gelme,

Kendimizi bilme zamanıdır!

Şöyle oldu, böyle oldu, şu şunu dedi, bu bunu dedi.

Falan ağzına geleni söyledi, diye diye kaybolan yıllardan hiç mi ders almadık,

Hiç mi ders çıkarmadık?

 

*****

Ne demişti Hz. Mevlana, “ Dün dünle birlikte gitti cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım”

Hz. Pir’in söylediği gibi, bugün başka şeyler söyleyemiyoruz. Dünü dünle bırakıp, bugüne gelemiyoruz.

Gelmek istemiyoruz.

Dünle yaşamaktan,

Dünde kalmaktan,

Dünle avunmaktan,

Dünle dövünmekten,

Dünle sevinmekten,

Dünle ağlamaktan bir türlü bugüne gelemiyoruz.

Hatta, hiçbir isteğimiz yok.

Dünün dünle birlikte geçip gittiğine inanmamak için, diretiyoruz da, diretiyoruz.

Neden mi?

Çünkü elimizde bugüne ait bir şeyler yok! Hazırlığımız yok…Düşüncemiz yok…Tespitimiz yok…Planımız yok…Projemiz yok… Orijinal fikirlerimiz yok!

Yarınları konuşanlara, hayalci diyoruz. Bugünü konuşmak isteyenlere de, aceleci!..

Dünü konuşanları ise, konuşta dinleyelim diye teşvik ediyor, arkasında duruyoruz!.

 

*****

Gün, yeni şeyler söyleme zamanı!

Gün, yüzüncü yıla gidişin, yüzüncü yılla buluşmanın zamanı!

Gün, coşku zamanı!

Gün, heyecan zamanı!

Gün, sevinç zamanı!

Gün barış zamanı!

Gün kardeşlik zamanı!

Madem ki, bu coğrafyada bin yılın kardeşliğinden dem vurulur!

Lafta kalmamalı!

Ortaya konmalı!

Kardeş kardeşi dinlemeli!

Kardeş kardeşi anlamalı!

Kardeş kardeşin yaralarını sarmalı!

Kardeş kardeşe hoşgörüsünü sunmalı!

Kardeş kardeşe kol kanat germeli!

Eğer böyle birleştirici, böyle yakınlaştırıcı bir günde, bu sayılanlar yapılamazsa, böyle tarihi bir anı, bile bile ıskalayanları, bir araya gelemeyenleri ne tarih, ne de Türk Milleti affetmeyecektir!

Hoş görmeyecektir. Gururlarına ve kibirlerine mağlup oldular diyecektir.

 

*****

Düne dair ne varsa, bırakın dün denilen karanlık dehlizin içinde kalıp gitsin!

Bunun adına yeni bir sayfa açmak da diyebilirsiniz!

2020 yılını yaşadıktan ve gördükten sonra, bu sayfa daha fazla gecikmeden geciktirilmeden açılmalı!

Bu sayfanın adı Türkiye sayfası olmalı!

Herkesin elini taşın altına, gövdesini taşın altına, yüreğini taşın altına koyacağı bir birlikteliğin sayfası hazırlanmasına destek ve gayret verilmeli!

Bunun adı Türk Milletiyle barışmaktır!

Siyasetin siyasetle barışmasıdır!

Kaynaşmasıdır!

Kucaklaşmasıdır!

Bayram günüdür, bayram!

Bu sayfaya, Türkiye’nin yüksek çıkarları için, âli menfaatleri için, millet yararına, devlet yararına bir araya gelinmenin nişanesi olarak, bir başlangıç yapılmalıdır.

Bu saatten sonra, eteklere taş toplanın bir alemi yok!

Bu saatten sonra faydası da yok!

Bugüne kadar kafamız gözümüz yarıldığı kadar yarıldı..

Birbirimize söylemediğimiz laf kalmadı.

Bir taşla bilmem kaç tane kuş vurma mevsimi de geçti!

Vuracak kuş, atacak taşta kalmadı!

 

*****

Kavgalardan, sataşmalardan, yumruklaşmalardan hevesinizi almadınız mı?

Bu dünyada barışmak diye, konuşmak diye, sulh olmak diye, el ele vermek diye bir yığın güzel ve anlamlı kavram var.

Kinlendik ne geçti elimize? Küs durduk, küs oturduk, ne kazandık onca yıl? Kıskançlık yaptık neyi hallettik? Tahriklere kapıldık, dolduruşlara geldik, onun-bunun gaz vermesine aldandık ne oldu?

Olan memlekete oldu?

Onca güzel günü, onca birlikte hareket etme kabiliyetini ıskaladık!

Çevremizi saran, kuşatan, bizleri sürekli kışkırtan şu ayrık otlarından, zehirli sarmaşıklardan, kara çalılardan, kara dikenlerden kurtulmadan olmayacak!

Beyaz bir sayfa açmak onun için önemli…

Fırsatçılar, yalancılar, talancılar, yağcılar, dalkavuklar, açıkgözler, çıkarcılar, menfaatperestler önce onlardan yakamızı kurtarmak, onlardan sıyrılmak gerekiyor.

Neyi bölüşemiyoruz ki?

Bu millet her şeye layık değil mi? Hak etmiyor mu, insan gibi yaşamayı…

Ne diyordu, Hz. Mevlana, “Sevgide güneş gibi ol. Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol. Hataları örtmede gece gibi ol. Öfkede ölü gibi ol. Her ne olursan ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR