YENİ EĞİTİM MODELİ ÜZERİNE-4 (12 Yıllık Zorunlu Eğitim)
Bilindiği gibi zorunlu eğitim kesintisiz 8 yıl iken 11 Nisan 2012'de ''İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'' adıyla Resmi Gazetede yayımlanarak 4+4+4=12 yıllık kademeli zorunlu eğitime geçildi ve 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanıldı.
Öncesi ve sonrasında tartışılan kademeli 12 yıllık zorunlu eğitim bugüne kadar geldi hala da tartışılmaktadır. O gün karşı çıkan ve savunanların gerekçeleri bugün itibariyle fiyaskoyla sonuçlanmıştır.
Savunanların gerekçesi, eğitimde kaliteyi artırarak gelişmiş ülkelerle bilgi ve teknolojide rekabet edebilen nesiller yetiştirmek; lise ve üniversite mezunlarının oranını yükselterek okumuş bilgili insan sayısını artırmaktı.
Karşı çıkanların gerekçesi ise kademeli geçişlerle imam hatip ortaokullarının açılmasının önündeki 8 yıl kesintisiz zorunlu eğitim engelini ortadan kaldırarak “dindar nesiller” yetiştirme amacının gerçekleştirilmesini sağlamaktı.
Kimse ülkemiz şartlarına bu sistemin uygun olup olmadığını, hangi olumsuz sonuçlara yol açacağını hesaba katmadı. Bugün geldiğimiz noktada bu olumsuzlukları yaşamakta ve kuyruğuna basılmış kediler gibi acı acı miyavlamaktayız!
Lise ve üniversite mezunlarının sayısını artırdığımız doğru doğru olmasın da ne bilgili, rekabet gücü yüksek ne de dindar nesli yetiştirebildik. Amacı olmayan, günü yaşayan, saygıyı kaybetmiş, teknolojinin girdabına kapılmış bir nesli yetiştirdik!
-Gözünüz aydın olsun hepinizi tebrik ederim(?)
Gelinen nokta, yazımın önceki bölümünde yer verdiğim Mehmet ACET’in yazsında belirttiği “Kırmızı Kitap” dışına çıkılamadığıdır. Muhafazakar kesimin ağzına İmam Hatip Ortaokulu balı sürülmüş aslında karşı çıksalar da diğer kesime bal yedirmişlerdir.
Diğer kesim dediğim bir sendika ve o eksenli düşünenler. Ben bildim bileli bunların tek derdi “Zorunlu Din Eğitimine” karşı çıkmak “Ana Dilde Eğitimi” savunmak. Bir yerden bir din kokusu alsınlar hemen saldırıya hazırlar. Her iki bakış açısı da gerçekleri görmemizin önündeki en büyük engeldir.
Bir türlü anlamıyorum, dinin insana ne zararı var ki zorunlu din öğretilmesine karşı olunur hem de yüzde 99’nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede. Her neyse kademeli 12 yıllık zorunluğu eğitimin eğitim açısından olumsuzlukları üzerinde durmaya çalışalım.
1-Eğitimde kalite arttı mı?
Eğitimde kalite artmadığı gibi düşmüştür. Bunun en önemli nedenlerinden birisi lise öğrenimine devam etmek istemeyen öğrencilerin eğitim-öğretim ortamlarını bozması, öğretmenlerin öğrenciler üzerinde etkinliğinin azalması; sınıfta kalmaların zorlaştırılması; öğrencilerin biran evvel mezun edilerek sistemin dışına çıkarılması.
Bir öğretmenimizin öğrencilerine söylediği bir söz acı gerçeği öyle ortaya koymuş ki hem üzüldüm hem de güldüm! 12 yıllık zorunlu eğitimin eğitim açısından getirdiği noktayı en iyi anlatan son yılların en önemli sözü:
“Sınıfta kalmayı başaran öğrenciye onur belgesi verilmelidir.”
Sınıfta bıraktığında daha mı iyi olacak, diyebilirsiniz. Doğru olmasına doğru da yanlış olan bu öğrencileri zorla sınıflara sokmaktır. Çocukların kendileri söylüyor “ben okumak istemiyorum zorla beni okutuyorlar” diye.
Açık liseye devam etsin, kendi işlerine baksın demek çok kolay da delikanlı adam niye orada burada çalışsın okulda haylazlık yapmak varken! Okullarımızda asayişi sağlamak öyle kolay değil; bir de bayan öğretmenlerin sisteme yoğun olarak katılmaları disiplinsizliği iyice artırmıştır.
Bu ortamda kalite ve verimliliği sağlamak çok kolay değil ve acı sonuçlarını sınavlarda da görüyoruz. Üniversite sınavlarında matematik ortalamamız 2(iki)!
Tamam okumak istemeyenleri anladık da okumak isteyenlerin haklarının gasp edilmesine ne diyelim? Abarttığım düşünülebilir, saygıda duyarım. Ancak, dile getirdiğim hususlarla ilgili küçük bir araştırma yaparsanız az bile söylemiş dersiniz.
2-Kademeler arası geçişler.
Kademeler arası geçişlerde de bir takım sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunlardan birisi de 5. sınıfların ilkokuldan ortaokula dahil edilmesidir. Bu öğrenciler ortaokula dahil olsalar da yaş ve olgunluk itibariyle ilkokul öğrencisi durumundan kurtulamıyorlar. Bunların azımsanmayacak kısmı ortaokul müfredatını kaldıramamaktalar. Ayrıca, ilkokul çağı tamamlanamadığı için ilkokuldan da yetersiz gelmektedirler.
Kısmi olarak liseye geçiş sistemleri üzerinde yazımın önceki bölümlerinde durmuştum. Önümüzdeki yazımda devam edeceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.