Bay Kemal’e bi garanti verin!
250 bin konut için garanti istemiş CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, kendi ifadesiyle nam-ı diğer Bay Kemal.
Kimden istemiş?
20 yılda; 1,2 milyon konut, 1.400 okul, 1.000 spor salonu, 1.500 ticaret merkezi, 920 cami, 270 hastane, 100 sağlık ocağı, 20 stadyum, 20 üniversite, 215 yurt, 45 kütüphane yapan TOKİ’den.
Kimden istemiş?
20 yılda Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanların ortalama 3 katı; yol, köprü, tünel, hastane, baraj, okul, üniversite, fabrika, aklınıza gelirse yapan Recep Tayyip Erdoğan’dan…
Aslında Bay Kemal da biliyor ki; Recep Tayyip Erdoğan, söz verdi mi tutar, yapmayacağı şeyler için de söz vermez.
Millet zaten biliyor, onun için de şu ana kadar 5 milyon kişi başvuru yaptı.
Tabi millet Bay Kemal’i de her şeyiyle biliyor, tanıyor, hatta “namus sözü”nden…
Ne demişti Bay Kemal yerel seçimlerden önce: “Hiçbir işçiyi işten çıkarmayacağız, namus sözü veriyorum.”
Peki ne oldu; CHP’li belediyeler on binlerce işçiyi kapı dışına bıraktı yerlerine de 3-4 katı kendi adamlarını doldurdu.
“Namus sözü” buysa ötesini varın siz düşünün!
Gerçek dışı iddiaları, yalanları mahkemece de defaten tescil edilmiş bir Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'yi iktidara getirmiyor.
6’lı Masa da, Meral Akşener de biliyor olacak ki, “kazanacak aday” deyip, “benimle misiniz?” diye soran Bay Kemal’e “seninleyiz” demeyip cumhurbaşkanı adaylığına bir türlü onay vermiyor.
***
Bu seçim AK Parti’yle muhalefet arasında değil, hayat pahalılığıyla AK Parti arasında. 6’lı Masanın umudu da tencere. Tencere kazanırsa iktidar olacaklar!
Tabi burada altını önemle çizmek istiyorum; 80 yıldır her zorlukları gören ve bugün yaşanan sıkıntıların kaynağının bu geri kalmışlık olduğunu bilen bu millet, bu kritik süreçte ülkenin kaderini domates, patates fiyatıyla belirleyecek bir millet değil.
Bu millet, bu ülkenin 20 yılda geldiği noktayı, kazanımlarını, refahını; bugün yaşanan ve büyük bölümü küresel kaynaklı kalan kısmı da mevcut serbest piyasa ekonomisi denilen vurgun ekonomisinden kaynaklı ekonomik sıkıntılara feda etmez.
Kim böyle düşünüyorsa, bir tas hoşaf, yarım kuru ekmek, ayağında çarıkla 7 düvele dünyayı dar eden bu milleti tanımıyor demektir.
Ancak şöyle bir tablo var: Bir gelinen nokta, hakikaten alt gelir grubunu çok zorlar boyutta. İki, fedakarlık yapılacaksa herkesin yapması hatta en fazla en üst gelir gurubu yapması gerektiği.
Servet sahipleri için varlıklarını ikiye katlarken alt gelir grubunun daha da alım gücünün düşmesi sorunu, yani 500 bin TL’lik ev fiyatının 1 milyon TL olmasının 5 bin 500 TL asgari ücret alan kiracıya; 1.500-2.000 TL olan ev kirasının 4.000-5.000 bin TL olması şeklinde yansıması sorunu.
Ve en önemlisi AK Parti'nin bugüne kadar hep arkalarında duran dar gelirlinin yanında olduğunu göstermesi meselesi.
Aslında iktidar pandemiden bu yana sıkıntılı süreçte her zaman halkın yanında olduğunu gösterdi.
Ancak “milli güvenlik sorunu” haline gelen adına “serbest piyasa” ekonomisi denilen, “serbest vurgun” ekonomisi haline dönüşen mevcut sistemle mücadelede maalesef yeterli başarı elde edilemedi.
Küresel sömürü düzeninin dışarıdaki ve içerideki enstrümanları, her fırsatta iktidarın karşısına kurla, faizle, stokçulukla dikildi.
Burada her fırsatta dile getirdiğimiz bir şey var ki, "Bu ceza anlayışıyla bu vurguna dur diyemezsiniz" ve denilemedi. Maalesef burada iktidar bu noktada gerekli adımları atamadı.
Mesela sıfır otoda stokçuluk ve vurgunu önlemek için 6 yıl 1 bin km şartı bir düzenleme ortaya koyuyorsunuz. 8.400 TL cezai müeyyide öngörüyorsunuz. İnanılır gibi değil.
Belki 100 bin 150 bin TL kar marjının olduğu bir yerde 8 bin 400 TL cezadan kim korkar? Şimdi Meclis açılınca ceza 300 bin TL’ye çıkarılacak. Günaydın, bu en başından nasıl öngörülemez?
***
Ve iktidar bu mevcut ekonomik düzenin Türkiye’nin kaderini ve geleceğini etkileyecek boyutta olduğunun artık daha iyi farkında ve buna müsaade etmeyecek. Süreçte gördük ki devlet, ekonominin bir noktasında içinde olmalı.
İşte Tarım Kredi marketleri, TOKİ’nin konut hamlesi de bununla ilgili.
Tabi kalkınma düşmanı, koltuk umudunu ülkenin felaketinde, yoksullukta arayan muhalefet, halkın sorunlarının çözülmesinden,“tencerenin” kafalarına devrilecek olmasından rahatsız.
Neymiş seçim ekonomisiymiş. Açıkça karşı çıkamamanın yeni bahanesi.
Bedava elektrikten tutunda üçte bir fiyatına otomobil vadeden muhalefetin, 20 yıldır iktidarda olan ve ülkeyi 3 kat büyüten iktidarı seçim ekonomisiyle suçlaması tam bir komedi ve duyulan rahatsızlığın göstergesi.
***
Ne demiştik: Reis bu oyunu bozar!
Cumhuriyet tarihinin en büyük konut hamlesiyle başladı. Çiftçiler için desteklerin artırılmasıyla devam ediyor. Devamı gelecek; EYT konusu, kadro meselesi, ücretler konusu...
Bana göre bu noktada bitirici yumruk yılbaşında vurulacak. Ben ücretlere Cumhuriyet tarihin en yüksek zam oranlarından birini bekliyorum. Tabi kamuda artış büyük ölçüde teminat altında. Burada alt, gelir grubunu yakından ilgilendiren "asgari ücret" konusu en önemli mesele.
Küresel ölçekte yarının ne olacağı belli olmadığı, Ukrayna-Rusya hattında gerilimin yükseldiği, 3. dünya savaşı söylentilerinin daha sıkça dillendirildiği, ki inşallah böyle bir şey olmaz, bir ortamda şimdiden çok erken ama ben asgari ücretin net 10.000 TL’nin altında zaten olmaması gerektiğini hatta yüzde 100 bir artış yapılması gerektiğini düşünüyor, bekliyorum.
Bu ülkenin 20 yıllık kazanımı ve büyük yürüyüş, domatese, patatese, hayat pahalılığına, stokçuya, vurguncuya, kurban edilmemeli. Hükümetin atacağı tüm bu ekonomik adımlarla; bugüne kadar her icraata karşı çıkan, kalkınma karşıtı, yapmakla değil yıkmakla övünen, milli meselelerde bile ülkesinin yanında durmayan, terör örgütü üyelerini serbest bırakmayı, ülkeyi geriye döndürmeyi vadeden zihniyete milletin şans tanımayacağını düşünüyorum.
NOT:
Daha önce Çumra’nın Balçıkhisar Mahallesinde yaşanan internet sorununu dile getirmiştik.
Türk Telekom yeni hat döşeyerek sorunu çözmüş. Bu konuda vatandaşın memnuniyetini dile getirelim ve kurumların her zaman daha duyarlı olmasını gerektiğini de vurgulayalım.
NOT:
Bir önceki, “Bu masa dağılmaya mahkumdur” başlıklı yazımızda 6’lı masadaki kimlerle kimlerin yan yana oturduğunu yazmıştık. Bazı okurlarımız Demokrat Parti’ye unutmuşsun, bir şey söylememişsin dediler. Aslında şu anki DP yönetiminin isminden başka bir benzerliği olduğunu söylemek zor ama, “Merhum şehit başbakan Adnan Menderes’i darağacına götüren zihniyetin temsilcileri ve sevenleriyle onun mirasından gittiğini söyleyenler bir arada” diye de ekleyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.