BU KONYA DA NEYMİŞ YAHU!
Üniversitelerde yeni eğitim-öğretim dönemi başladı. Hayırlı olsun. Üniversite eğitimi ilk günlerde özellikle yeni başlayan öğrenciler için oldukça heyecanlı olur. Bu heyecan Konya dışından gelen öğrenciler için daha da yükselir. Öğrenciler ve veliler ile ilgili bu ilk günlerde öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki hayretler içinde kalıyoruz desek yeridir. Bunlar arasında daha önceden Konya’ya hiç gelmemiş, Konya’yı tanımamış, Konya kültürü, yemekleri hakkında hiç bilgileri, çoğunlukla kulaktan dolma dediğimiz başkalarından duyduğu şeyler.
Öğrenciye soruyoruz, “neden Konya, neden Selçuk Üniversitesi”. Cevap veriyor, “Konya hakkında pek bilgim yok, babam Konya’nın güvenli ve insanının iyi olduğunu söyledi, bu yüzden de burayı seçtim, bir de Konya’nın problemsiz ve ucuz bir kent olduğunu söylediler.” Buyurun cevabı.
Bezen de öğrenci velileri ile karşılaşıyoruz. İşin enteresan tarafı çocuklarını üniversiteye yerleştirmek üzere gelen veliler genelde eşleri ve diğer çocuklarıyla beraber geliyor, Konya’yı şöyle bir gezelim, görelim diyorlar. Çocuklarını yerleştirdikten önce veya sonra öncelikle daha önceden duydukları veya tavsiye üzerine Mevlana Türbesini gezip dua ediyorlar, ardından etli ekmek yemeyi seviyorlar. Bunlar arasında yakın tanıdıklarımız olduğu gibi, bir tanıdık vasıtasıyla bizleri bulanlar da oluyor ve aynı soruları onlara da yöneltiyoruz.
Velilerin verdiği cevaplar çocuklarının hemen hemen aynısı. Ailelerin en çok üzerinde durdukları konu, Konya’nın güvenli bir kent olmakla birlikte halkının İslami hassasiyetinin yüksek olduğudur. Aslında bu tür nitelemelere, Konya dışı seyahatlerimizde bizlerin de çok karşılaştığı oluyor. Öyle ki, Konya’da nasıl yaşıyorsunuz, özel hayata karışmalar ve baskılar oluyormuş, çarşaflılar çoğunluktaymış, örtünmeden dışarı çıkılmazmış, namaz kılmayanı ve oruç tutmayanı cezalandırıyorlarmış gibi bir sürü doğrusu olduğu kadar saçma düşüncelerle karşılaştığımız oluyor. Gerçi bunların çoğu maksatlı sorular ama Konya imajının yanlış algılanması yine de insanı rahatsız ve rencide ediyor. Bu tür soruların bir sebebi de, İslami hayatı ve Müslümanları aşağılamak için Konya üzerinden yapılmak istenmesidir.
Bu olaylardan ortaya birtakım güzel sonuçlar çıkıyor ve buradan da mesuliyetler yüklüyor, değil mi? Görülen odur ki, Konyalı dostlara, sonuçlardan sebebe gitmenin yolları açılıyor. Yani isteseniz de istemeseniz de başkalarının sizi gördüğünden; doğru değerlerle yüklü, yanlış algılamalardan soyutlanmış olmalısınız. Bu kolay değil ama imajımız bu.
Geçenlerde bir seyahatimde İstanbul’da bir dost vasıtasıyla karşılaştığımız aklı başında, entelektüel yapıda görülen bir bayana “Konya’da hoca” diye tanıtıldığımda hemen “din hocası mı” çıkışı ile nitelenmem enteresandı. Arkadaşımın çıkışına fırsat vermeden “evet” cevabını verdim. Ardından da “farkeder mi” diyerek karşılık verdiğimde alışılmış bir sürü şeyler söyledi. Gülerek ve sabırla dinledim, o entelektüel görüntüsünün altında boş bir kafa ve önyargı vardı. Arkadaşım, “üniversitede, Prof.” deyince de “neden daha önce söylemediniz” diye gevşemeye, bakışlarıyla özür dileme eğilimine girdi.
Gülerek, üslubunca onun ve onun gibilerin anlayacağı dilden gerekli cevabı verdim ardından da Konya ve Konyalı ve değerlerini anlattım. Tabii ki, ezildi-büzüldü, kızardı-bozardı, o eziklikle ardından da alışılmış bir tabirle “bütün Konyalılar sizin gibi değil ki” deyince ikinci bir gaf ve ardından biraz daha yumuşsak bir geçişle “kaç Konyalı tanırsınız” çıkışına karşı, daha da zorlandı. Mesele o şahsın çıkışı değil, mesele bu tür nitelemelere fırsat verilmesidir. Bir arkadaşımın kızının adı Şerife Kübra ancak kız Şerife adından utanır, sadece Kübra adını kullanır, bir diğeri Hediye Zehra’sının sadece Zehra’sının kullanılmasını ister, kendi adından utanırsa, diğerlerine “laf” düşürmüş olur.
Nereden nereye geldik ama bunlar gerçek ve tavrımız da doğru, usulünce ve nazik, kısaca neysek o olmalıdır.
Saygı ve muhabbetle, Cumanız hayırlar getirsin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.