Bu şehrin “Ortak aklı” artık oluşmaya başlamış
Zaman zaman bu sütunlarda şehrin ve şehrin insanlarının eksik ya da hoş olmayan durumlarını mümkün oldukça yapıcı bir dille gündeme getirsek de “eğriye eğri doğruya doğru” demenin de, gazetecilikten önce bir insanı durum olduğunun altını çizmemiz gerekir.
Mesela bir Konyalı olarak son 40 yıldır hep Kayseri’yi, Antep’i, Karadeniz’i kıskanmışızdır.
Niye?
Bu yerlerde şehri yöneten bir üst akıl vardır. Bu akıl çekişmelere, fesatlıklara, şehir ve şehrinin insanı adına yanlışlıklara asla izin vermez. Yanlışsa da o artık ortak aklın karadır denir. Gerekirse düzeltilmeye çalışılır, düzeltilir.
Son yıllarda Konya’nın tepesinde özellikle de Sayın Davutoğlu’nun şehrin yöneticileri ile bire bir yaptığı görüşmelerin ardından bu ortak aklın oluşmaya başladığına şahit oluyoruz.
Şimdi bu nereden çıktı? Diyorsanız.
***
Perşembe sabahı Kültür Müdürü Sayın Mustafa Çıpan arıyordu. Ekranda Mustafa Beyi görünce korktum (!). Çünkü biz genelde kültürle, turizmle ilgili de eleştiri yazıları yazarız. Mustafa Bey’de arar, o kendisine has dervişliği içerisinde durumun bir de diğer yüzünü bize anlatır dolayısıyla bizi bilgilendirir.
İşte ekranda Sayın Çıpan’ı görünce “alo” demeden aklıma ilk olarak “Acaba yine ne yazdık ki?” sorusu geldi.
Oysa Mustafa Bey, hiçbir açıklama yapmadan Akşam namazı ya da namazın ardından bizi Mevlana Türbesi’ne davet ediyordu.
Hemen aklımıza yine iki yıl önce bir ramazan akşamı Mustafa Bey’in bizi Türbeye çağırdığı geldi. O günlerde yine türbenin restorasyonu ile ilgili verip veriştiriyorduk. Davete icabet ederek teravih namazı sonrası gittik. Ve sahur vaktine doğru türbeden çıkarken ayaklarımız birbirine dolaşıyor başımız dönüyordu. Çünkü Mustafa Bey bütün çalışmaları bize bire bir gösterdikten sonra, türbenin temeline indirmiş fotoğraf çekmemize izin vermiş ve sonra da elimize tahtaları çivileri vererek, “Abi senin günahın çok. Hadi biraz çalış bakalım!” deyivermişti.
***
Akşam ezanları okunurken bu kez biraz daha rahatça türbenin kapısına geldik. Kapıda Milli Eğitim Müdürümüz Mukadder Gürsoy Bey’le karşılaştık ve içeriye birlikte girdik.
***
Perşembe günü akşam girdiğimiz türbeden Cuma’nın ilk saatlerinde çıkarken Allah’tan bir kolumuzda Ticaret Borsası Başkanı Sayın Hüseyin Çevik bir kolumuzda da gazeteci dostumuz Mustafa Tatlısu vardı… Aksi takdirde yine türbeden çıkarken ayaklarımız yere değmeyecekti.
***
Evet, türbe yapılışına ve geleneğine uygun olarak ibadete açılmış. Türbede artık namaz kılınıyordu. Kuran-ı Kerim tilaveti, mukabele yapılıyordu.
Söyleseler vallahi inanmazdım. Ama bizim imam, müftümüz Prof. Dr. Ali Akpınar olunca, arkasında da Vali Muammer Erol, Erbakan Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, Dr. Mustafa Güçlü abimiz, iş adamı Asım Kaplan ile bazı gönül dostları olunca bunun yıllardır hayal ettiğimiz rüyanın gerçek olduğunun en açık işaretleriydi.
O “anlatılmaz ancak yaşanır” denilen muazzam gecenin yaşanmasına ve bunların görünmesine vesile olan Sayın Mustafa Çıpan Bey’e ve şehri yöneten tüm büyüklerimize Konya ve Konyalılar adına şükranlarımızı sunarız. Geceden sabaha kalan bizdeki ilk izlenim ise “Bu şehrin ortak aklı oluşuyor”du.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bana söylemek düşer, kabul ettirmek benim elimde değildir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sabretmeyi öğrendiğimiz zaman adam oluruz
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.