Her 24 Nisan’da olan
Her 24 Nisan’da olduğu gibi bazı Ermenilerin aslı astarı olmayan iddiaları gündemde. Neymiş, soykırımı ABD kabul edince hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış, her şey kötü bir hâl alacakmış. Bik bik de bik bik…
Hal böyleyken Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleştiği, iyiye gittiği günlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin meclisinde, ismini zikretmekten imtina ettiğim biri, HDPKK vekili Türklerin artık Ermeni soykırımını tanıması gerektiğine dair bir önerge verdi. Dedim ya zamanlaması manidardı, anlayan anladı.
Detaya gerek yok gelişmelere dair. Klişe sözlerin, yüksek telden bağırıp çağırmaların havada uçuştuğu günler geçiyoruz. Elbette kızacağız, işin aslını savunacağız ama kızmak, küfretmek faydasız ve sonuçsuz. Onların her girişiminin sonuçsuzluğa mahkûm oluşu gibi bağırıp çağırmanın beyhudeliği de aşikâr. Bunun yerine hakikate bilgiyle ulaşmakta yarar var.
Önergeyi veren Ermeni kökenli bir vekil, yıllardır içimizde kardeşçe yaşayan binlerce insandan/misafirden biri. Başka dinlerden ve milletlerden olan, azınlıktan sadece biri yani. Şimdi Ermeni’ye Ermeni, Yahudi’ye Yahudi vd. dediğiniz anda ırkçılıkla/faşistlikle/ayrımcılıkla suçlanırsınız. Lâkin Türkçe edebiyat derseniz, Türk kelimesini ağzına almazsanız en çağdaş, en demokrat vatandaş sizsiniz, yerseniz(!) Yani bir Türk olarak sen Ermeni’nin, Yahudi’nin, eşcinselin adını anamazsın, Türk olduğunu söyleyemezsin, hatta Türkçe edebiyat demelisin. Hepsi kendilerine iade, kem söz sahibine aittir de yaşananları bu gözle değerlendirmeyip, tek taraflı bir sözde saygının müsebbiblerinin kuyruğuna takılmamak da lâzım gelir.
En baştan şunu aklımıza getirmeliyiz, daha doğrusu akıl etmeliyiz. Şanlı ve şerefli bir tarihe, müstesna erdem ve hasletlere sahip, merhamet timsali aziz devletimizin fetihlerde düşmana nasıl davrandığının sayısız örneği anbean ortadayken böyle bir milleti soykırımla, katliamla itham etmek dünyanın en akılsızca ve hayasız yalanıdır.
Araştırmayan, okumayla arası pek de iyi olmayan bir milletiz. Ermeniler hadi gerçeklerin ortaya çıkacağı endişesiyle bu tür işbirliklerinden kaçıyor. Buna karşılık bir Türk kim olduğunu, nerden gelip nereye gittiğini, hasletlerini ve ulvî amaçlarını iyi bilmelidir. Ancak o zaman hakikati zihnimize nakşeder ve nasıl bir millet olduğumuzu idrak ederiz.
Meselâ Sakarya Üniversitesi’nde bir Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi olduğunu, internet sitelerinde konu hakkında oldukça ilginç örneklerle desteklenmiş makaleler bulunduğunu kaçımız biliyor/hatırlıyor/değerlendiriyoruz. Bu ve benzeri pek çok sitede aslında Ermenilerin acımasızca ve vahşice saldırılara giriştiğini okuma yazması olan herkes fark edecektir. Böyle çirkin ve çirkef saldırılar karşısında kellemizi uzatıp ‘alın kellemizi hak ettik’ mi diyecektik, ne yapacaktık? Bir millet saldırıya uğruyorsa, devlet adamları cinayete kurban gidiyorsa o devletin kendini savunma hakkı vardır.
İş bu kadar netken başka bir ülkede o ülkenin insanlarıyla beraberce yaşayan, misafir edilen, milletvekilliği de yapan birinin sağduyulu bir şekilde düşünmesi ve hareket etmesi beklenir. Ama bu zat ne yapıyor; ekmeğini yediği, kendisini bağrına bastığı, vekilliğe yükselttiği milleti soykırımla suçluyor, bunu üzerinden rant devşirmeye kalkıyor. Ya Sezgin efendiye ne demeli? Bu ülkenin hayrına olan her icraata karşı çıkan, terörist taziyelerinde boy gösteren, yetmezmiş gibi bu mahlûkların övgüsünü dilinden düşürmeyene ne demeli?
Hangi birini sayayım? Tarihimiz boyunca Batıdan, Haçlılardan müteşekkil dış mihraklardan çok içimizdeki kuzu görünümlülerden çok çektik. Onlar savaş meydanlarında yenemeyeceklerini bal gibi bildikleri bir milleti aparatlarıyla karıştırmaktan vazgeçmeyecekler. Kendilerini bile isteye kullandıran hainlerse, Afganistan’da ve pek çok ülkedeki müptezelin yaşadıkları ortadayken içlerinde hiçbir zaman taşımadıkları vatan sevgisinin aksi istikametinde çalışmayı sürdürecekler. İyi ve kötü hayat boyu devam edecek; iyiler ve kötüler her zaman olacak. Tabiat boşluk kaldırmaz. Herkes görevini, kendine yakışanı yapmaya devam edecek kıyamete dek.
Hep dediğimiz gibi plânların üstünde plân vardır. Haklının hak ettiğini alacağına iman etmiş bir milletiz. Türk’üz, elhamdülillah Müslümanız. Hiçbir zaman diz çökmedik, kula kulluk etmedik, hep Hak istikamet üzere yürüdük.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.