Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Düşünceye saygı

Düşünceye saygı

Aile ve anneyi merkeze alan romanlar revaçta. Hayatla iç içe bu kurgularda can alıcı tembihler var

Şiir Yıllıkları Yeniden Hayatımızı Zenginleştirse Ne Güzel Olurdu!

Tanıtım Yazıları ile Eleştiri Yazıları Aynı Şey Değildir ve Eleştiri de Sadece Övgüden Müteşekkil Olmamalıdır!

“İçimin yeni heyecanlar için dolduğunu hissetmiyorum. Fakat bilmeden yeni yaşantılara hazırlıyorum kendimi. İçimde bir Selim ölürken kalan bütün gücüyle yeni bir Selim yaratıyor.”

Üç Roman ve Bir Atölye

Bu ay üçü roman, biri inceleme tarzında dört kitap masamda…

İlki Tarık Tufan imzalı ‘Gece Açan Çiçekler’. Bir solukta okudum desem yeridir. Osmanlı’nın son zamanlarında geçen bir aile ve aşk romanı. Babanın evi terk etmesiyle herkes derinden sarsılır. İyice agresif bir ruh haline bürünen anne, her işe koşturan ama kıymeti bilinmeyen büyük kardeş Halide, evin tek erkek çocuğu olması hasebiyle şımartılmış, sinir bozucu işlere imza atan Çağatay, küçük yaşta yatılı yurtta kalmaya zorlanan ve kayda değer bir romancı olmayı başaran en küçük kardeş Nihal; diğer tarafta İtalyan bir ressamla hayatının akışı değişen, büyük bir aşka yol alan Derviş Ali’nin hazin bir şekilde sonuçlanan macerası.

Anlaşılması kolay, sürükleyici hususiyetlerine karşılık bilindik İskender Pala yahut İhsan Oktay Anar tarzı dil ahengi, kelime zenginliği beklemiyorsanız düş kırıklığına uğramayacaksınız.

Seray Şahiner imzalı ‘Vatan Millet Samatya’ adlı romanda da aile, en başta da bir anne sendromu roman severleri bekliyor. “Zor hayatların ironik ve coşkulu bir kimliğe büründüğü romanda pozitif bir kadına bakış söz konusu, tahmin etmek zor değil!

İskender Pala Divan Edebiyatı alanındaki ustalığını, diğer kurgu eserlerinde olduğu gibi ‘Azdahak’ta da devam ettiriyor. Yolculuk 16. Yüzyılda, Osmanlı diyarlarına…

Necip Tosun Post Öykü’de yayınladığı ‘Yazarlık Dersleri’ni aynı adla Ketebe’de vücut bulan 600 sayfalık hacimli bir kitabında bir araya getirdi. Her ne kadar yazma meraklılarına hitap ediyor görünse de yazmanın en temel gereksinimi okuma yolculuğuna da eşlik edecek türden bir rehber ‘Yazma Dersleri’.

Dört kitabı tek köşe yazısına sığdırmaya imkân yok, kabul edersiniz ki! Nasipse hepsi hakkında farklı mecralarda farklı metinleri yazmaya başladım bile.

2024’te Türk Şiiri

Yakın zamanlara dek Mehmet H. Doğan’dan Kaan Eminoğlu’na vd. gibi şiir üstadlarının yıllıklarını ilgiyle okur, istifade ederdik. Bu geleneği farklı bir tarzda da olsa ısrarla sürdüren kadim dergilerimizden Hece, şubat sayısında Mehmet Solak’ın editörlüğünde ‘2024’te Türk Şiiri” dosyasına imza atmış. Geçtiğimiz yıl içinde ön plâna çıkan şiir kitaplarından bazıları hakkında çeşitli kalemlerin metinleri yer alıyor dosyada. Genel bir değerlendirme, şiire dair kitap ve dergi yazılarının bir hasılasını arıyor gözlerimiz ama... Bahsedilen kitaplardan kaçını takip edebildiğiniz, beğeni yönlerimiz paralel mi, neleri ıskalamışız? nev’inden sorular bir sağlama imkânı vermesi açısından da önemli.

Şiir yanında hikâye türünde de güzel çalışmalarla karşılaşıyoruz son zamanlarda. Aykut Ertuğrul kaptanlığındaki Post Öykü iki sayısını ‘2010 Sonrası Türk Öyküsü”ne ayırırken, Olağan Hikâye, 2020 sonrasını gündeme getirdi. Toplu söyleşide odağa alınan edebiyat mahfilleri, yazarlık atölyeleri mevzuları çarpıcı tespitleri ile dikkatleri celbederken, Olağan Hikâye’nin okunası ve titizlikle hazırlanan dosyalarına devam ettiğine de memnuniyetle şahitlik ediyor okur.

Alıp okumakta, arşivlerde yerini almasında yarar var düşüncesindeyim.

Esaslı eleştiriye selâm

Edebiyatımızın ve edebi mahfillerimizin nitelik/nicelik orantısızlığında ve dahi çoraklığında eleştiri müessesemizin yetersiz kalışının çok ama çok büyük etkisi olduğunu hep dillendirir dururum. Olumsuz yargılarla keyfinizi kaçırmak istemiyorum; lâkin eleştiriden ziyade tanıtım yazılarının epey yekün tutması, bunlarda da övgüden geçilmemesinden çok rahatsızım. Takdir edersiniz ki yerli ve yerinde, yapıcı eleştiriler, yazarın ve edebiyatımızın da gelişmesine ivme kazandıracaktır.

Böyle bir ortamda Necmettin Turinay hocanın eleştiri tarzını ziyadesiyle önemli buluyorum. Tekrarın tekrarı yığılmış eleştiri (!)metinleri yanında onun yazdıkları yeni keşifler ve bakış açılarına kapı aralıyor.

Takip ettiğim onca dergi içinde Necmettin Turinay, Osman Özbahçe vb. isimleri görünce olaylara farklı veçhelerden bakacağıma, yeni şeyler öğreneceğime kesin gözüyle bakıyorum. Şubat 2025 Hece’sinde Emin Gürdamur, Turinay hocayla 17 sayfalık derinliği olan bir söyleşi gerçekleştirmiş. Hikâye, Mesnevi ve Roman ilgi alanınıza giriyorsa tam yerindesiniz diyebilirim

ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR

‘’ Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok. ‘’
‘’ Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.”
‘’ Kitap okuyamamak düşüncesi beni korkutuyordu. ‘’
‘’ İçimin yeni heyecanlar için dolduğunu hissetmiyorum. Fakat bilmeden yeni yaşantılara hazırlıyorum kendimi. İçimde bir Selim ölürken kalan bütün gücüyle yeni bir Selim yaratıyor. ‘’
‘’ Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum. ‘’

(Oğuz Atay, Tutunamayanlar)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR