HUZUR VE BAŞARININ SIRLARI (İkinci bölüm)
İnsan için en büyük tehlike, içindeki kötülüklere savaş açmaması, aldırış etmemesi hatta iradesini onlardan yana kullanmasıdır. Çünkü insanın içinde kaynayan bu katran kazanı davranışlarına da yansır. Örneğin içinden gelen tembellik, sabırsızlık, sebatsızlık gibi isteklere boyun eğer. Şeytani arzu ve isteklerine teslim olur, başı dertten kurtulmaz. İçimizde beliren çirkin, zararlı, kötü istekleri hoş karşılamak, onlarla savaşmamak, bilerek, isteyerek, kendimizi ateşe atmamız demektir. İnsanda irade ve kişilik zayıflığı da böyle gelişiyor.
Aklı başında insanların çoğu bunları bilir. Bu yüzden kendi kötü alışkanlıklarıyla ve içlerinde beliren kötü düşüncelerle hayat boyu savaşırlar. Ama asıl zor olan, bu konuda başarılı olmaktır. Örneğin her Avukat adalet için yetiştirildiğini bilir. Ama bunu bir kenara iterek, yasal boşlukları istismar eden, bilgi ve yetkisini adaletten yana değil, savunduğu kişi veya kuruluştan yana kullanan, sırf kazanacağı parayı düşünen “Şeytan Avukatı” da az değildir. Böyle hassas bir konuda dahi insanlara “Tuz kokmuş” dedirten bu gibi durumlar, aslında bir başarısızlık örneğidir. Hukuk eğitimiyle birlikte öğrenciye adalet bilincini de veremezsek, “Tuz kokmaya” devam edecektir.
İradesi ve öz güveni bu denli zayıf olan biri, daha en baştan kendini başarısızlığa şartlandırmıştır. En kötüsü, için için bunu bildiği halde buna üzülmemesidir. Bu kişinin her konudaki mücadele gücü de zayıf kalmıştır. Allah’ın (c.c.) ve vicdanın onaylamadığı zararlı, yanlış ve gayrı meşru yoldaki başarılar başarı değildir. Örneğin ülkesine zarar vermeyi başaran birinin bu başarısı sözde başarıdır. Asıl başarı Allah’ın, vicdanın ve yasaların onayladığı başarıdır. İyiyi- kötüyü, doğru ve yanlışı ayırt eden muhakeme yeteneğimiz her an devrededir. Ama biz kendi irademizle, bile bile yanlış olanı seçer, yapay iç telkinlerle vicdanımızı rahatlatırsak, bunun mutlaka bir cezası olacaktır.
İster soya çekimden, ister yanlış ve eksik eğitimden, ister bozuk çevreden, her ne sebepten ileri gelirse gelsin; her insanın genleri arasında daha güçlü, belirgin (Dominant) halde, kötü karakterler vardır. Bunların kendi iradesi dışındaki etkenlerden dolayı öne çıkmış olması, kişiyi Allah’a karşı da yasalara karşı da sorumlu olmaktan kurtarmaz. Çünkü bunlar, yüce yaratıcının insanı sınamak için önüne çıkardığı sınav sorularıdır. Tüm insanlık, yakınlarından başlamak üzere çocuklarını, eğitim çağı içinde bu sınava hazırlamakla yükümlüdür. Kötü huy ve karakterleri kontrol altında tutmanın, pasif hale getirmenin en etkili yolu vaktinde verilen kaliteli eğitimdir. Ailesinde şeker vs. gibi kalıtsal bir hastalık olan sağlıklı insanlar, bunlardan korunmaya özen gösterirler. Her ailede kalıtsal olarak çeşitli huy ve davranış bozuklukları, karamsarlık, evham, aşırı titizlik, asabiyet, zararlı bağımlılıklara karşı eğilim gibi birçok anormallikler olabiliyor. Bu konularda da dikkatli olmalı, kendimizi korumalıyız.
Başarılı insanlar sabırlı, sebatlı, çalışkan insanlardır. Bunlar olmadan başarı beklemek hayalciliktir. “Bilinsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” Necm Suresi/39. Huzurlu, mutlu olanlar, bu özelliklerinin yanında mütevekkildir de. Onlar ellerinden gelen en ileri çabayı, en kaliteli çalışmayı ortaya koyduktan sonra karşılaştıkları sonucu kendileri için en hayırlı sonuç olarak bilirler. Her işte bir hayır görürler. “Lütfun da hoş, kahrın da hoş” diyecek kadar Allah’a güvenirler.
Sorumlu yaşa gelmiş, akli dengesi yerinde olan herkes, hayatının sonuna kadar kendi içinde vereceği bu mücadeleyle karşı karşıyadır. Herkes, yaşamı boyunca neredeyse her an bir yol ayrımıyla karşı karşıya kalır. Her an kendi iradesiyle ya doğru olanı, ya da yanlış olanı seçer. Allah'a ve ölümden sonraki hayata inananlardan akıllı ve iyi niyetli olanlar; yaşamları boyunca bu zor sınavı güçleri yettiği ölçüde, en başarılı şekilde vermeye çabalarlar. Bunun için ortaya koyacakları irade, çaba ve başarı ölçüsünde mutlu olurlar. Örneğin öfkesini kontrol edemeyen birinin sürekli sıkıntı yaşayacağı daha en başından bellidir. Başarı için ortaya konacak iradenin kararlı ve güçlü olması önemlidir. Başaracağına inanmayan, kararsız, zayıf bir iradeyle yola çıkan kişi, muhtemelen yarı yolda kalacak ve başarısız olacaktır. Kesinlikle başarabileceği işlere bile cesaretsizliği ve kararsızlığı yüzünden bir türlü teşebbüs edemeyen, önüne çıkan fırsatları düşünürken kaçıran, kendi ayakları üzerinde duramadığı için de sürünen pek çok insan vardır.
Zayıf iradenin en önemli sebepleri duygu, bilgi ve kişilik zayıflığıdır. Sevgi, acıma duygusu, vicdan, adalet duygusu, sorumluluk duygusu, azim, hırs, inat, intikam duygusu gibi insana has yüksek, lokomotif duyguların iyi yönde gelişmediği birinde, faydaya yönelik bilinçli ve güçlü bir istek de gelişmez. İnsanın bilmediği, istemediği, inanmadığı bir şey için güçlü bir irade ortaya koymasını ve başarılı olmasını beklemek de yanlış olur.
Hiç bilinmeyen veya az bilinen konularda tereddüt, çekingenlik ve cesaretsizlik olması doğaldır. Güçlü kanaat, karar ve tavır oluşması için bilgi eksikliğinin giderilmesi önemlidir. Basiretli bir irade ortaya koyabilmede dahi konu hakkında yeterli ve doğru bilgi sahibi olmanın büyük önemi vardır. Ancak her şeyi bildiği halde karanlık güçlerin ve terör örgütlerinin iradesiz elemanı olmayı seçenler de vardır. Kendi huzur ve başarısını kendi eliyle yok edenlerin en bariz örneği de bu zavallılardır.
Allah’a emanet olunuz. (Devam edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.