Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde, işlerin görevlerin ehil ve ehli olan kişilere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet edildiği kişilerin bu göreve uygun olup olmadığı araştırılması hatta denenmesi gerekmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki: “Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.” Nisa 58.

Peygamber Efendimiz: “Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. ‘’ Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?’’ diye sorulunca (Görev ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin.” buyurdu (Buhari.)

Toplum düzenin alt üst olmasının en büyük sebebidir, işi ehline vermemek. Peygamber efendimiz işi ehline vermemeyi kıyametin kopmasıyla bağdaştırmış ve bu kadar önem arz eden bir meseleyi her zaman ön planda tutmuştur.

Aslında ehil olmak diplomayla, çok konuşma ile laf taşıma ile veya unvanlı kimse olma ile ölçülmemesi gerekiyor. Adam kayırmak adama göre iş vermek işini baltalamak olur. İşe göre çalışan seçilmelidir.

Ceddimiz Osmanlıda sıradan bir kişi üstün hizmetler yaparsa Paşa hatta Sadrazam bile olabiliyordu. İşin kötü tarafı Amerika da aynı sistemi uyguluyor. Kore savaşında bir Türk Astsubayının üstün hizmetlerini gören Amerikalı General onun hakkında övücü bir rapor hazırlıyor ve sonra bu raporla seni Albay yaparlar diyor. Bizim Astsubay maalesef generalim bizde böyle bir sistem yok bu raporla beni teğmen bile yapmazlar diyor. Hikayeden anlaşılacağı gibi bizim sistemimiz yavaş ve ehil kişiye işi vermek esasına dayanmıyor.

Demem o ki ne iş yaparsak yapalım. İşimizi emanetlerimizi ehline vermemiz gerektiğini iyi bilip buna göre hareket etmeliyiz. Geleceğimiz için, yeterli olmayan kişileri makamları ne olursa olsun o makamda durdurmamak gerek.

İşlerimizin ehlinde bulunması dileklerimle selametle kalın.