Kalemleri kılıç gibi keskin olanlar
Gazetecilik, her zaman toplumun en önemli yapı taşlarından biri olmuştur. Benim için de bu meslek, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Gazeteciler, toplumun sesi, gözü ve vicdanı olarak, halkı bilgilendirme ve gerçekleri ortaya çıkarma görevini üstlenirler. Ancak günümüzde, bu kutsal görev maalesef birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır.
Sahada haber yaparken, karşılaştığımız engeller ve küçümsemeler, gazeteciliğin ne denli zor bir meslek olduğunu gözler önüne seriyor. Bir hata veya yanlışlık üzerine yazdığımızda, hemen “saygısızlık” suçlamalarıyla karşılaşıyoruz. Yanlışa yanlış demek, bir anda bizi suçlu konumuna düşürüyor. Peki, bu meslek ne zaman bu kadar değersizleşti? Gazetecilik, ne zamandan beri hakkın yanında durmak yerine, gücü hoşnut etme çabası içine girdi?
“HALKIN HABER ALMA HAKKINI KORUMAK VE VİCDANLI BİR DURUŞ SERGİLEMEK”
Benim gözümde gazetecilik, doğrunun yanında durmak ve yanlışa karşı çıkmaktır. Hakkı savunmak, halkın haber alma hakkını korumak ve vicdanlı bir duruş sergilemek, bu mesleğin temel taşlarıdır. Ancak günümüzde, birçok kişi gazeteciliği sadece bir “gönül hoş etme” aracı olarak görmekte. Eleştiriden korkuyoruz; bir hata gördüğümüzde, üzerine gitmektense susmayı tercih ediyoruz. Bu durum, ya zorunluluktan ya da kendi rızamızla sessiz kalmayı seçmekten kaynaklanıyor.
Neden böyle olduk? Bir gazeteci olarak görevimiz, hakikati ortaya çıkarmak değil midir? Gerçekleri halka ulaştırmak, bizim asli görevimizdir. Ancak günümüzde, bu meslek, halk için çalışmak yerine belirli güç odaklarına hoş gözükme çabasına sürüklenmiş durumda. Basının gücünü bilenler, bu gücü kontrol altına almak istiyor. İşte gazeteciliğin bu hale gelmesinin ardındaki neden de burada yatıyor.
“GÜCÜ ELİNDE TUTANLAR”
Unutmamalıyız ki, gazetecilik her dönemde zor bir meslek olmuştur. Gücü elinde tutanlar, kendilerine karşı yazılan her eleştiriyi susturmaya çalışmıştır. Bugün karşılaştığımız sorunlar, geçmişte de vardı ve gelecekte de olacaktır. Önemli olan, bu sorunlara boyun eğmeden, kalemimizi satmadan işimizi yapmaya devam edebilmektir.
Gazetecilik, herkesin hakkını savunmak ve güçsüzün sesi olmaktır. Bu mesleği icra ederken, en büyük güvencemiz halkın desteği olmalıdır. Eğer biz gazeteciler, doğruya doğru, yanlışa yanlış demekten vazgeçersek, halkın güvenini kaybederiz. Bu nedenle, mesleğimizin onurunu koruyarak, baskılara boyun eğmeden, gerçekleri halkla buluşturmaya devam etmeliyiz.
“GAZETECİLİK BİR DURUŞTUR, BİR VİCDANDIR”
Sonuç olarak, gazetecilik sadece haber yapmak değildir; gazetecilik bir duruştur, bir vicdandır. Doğrunun peşinde koşan, yanlışa karşı duran her gazeteci, bu mesleğin gerçek anlamını yaşatmaya devam edecektir. Çünkü gazetecilik, gücün değil, hakkın tarafında olmaktır. Bu yolda yürümeye devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.