Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

Nimete bu yüzden kavuştum

Nimete bu yüzden kavuştum

Hayatımda bana verilen en kıymetli hediyelerden biri de, değerli bir kitaptır. Kilis’te kayınvalidemin annesi ölüm döşeğinde iken, benim okumam için üç kitap bırakmıştır. Her gün bu üç kitabı okumayı âdet edindim.İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Kitap Hastahanesi kısmında çalışan ve Sultanahmet Teknik Lisesi’nde iki oğlu öğrencim olan Malatyalı İbrahim Bey, hatıra kalsın diye ciltlemek için benden bir kitap istediğinde, bu üç kitaptan biri olan Muhammed Cezûlî hazretlerinin “Delâilü’l-Hayrât” isimli kitabını vermiştim. İbrahim Bey, bu kitabı kenarları keçi derisi ebrû cilt yaptıktan birkaç gün sonra adeta kendisine vefat edeceği ayan olmuşcasına trafik kazasında vefat etmişti.

Ayrıca öğrenci iken Fransa’dan Almanya’ya geçerken, aramızda matematik doktorası yapmakta olan Faslı bir arkadaşım da vardı. Fas halkının Delâl-i Hayrât adlı eseri çok okuduklarını söylediğinde, bizim halkımızdan da okuyanların olduğuınu söyleyerek, buna ilaveten şu tarihî olayı aktarmıştım : “Abdülhamid Han, Beylerbeyi Sarayında tutulurken, alay edilircesine kendisine durumu soruluyor. Abdülhamid Han da: "Ben derviş bir adamım. Benim için içerisi de bir, dışarısı da bir, farketmez. Ben Kur’ân-ı Kerîm okuyarak, zikrederek ve Delâil-i Hayrât okuyarak zamanımı değerlendiriyorum.” demiştir.

Büyük âlim ve velî Muhammed Cezûlî hazretlerinin, salevât-ı şerîfeleri topladığı 1895 tarihli sayfaları altın varaklı meşhur kitabı “Delâilü'l-Hayrât ve Meşârıku'l-Envâr”ı niçin yazdığı şöyle anlatılır; Muhammed Cezûlî hazretlerinin saliha bir hanımı vardı. Bir gece hanımı yatağından kalktı. En güzel elbisesini giyip evden dışarı çıktı. Bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından o da çıktı. Hanımının deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. Önünde ve ardında bir arslan hanımına bekçilik ediyordu. Kıyıya varınca denize doğru ilerledi ve denizin üstünde yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı. Aslanlar denizin kıyısında yattılar. Hanımı orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı. İbâdetten sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. Arslanlar da kalkarak, biri önde, diğeri arkada hanımını takip ettiler. Muhammed Cezûlî hazretleri daha önce eve gelip, uyuyor göründü. Üç gece gözetledi ve hanımının her gece böyle yaptığını gördü. Üçüncü gecenin sabahında dayanamayıp bu durumu sordu. Hanımı;

“Siz, bu durumuma şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun zamandır ben böyle yapıyorum” dedi.

Bunun üzerine Muhammed Cezûlî hazretleri; “Acabâ, bu kerâmete nasıl kavuştunuz?” diye sorunca, hanımı; “Resûl-i ekrem (sallallahu aleyhi vessellem)’e salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. Nîmete bu yüzden kavuştum” dedi.

Muhammed Cezûlî hazretleri; “Devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir?” diye sorunca, hanımı cevap vermedi. Isrâr edince; “Bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm” dedi.

Sabahleyin hanımı; “Açıkça söyleyeyim, haber vermeye izin yoktur. Ancak salevât-ı şerîfeleri topla, onların içinde varsa, vardır diye işaret ederim” dedi.

Bunun üzerine Muhammed Cezûlî hazretleri, bütün kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı. Yazdığı bu kitabı okuduğu zaman, hanımı;

“İçinde birkaç yerde vardır. Bu kitabı okumaya devâm edenin, Allahü teâlânın rahmetine kavuşacağından şüphe yoktur” dedi.

Muhammed Cezûlî hazretleri bu eserine; hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına gelen “Delâilü'l-Hayrât ve Meşârıku'l-Envâr” ismini verdi.

Allahü teâlâ nimete kavuşanlardan eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi
SON YAZILAR