KONYA’DAN DÜNYAYA, HERO’DAN ZERO’YA
İnsanı inancı ve duyguları ayakta tutuyor galiba. Bazen de insanın duyguları depreşiyor. Yapılanlara bakarak insanlığın büyük haksızlığa maruz kaldığınızı düşünüyorsunuz. Bu da onlardan biri.
Konyaspor-Beşiktaş arasında Süper kupa maçında olanlar üzücü idi. Birkaç kendini bilmezin maç esnasında ve sonrasında yaptıkları hoş değildi, ancak TFF’da olayların detayına girmeden kestiği ceza sürpriz ve şaşırtıcı oldu. Ceza ağır oldu ancak alelacele verildi gibi. Sanki yangından mal kaçırıldı. Olayın müsebbipleri üzerine gidilmeden verildi ve de Konyaspor taraftarı için verilen cezanın senaryosu önceden yazılmış gibi geldi.
TFF’nin verdiği ceza yasalara veya yönetmeliklere uygun olabilir ancak Konya seyircisinin ne suçu var ki toptan Konya ve Konya seyircisi ceza alıyor. Eh, “eğri ayağın gölgesi de eğridir” demiş büyükler Başbakanımızın Konya’da “Konyaspor’a verilen cezanın hafifletilmesi ile ilgili çalışma yapacağım” sözü sevindirici oldu. Sayın Başbakan’dan ricamız bu işe köklü bir çözüm aramasıdır. Herhangi bir spor rekabet için değil insanı eğlendirmek içindir. Rekabet de olsa ne anlamı var. Seyircisiz, heyecansız rekabet olmaz ki. Yapılacak düzenlemeler umarız ki “KONYADAN DÜNYAYA” örnek olur.
*****
Günümüzün güncel olaylarında biri de kasıtlı veya sonrasında bazı kendini bilmez bazı insanların taşıdığı “hero” tişörtleri ile ilgili alınan gözaltı veya diğer takip işlemleridir. Olayın nasıl başladığını biliyoruz ve bunu da aklı başında bir insan asla kabul etmez. Hero yazısı şehit yakınları için zora giden bir hareket olsa da konu üzerine gidildikçe bazı mihrakların dikkatini çekerek abartılmıştır.
Halbuki, tişörtü taşıyanlar en kestirme yoldan sessizce halladilebilirdi ama olmadı olayın abartılmasına izin verildi. Halen de üzücü olaylar yaşanıyor. İçinde hero yazan giysi taşıyan her insan gözaltına alınıyor, soruşturuluyor. Büyük devletler için küçük olaylar sinek vızıltısı gibidir. Hero yazısı kasıtlı taşınsa bile 15 Temmuz katilleri milletin gözünde artık “zero” yani sıfırdır. Konu abartılmamalı, devlet küçük düşürülmemeli, bencillik yapılmamalıdır. “Bencillik gözüne takılmış ayna gibidir. O gözler nereye bakarsa baksın kendinden başka birini görmez” diyor büyüklerimiz.
***
27 Ağustos’ta Konya pancar kooperatifinin yönetim kurulunu belirleme seçimleri var. Recep Başkan işe son veriyor, ancak acelece verilen bu karar hakkında bazı sorular da yok değil. Zannederim Recep Başkan’a birileri “yeter artık, ya o ya bu denmiştir”. Öte yandan ABH e bağlı bazı zarar eden şirketlerin olduğu da dile getiriliyor. Büyük zararlar açığa çıkmadan bu da bir kaçış sebebi olabilir mi ki.
Ne olursa olsun, Konya Şeker rastgele bir müessese değil. Alın ve sırtı terleyen, ülkenin gerçek sahibi olan çiftçilerin malı. Kimse bu müessese hakkında çıkar kavgasına girmesin. Öncelikle iktidar partisi Ankara yönetimi işe el koymalı, profesyonel bir yönetim gelmesine yardımcı olmalıdır. Uzun süredir üzerinde durduğum bir konu da bu tür müesseselerde seçimlerin ve de yönetimlerin sembolik olması gerekir. Yönetim kurulları sadece şeklen olmalı profesyonel yöneticilerine tavsiye kararlarında bulunmalıdır. İşin yetkisi de sorumluluğu da yöneticilerde (icrada) olmalıdır.
Şeker sanayinin 40 yılını, Konya Şeker’in de 25 yılını bilen biri olarak ifade ediyorum ki son yıllarda Konya Şeker’in çok iyi yönetildiğini kimse söylemesin. Geçmişi unutalım demiyorum ama önümüze bakalım diyorum. Sabahın erken saatinde kalkan, gece geç saatlerde evine giren, tarlada kahvaltısını, çamurlu pantolunu, lastik ayakkabısı ile ayranaşı ile öğlen ve akşam yemeğini yiyen, sulama suyu ve tesellüm nöbeti tutan, elleri nasırlı, oturağı hasırlı çiftçimizin hakkını yemeyelim. Hz. Pir’in söylediği gibi “içimizi dışımızdan daha çok süsleyelim, içimiz hakkın, dışımız halkın baktığı yer olsun”.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.