Küresel Isınma Dünyayı nereye götürüyor?
Geçenlerde bir grup arkadaşın küresel ısınma ile ilgili yanlış yorumlara gittiğine şahit oldum. Ne yazık ki, bazıları, küresel ısınma, iklim değişiklikleri, sera gazları, ifadelerine ve de varlığına inanmıyor. Ben de bu yılda “İklim Bilimi ve Enerji” diye yeni bir ders aldım ve bu dersi iyi vermek için yerli-yabancı birçok kaynak okudum ve konuya vakıf oldum, gelen ve gelecek sonuçlardan da korkmaya başladım.
Dünyada şu anda 8.0 milyar kadar insan, sınırlı kaynaklardan besleniyor. Nüfusun 2050 de 10 milyar, 2100 de ise 12-13 milyar arasında olması beklenmekte. Buna mukabil şimdiki değerlerle 1 milyar insan açlık sınırı altında yaşmakta, bir kısmı da açlıktan ölmekte. Bunca insanın doyması, en azından ayakta kalması için üretmek, bunun için de zirai kaynaklar kullanılmak zorundadır. Bunun içindir ki küresel ısınma ve iklim değişikliklerine bağlı olarak ortaya çıkan çevre problemleri en büyük zararı tarıma, dolaysıyla gıdaya vermektedir. Öte yandan temiz çevre için temiz enerji ihtiyacı da bir zarurettir.
Küresel iklim değişiyor ve ekosistem, insan sağlığı ve ekonomiye yönelik giderek artan riskler getiriyor. AÇA (Avrupa Çevre Ajansı)’nın yakın zamanlı değerlendirmesine göre, Avrupa da hâlihazırda değişen iklim şartlarının olumsuz etkileriyle (yükselen deniz seviyeleri, daha şiddetli hava şartları, seller, kuraklıklar ve fırtınalar) yüzleşiyor. Bu değişimler, dünya çapındaki insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak atmosfere salınan yüksek miktarlarda sera gazından dolayı gerçekleşiyor. Bu faaliyetler arasında hepsinden önemlisi elektrik üretimi, ısınma ve taşımacılık için fosil yakıtların yakılması, çevreye ve insan sağlığına zararlı hava kirleticilerin salınmasına neden oluyor.
Küresel ısınmanın değişik derecelerde görülmesi, senaryolara göre küresel boyutta birtakım meseleleri de beraberinde getirecek. Senaryoya göre, küresel ısınma ile 30C’lik artış olursa yaşanacaklar şöyledir.
Biyolojik çeşitlilik yok olacak, suya ve gıdaya erişimde sıkıntılar yaşanacak ve buna bağlı salgın hastalık ve ölümde artış olacak, aşırı hava olayları nedeniyle afetler ve dolayısıyla can ve mal kayıpları artacak, kuraklık nedeniyle tarımsal üretim yapılamaz hale gelecek. Su ve gıda kıtlığı yayılacak ve artacak, dünyada 500 milyon insan şiddetli kuraklığa maruz kalacak, 50 milyon insanın ise yaşam alanları deniz seviyesi artışından etkilenerek sular altında kalacak. Günümüzde 500 milyon insanın yiyecek, koruma ve gelir ihtiyacını karşılayan mercan resiflerinin tamamı da yok olacak. Daha ne söylenir gerisini çevreyi kirletenler ve etkilenenler düşünsün.
Bu durumda Türkiye’de neler yaşanacak
2100 yılına kadar küresel ısınmaya bağlı olarak deniz seviyesi 75 cm yükselecek. İstanbul ve İzmir'de 50 cm yükselmesi durumunda 300 bin kişi taşkınlara, kıyı bölgeleri kalıcı toprak kaybı, taşkın ve erozyonlara maruz kalacak. Ekosistem de bozulum, toprağın, suyun tuzlanması ve doğal drenaj kaybı görülecek, deniz canlıları % 20 azalacak, sıcaklık ve asitlenmenin artmasıyla, oksijen miktarı ve gıda arzı düşecek, Kuzey Ege Denizi'nde balık stokları %18 oranında düşecek. İklim kriziyle mücadelede başarıya ulaşılamaması halinde, Türkiye’de % 50’lere varan milli gelir kaybı yaşanabileceği tahmin edilmekte.
Fosil yakıt kullanımı günümüzün en önemli çevre sorunlarından biridir ve bu bilindiği halde fosil yakıtlar toplumlarda farklı boyutlarla da olsa birer bağımlılık yapar hale gelmiştir. Küresel ısınma elemanlarını azaltmak için yenilenebilir ve çevre dostu enerji kaynakları; (rüzgâr türbinleri, güneş panelleri, küçük ölçekli hidroelektrik santralleri) devreye alınmaya çalışılmaktadır.
Küresel ısınma ve sonuçlarını ortaya koyan bir özetleme yaptık. Durum ortada. Ben başka dünyanın, ülkenin, bölgenin veya kabilenin insanıyım, ben bunlardan etkilenmem demenin bir faydası yok. Tek evren ve tek dünyanın birer fertleriyiz. Benim param, benim evim, benim unvanım, benim zenginliğim, benim makamım demenin de bir kazanç sağlamayacağı ortada. Küresel ısınmaya önlemek için iki çözüm yolu var; ya küresel ısınma durdurulacak ya da dünya nüfusu azaltılacak. Bu algılara yönelik bir sürü senaryolar da yok değil. İki senaryo da ortada, hele de ikincisi, demek gelmiyor.
Aynı dünyada yaşayan ve dünyanın 8 milyarda birinin pay sahibi olarak, şimdiden, gıdaya giden yolu; toprak ve su ile bunların çıktısı olan gıda israfını önlemektir.
İsrafı önleyen ve dünyanın ortak kaynaklarını adilce paylaşanlara selam ile kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.